Yolsuzlukla mücadele isteyen Dünya Bankası, büyüme için istikrarın yeterli olmayacağına işaret etti Türkiye'ye gelen yabancı yatırımların üretim yerine hizmet sektörüne geldiğini vurgulayan Dünya Bankası, hükümeti büyümenin sonuçlarını sosyal gruplara yaygınlaştırmaya çağırdı.
Dünya Bankası'nın son Türkiye raporunda "Doğrudan Yabancı Yatırımlarda (FDI) dikkat çekici iyileşmeye karşın Türkiye'ye net FDI, yeni AB üyesi ülkelerin çoğu dahil rekabetçi ülkelere göre düşük kalmıştır. Ayrıca Türkiye'de FDI çoğunlukla, yeni AB üyesi ülkelerdeki FDI'nın büyük payı aldığı üretimin aksine hizmetler sektörüne akmıştır" denildi.
Raporda yolsuzlukla mücadelede daha ileri adımlar atılabileceği belirtilirken kamu görevlileri için dokunulmazlığın üzerine eğilmek gerektiği belirtildi. Dünya Bankası'nın Türkiye ile ilgili hazırladığı "Country Economic Memorandum-Ülke Ekonomik Kısa Hatırlatma Raporu" adlı rapor yayınlandı. Dünya Bankası ile Türk ekonomist ve araştırmacılarının hazırladıkları 203 sayfalık raporda, özetle şu saptamalar yer aldı:
- Büyümenin sonuçları, bölgelere, sektörlere ve sosyal gruplara yaygınlaşır, daha çok ve iyi işler yaratılırsa reform çabalarına kamuoyunun desteği daha güçlü olacaktır.
- Yolsuzlukla mücadele kurumlarını ve yasal çerçevesini daha da güçlendirmek yatırım iklimini, kamu sektörünün etkinliğini ve daha ileri reformlara halk desteğini artıracaktır.
Raporda ekonomideki kırılganlık noktaları şöyle sayıldı:
- Cari işlemler açığı 2007'de bir ölçüde daralacağı tahmin edilse de 2006'da milli gelirin yüzde 8.1'ine yükseldi.
- Enflasyon 2006'da, yüzde 5 hedefine karşın yaklaşık yüzde 10'a kadar yükselmeye başladı.
- Mali dengeler ve kamu borcunun sürdürülebilirliği üzerine baskı kuran yüksek enflasyon ve büyük cari işlem açığı, içeride faizlerin düşmesini engelledi.
Dokunulmazlıklara eğilinmesi gerektiği dile getirilen raporda şu ifadeler yer aldı: "Türkiye kişi başına milli gelirini AB üyesi ülkelere ulaştırmak istiyor. Türk ekonomisi 2001 krizinin hasarını iyileştirdi ve 2002-2006 yılları arasında ortalama yüzde 7.5 büyüme sağladı. Hükümetin güçlü ekonomik politikalara ilişkin taahhütleri, sıra dışı olumlu küresel ekonomik ortamla birlikte güçlü büyümeye yardımcı oldu. Halihazırda yararlanılmayan işgücü gelecek yıllarda absorbe edilirse çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfus içindeki payı artacaktır. Makroekonomik istikrarın devam etmesi, sürdürülebilir büyüme için zorunlu ancak yeterli değildir. Zorluklar devam etmektedir, özellikle de ekonomi üretim kapasitesinden büyük ölçüde yararlanamaz, büyüme hala yüksek işsizlik oranlarını azaltacak yeterli iş yaratmakta başarısız olurken."