Türkiye’de Bir Mayıs’lar öteden beri kutlandı. Daha önce de Osmanlı İmparatorluğu’un değişik kentlerinde : Örneğin Selanik’te, İstanbul’da, Üsküp’te, Edirne’de, Trabzon’da, Ankara’da... Bunlar ve başka eylemler, gösteri ve yürüyüşler, grevler, dernek ve sendikalar ve benzeri işçi örgütlenmeleri Türkiye’de Osmanlı’dan günümüze İşçi Hareketi’nin bir tarihi olduğunu ispatlıyor. Ve bu tarihten çıkarılacak derslerin bulunduğunu da.
Bir Mayıs’a birkaç gün kala gelin isterseniz İşçi Hareketi Tarihi’nden birkaç kısa öyküyü birlikte okuyalım ve geçmişle bugün arasındaki “ortak noktaları” bizzat saptamaya çalışalım :
Geçmişteki işçi duruşundan ve emekçilerin yaşamından söz etmek için Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden şu küçük öyküleri seçiyorum :
YIL:1908.
MEKAN: OSMANLI İMPARATORLUĞU
MESELE: AHMET İZZET PAŞA ÜLKEYİ TERKEDİYOR.
LA SOCİÉTÉ ANONYME İMPÉRİALE OTTOMANE DE TRAMWAYS ET D’ECLAİRAGE ÉLECTRİQUE DE DAMAS, Belçika ve Fransız sermayesi ağırlıklı bir şirket. Dönemin etkili ve yetkili siyasetcilerinden Padişahın 2. Mabeyincisi ve Şam’ın yanıbaşındaki ilçesi Midan’ın tanınmış ailelerinden Ahmet İzzet Paşa’nın katkı ve yardımlarıyla Şam’da tramvay işletilmesi ve elektrik imtiyazını alıyor. Karşılığında Paşa’ya şirketten hisse ve yürütme kurulunda bir üyelik veriliyor. Paşa bu, uyanık adam, o yıllarda benzer biçimlerde ceplerini dolduruyor: 1982 ve 1983’te Paris’te Fransa Dışişleri Bakanlığı Arşivleri’nde yaptığım araştırmalarda bulduğum ve birçoğunu İşçi Tarihine Bakmak isimli kitabımda (birinci baskısı : Sosyal Tarih Yayınları, İstanbul, 2007; bu çalışmanın gözden geçirilmiş ikinci baskısını ekitap.ayorum.com’da karşılıkısız, hediye olarak sunduk) yayınladığım raporlardan öğrendiğimize göre, vurgun sayesinde “serveti 50 veya 60 milyon franka” varıyormuş. Hakiki bir servet.
Paşamız “zeki adam” servetini elbette geleceği kuşkulu ve soru işaretleriyle dolu Osmanlı İmparatorluğu’nda yatıracak değil ya. Fransa’nın güneyindeki villa, otel, lokanta falan filana yatırıyor. Geleceğini hazırlıyor sanki...
Kaçar mı? Kaçar! Evet ama kim kaçar? Bizzat Paşa kaçar! Ne zaman kaçar?: 24 Temmuz 1908’de “Hürriyet gelince”. Soluğu Fransa’nın güneyinde Nice mi Cannes mı oralarda bir yerde alır! Yerleşir bir bahçeli villaya, havuz mavuz, büyük lüks ve oh gel keyfim gel!
Tramvay yapılmasıyla işlerinden olan emekçilerin yıllar boyunca düzenledikleri gösteriler, eylemler çok uzaklarda kalır. Eylemler sırasındaki çatışmalar, yaralanmalar ve benzeri olaylar kimin umurunda. Paşamız bunları duymaz bile : O paşa paşa dinlenir oralarda... Ayrıntılı bilgiyi kitapta bulabilirsiniz.
İKİNCİ HİKAYE :
ZAMAN: 25 HAZİRAN 1844
MESELE: PADİŞAH ABDÜLMECİT İZMİT ÇUHA FABRİKASINI ZİYARET EDİYOR :
1840’da hizmete giren ve ordu için üretime başlayan, “Fabrika’da tezgahları gezen, izahat alan genç padişah, oradaki amele ile görüşmüş, şahsi ve ailevi yaşamlarını öğrenmiş, kendisine sarı salgın, yani sıtmadan, şikayet edilmiş, YOLSUZLUKTAN DERT YANILMIŞ, iltizam ifratlarından (vergi salınmasındaki aşırılıklardan) dertlenilmiştir. Bu açık, samimi, gönülden dertlenmeler, padişahı memnun etmiş, hepsi ile meşgul olacağını söylemiş ve yüksek sesle şunları dile getirmiştir:
‘Ben sizin huzur ve saadetinizi temin ile mükellefim. Sizler bana vedia-i ilahisiniz. Ruz-u mahşerde Cenab-ı Hak bu emanetin neticesini soracak, devlet büyüklerinin vazifesi mesud ve müreffeh olmanıza çalışmalarıdır.’
Padişah daha sohra Çuha Fabrikası’nın eksiklerinin derhal tamamlanmasını, üretimin genişletilmesini irade etmiştir.”
SONRA NE OLDU ?
BU ZİYARETİN ÜSTÜNDEN BİR YIL BİLE GEÇMEDEN AYNI PADİŞAH POLİS NİZAMI’NI (POLİS VAZİFE VE YETKİLERİ HAKKINDA BİR TÜR KANUN) YÜRÜRLÜĞE KOYMUŞ VE İŞÇİ EYLEMLERİNE YASAKLAR GETİRMİŞTİR.
İŞTE O GÜNKÜ DEVLET BÜYÜKLERİNİN İŞÇİLERE VE EMEKÇİLERE YAKLAŞIMININ GİZLENMEK İSTENEN YÜZÜ. TARİH UNUTMUYOR. HELE TOPLUMSAL TARİH.