Türkiye’nin siyasi tarihinde ‘Benim memurum, benim işçim, benim çiftçim, benim esnafım, benim tüccarım’ diye söze başlayan çok değerli bir devlet adamı vardı. Kendisini yakından tanıma fırsatım da oldu. Birkaç kez hem başbakanlığı hem de cumhurbaşkanlığı döneminde, Çankaya’da ziyaret ettim. Çok renkli bir kişiliği vardı. Her söze bir cevabı, her konu hakkında mutlaka bir bilgisi olduğuna bizzat tanık oldum. 1920’de dünyaya gelmiş, çeşitli okullarda okumuş ve inşaat mühendisi olmuş değerli bir insandı.
Ragıp Gümüşpala’nın 1960 ihtilali sonrası kurduğu Adalet Partisi’nin 1962 yılındaki kongresinde Parti başkanlığına seçilerek, siyasi tarihimizin en renkli siması haline gelmiş bir karakterdi.
Sayın Demirel’in, hükümet ederken 6 defa iktidardan gitmesine tanık olduk, 7 defa geri gelerek hükümet kurmasını izledik. Oldukça geniş hoşgörüye sahip bir insandı, ve eleştiriye açık düşünce tarzı vardı. İbret alınacak sözleri vardı. Adalet Partisi kongresinde kürsüde konuşurken bir delegenin ‘Komünistler bu tarafa yürüyorlar’ diye bağırmasına, Demirel’in kürsüden verdiği cevap, bugün ülkeyi yönetenlerin kulaklarına küpe gibi;
‘Yürüsünler ne olacak, yollar yürümekle aşınmaz ’ Kendisinin en fazla karikatürünü çizen büyük Usta Bedri Koraman’ın kolleksiyon kitabına, Demirel’in gönderdiği ön kapak yazısı, bu gün siyaset yapmaya çalışan acemilere ders niteliğindedir.
Burada, ön yazıdan bir kaç alıntı yapmak istiyorum,
‘ Demokratik rejimlerde siyasal mizahın sahip olduğu yer bir gelişmişlik göstergesidir.’ Bu cümleyi alın, hazmedin. Devam edelim:
‘Bireylerin demokratik siyasal kültüre sahip olabilmeleri, bu kültürü sindirebilmeleri için canlı bir atmosfer gereklidir. Mizah, zekayı harekete geçirerek, siyasal konuları ilgi odağına çeken ve böylelikle demokrasinin gelişmesine katkıda bulunan etkinliktir. Mizah, ciddiyetsizlik anlamına gelmez; bilakis, gülümseyen keyifli bir zekanın işaretidir. Denebilir ki, mizah, zekanın diriliğidir ve bu nedenle daima eleştirel bir ağırlığa sahiptir.‘ Bu anlatımlarda, rahmetli Demirel, demokraside eleştiri unsuruna nasıl sahip çıkılmasının gereğini anlatmakta.
Sayın Demirel’in muhalefet partilerinin başkanlarını ciddi eleştirir, ancak onlarla iyi diyaloğu olduğu bilinirdi. Kimi zaman bu konuda kendi partisinden de eleştiri alırdı. Bir resepsiyonda gazetecilerin sorduğu ‘Sayın Bülent Ecevit’in elini sıktınız, neden?‘ Sorusuna ‘Ya neresini sıksaydım? ‘ diye verdiği cevap, kıvrak zekânın meyvesiydi.
‘Binaenaleyh, eleştiri ve fikir ayrılığı kadar, hoşgörü ve uzlaşma da demokratik eylemlerdir. Siyasal mizah, eleştiriyi hoşgörü ile bir araya getirir ki, bu, demokrasi için önemli kazanımdır. Mizahın, bu özelliği sayesinde, hem mizahı yapan, hem mizahın konusu olan ve hem de mizahın hedefi olan , onu değerlendiren taraflara yararı olur.’
Bu izahatı anlamayan bir nesil olduğunu düşünmekteyim. Hele, Saray’da oturanların bu konuda zerre kadar fikri olmadığına inancım tamdır.
‘Türk siyasetçisi, Türk Karikatüristiyle bu anlamda adeta iş ve yol arkadaşıdır. Siyasetçi iktidarda icraat , muhalefette eleştiri yapar; Mizah sanatçısı ise bunları konu edinir.’ Rahmetli Demirel’in, bu güzel sözlerin de, gelecek nesillerde siyaset yapacak yurdum insanına yol gösterici mahiyette tavsiyeleri vardır.
Demirel’in bazı cümleleri slogan haline gelmiş türdendir. Ülkede yaşanan bazı yokluklar nedeniyle gazetecilerin sorularına verdiği şu cevap da toplumun dilinden hiç düşmemiştir;
‘Benzin vardı, şeker vardı, şerbet yapıp biz mi içtik ?’ Bir gün söylediğini bir başka gün değiştirerek söylemesini soran gazetecilere verdiği cevap da dokunaklıdır;
‘Dün dündür, bu gün bu gündür .’ Bu cevabı nasıl algılarsanız algılayın, dünün dünde kaldığını ifade eder. Bütün geçirdiği badirelerde her zaman dilinden düşürmediği bir cümle vardı;
‘Demokrasilerde çareler tükenmez.’ Bu söze çok inanırdı Sayın Demirel.
Bedri Koraman için kaleme aldığı yazısının sonunda Sayın Demirel, çok anlamlı sözler kullanmış, değerli Usta Karikatüris Bedri Koraman için.
’ Sayın Koraman , zeki, ince duyarlığa sahip, sosyal konulara karşı sorumlu bir ilgi duyan karikatürleriyle eleştiri ve hoşgörüyü başarılı biçimde yan yana getirebilen ve hiçbir zaman kabalığa tevessül ve tenezzül etmemiş bir mizah dehasıdır’ diyen Türk Siyaset tarihinin model renkli siması Sayın Süleyman Demirel, mizahın siyasi tarihte yerininin nasıl algılanması gerektiğini gelecek nesillere ders niteliğinde anlatımış, bu yeni nesil siyaset yapanların öğrenmesinde, yarar var anvak ‘anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.