|
Ait Olduğu Makama Açık Bir Mektup:Kategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 23 Ocak 2021 11:14:17 Ocak 1942 doğumluyum, yani sizden 12 yaş daha büyük olduğumdan, bazı konularda size doğru olmayanları anlatmak görevim. Siz kimsiniz de böyle kelam ediyorsunuz demeyin, bu ülkenin 78 yıllık deneyimli bir vatandaşıyım. Aklımın erdiği tarihlerde 14 Mayıs 1950 seçimini yaşadım. Siz daha dünyada yokken. Hani ben bilirim dediğiniz fakat bilmediğiniz “tek parti dönemlerini” ben yaşadım. Demokrat Parti dönemini de ailede vekil olan akrabalarımızla yaşadım. Nelerin doğru, nelerin yanlış yapıldığını izledim.
10 sene iktidarda kalan Demokrat Partinin son senesinde sürahiyi taşıran son damla, 146. maddeye karşı olarak 18 Nisan 1960’da kurulan Tahkikat Komüsyonu’na, daha sonra 7468 sayılı kanunu çıkararak geniş yetkiler vermesi ve muhalefeti susturmaya çalışması ile ilgiliydi. İsmet Paşa ‘Sizi ben bile kurtaramam‘ demişti. Hukuk Fakültesinin önünde ben de vardım. Bu kanun maddelerini iyi okumak gerekiyor.. Madde 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat encümenleri ve naib olarak vazifelendirecekleri tali encümenler; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Askeri Muhakeme Usulü Kanunu, Basın Kanunu ile diğer kanunlarda Cumhuriyet Müddeiumumisine, sorgu hakimine, sulh hakimine ve askeri adli amirlere tanınmış olan bilcümle hak ve selahiyetleri haizdir. Madde 2 de ise içeriğini tarif eden cümleler ibret verici: a. Tahkikatın selametle cereyanını temin maksadıyla her türlü neşriyatın yasak edilmesine, Bugün yaşadığımız Türkiye’de basın yasağı adı altında kaç kişinin tutuklu olduğunu bildiğinizi ümit ediyorum. Türkiye Gazeteciler Sendikasının verdiği rakam 108 gazeteci. Mısır’da bile bu rakam 24. Ülkemizde demokrasi olduğunu iddia edebilir miyiz? Panama ülkesinde delil olmadan bir iş adamını suçlu olduğu iddia edilerek 2 sene hapishanede tutuldu. Ülkemizde son 18 yıllık iktidar dönemi içinde benzer uzun göz altına alınmalar yaşanmıyor mu ? Bir Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisinde göreve başlarken ettiği yemin çok önemli: “Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.” Bu yemin içinde bulunan hangi maddeye sadık kaldınız? Kendinize sordunuz mu? Siz Parti Başkanı olarak mı konuşmaktasınız? Yoksa Cumhurbaşkanı olarak mı? Bu konuda mutlaka bir karar vermeniz gerekir. Her konuşmanızda insanları ötekileştirmektesiniz ve ötekilere nefret kusmaktasınız. ‘’Tarafsızlıkla’’ nın tarifi bu mudur? ‘’Temel Hürriyetler’’ den ne anlıyorsunuz? Böyle bir yemini Amerika Birleşik Devletleri Başkanı da yapmakta. Ancak bu yemini söylerken elini İNCİL in üstüne koyarak yemin etmekte. Belki sizin de böyle bir davranışta bulunmanızda yarar olabilirdi. Etiiğiniz yemin şeref ve namus üstüne. Hayatta daha değerli bir kavram olmadığı düşünmekteyim. "ABD’nin başkanlık makamını sadakatle yürüteceğime ve elimden gelenin en iyisini yaparak ABD Anayasası’nı muhafaza edeceğime, koruyacağıma ve savunacağıma yemin ederim.” "I do solemnly swear (or affirm) that I will faithfully execute the Office of President of the United States, and will to the best of my Ability, preserve, protect and defend the Constitution of the United States." Cumhurbaşkanı hükümet sözcüsü değildir. Bütün bakanların adına Cumhurbaşkanı konuşmakta. Çok mu meraklısınız mikrofona çıkmaya? Biraz halka inip onlarla konuşun. Esnafın, işsizin beklentilerini dinleyin. TUİK adlı kurumun yayınladığı değerlerin, Saray’dan dikte edildiği bildiğinden, bu değerlere kimse itibar etmemekte. Sizce ülkede büyüme oranının hangi formülle hesap edildiğini Saray’dakiler biliyor mu? Ya hangi değerleri bu formüle koyup, büyüme hesap edilmekte? Pandemi süreci başlangıcında 3 maskeyi dağıtamayan bir yönetimin, aşı konusunda da sınıfta kalacağının mutlak olduğu biliniyordu. Şimdi onu da yaşamaktayız. ‘Toplumun yoksulluğunu ortadan kaldırdık’ diye beyanat veren bakan da sizden talimat alarak konuşmakta. Topluma yanlış bilgileri, doğru olduğunu söyleyerek inanmalarını dayatmak, güneşi balçıkla sıvamak gibidir. Gerçekler 5 Tepedeki Sarayda başka yaşanıyorsa bilmiyoruz, ancak sokaktaki insanın ızdırabını 3500 koruma arasından göremezsiniz. Ülke içindeki Pandemi krizini yönetmek için eğitimli insan gerekir, yalaka değil. Bu konuda deneyiminiz yoksa, karnenize kırık not gelmesi kaçınılmazdır. Dersini çalışmayan çocuklar kopya çekerler. Sakın Donald Trump’tan kopya çekmeye kalkışmayın, onun sonu pek belli değil diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|