A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

1946 ve sonrasında sendika tipleri

Kategori Kategori: Makale | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 12 Ocak 2021 02:01:14

1940’ların ortasından itibaren dönemin iktidar ve tek partisi CHP’nin tutumu sonucu Türkiye’de ilginç ve değişik bir sendika ve sendikacı tipi doğmuştur: CHP sendikacı olacakları kendisine yakın işçiler arasından bizzat seçerek, bizzat kurdurttuğu sendikaların başına getirmiştir. Dünya sendikacılık hareketinde, genel ve geleneksel olarak, ilk sendika liderleri, üyelerine daha iyi yaşam ve çalışma koşulları, daha uygun ücretler sağlamak için savaşım vererek, görevde kalabilmiş, sendika yöneticisi olmanın yolları mücadeleden geçmiştir.

Türkiye’de ise bu yıllarda sendika lideri seçilmek, lider olarak kalmak için savaşım vermeye, işçiler için iyileştirmeler elde etmeye gerek duyulmamıştır, hatta bunların tersi tercih edilmiştir. Türkiye’de sendika yöneticileri, iktidardaki partiye sırtlarını dayayarak görevde kalabilmek gibi ilginç bir yol bulmuşlardır. Bu oluşumda elbet iktidar partisinin sadece kendisine yakın işçilere ve varsa sendika yöneticilerine tahammül ve diğerlerini şu ya da bu biçimde tasfiye etmesinin de belirleyici olduğu kesindir.



Sonuçta Türkiye’de sendikacıların bir bölümü mücadele ederek işçilerin haklarını savunmak ve/veya yeni haklar elde etmek yerine, “siyasi manevralar”la ve iktidar partisinin vermek istediği veya istedikleriyle yetinerek sorunları çözmek, çözmeye çalışıyor gibi görünmek alışkanlığını edinmişlerdir.

Bu alışkanlık 1947’de başlamıştır. Evet 1947’de, o yıl çıkarılan Sendikalar Kanunu’na göre, sendikaların “siyasetle iştigal” etmesi yasaklanmış olmasına karşın, işçi sendikaları siyasetin içinde, tek partinin katkı ve yardımıyla, onun vesayeti ve denetimi altında doğup büyütülmüşlerdir.

İktidar yanlısı tutum ve davranışlar, iktidarın resmi ideolojisini benimsemeye varmıştır. Sendikaların iktidarlardan, çoğu kez devlet-babanın emrindeki Kamu İktisadi Teşebbüs’leri (KİT) yöneticilerinden, işverenlerden ve iktidar şansı olan siyasi partilerden bağımsız olamamalarını da birlikte getirmiştir.

CHP’nin KİT’lerdeki işçi örgütlenmesini özellikle desteklemesi, CHP’li olmayanların “işten çıkarılma” tehdidi altında tutulması, işçilerin kendilerini memur gibi görmesi, başı eğik bir emekçi kuşağının ve uysal tipte ve gözü kapalı uzlaşmacı sendikacıların oluşmasında önemli rol oynamıştır.

Ayrıca, öteden beri, KİT’lerdeki çalışma koşullarının daha elverişli, işverenlerin daha paternalist/babacan olması ve sosyal politika önlemlerinin ve yasaların uygulanması sendika üyelerinin de hoşnut tutulmasını sağlamıştır.

Kamu kesiminde sendikacıların kendilerini “memur sendikacı” gibi görmeleri ve “Devlet Baba” anlayışı da uzlaşmacı sendikacılığı geliştirmelerinde etkili olmuştur.

O zamana dek görülmemiş bir olgu olarak sendika yöneticilerinin Belediye Başkanı, Vali, Bakan, Başbakan ve hatta Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmeleri, sendikacıların demeç ve söylevlerinin radyo ve gazetelerde yayımlanması, kimi sendikacının veya işçi önderinin milletvekili adayı olarak seçimlere katılması ve seçilmesi de sendikacılarla iktidar bütünleşmesini pekiştirmiştir.

Sendika yöneticiliğinin bu tür avantajları, yöneticilerin görevlerinden alınmamak ve sendika yöneticiliğini ömür boyu uzatmak istemelerine de yol açmıştır.

Böylece sendika yöneticileri, maddi-manevi çıkarlarını korumak ve toplumsal hiyerarşideki yerlerini sürdürebilmek için daha çok uzlaşmacı, daha çok iktidar ve işveren yanlısı olmayı alışkanlık ve meslek haline getirmişlerdir. Bu gelişmelerle sendika bürokrasisinin oluşumundaki ilk adımlar 1947 sendikacılığı döneminde atılmıştır. Evet sendika bürokrasisi böyle doğmuş ve zaman içinde giderek gelişmiştir.

Aynı dönemde özel kesimde durum neredeyse tümüyle başkadır :

Özel kesim işverenleri her türlü sendikacılığa karşıdır. Özel kesim işverenleri işçi-işveren ilişkilerinde serttir, otoriterdir; bu durumda işçi-işveren ilişkilerinden söz etmek bile doğru olmayacaktır, işverenin emirlerinin uygulandığı tek yönlü bir işleyiş geçerlidir çünkü.

Özel kesim işverenleri tüzel düzenlemelere karşı saygısızdır: İş Kanunu’nu uygulamıyor, yasal ilkeleri benimsemiyorlardı.

İşverenlerin bu tavrı, özel kesim işçilerinin ve sendikalarının daha radikal olmasına yol açmıştır. Adını “1946 sendikacılığı” koyduğumuz, mücadeleci ve işçi haklarının uygulanmasını samimiyetle isteyen, bunun için eylemden kaçınmayan, sol partilerle ilişkili bir sendikaclık ortaya çıkmıştır. 1946’da kurulan bağımsız veya sol partilerle ilişkili ve mücadeleci işçi sendikaları Aralık 1946’da Sıkıyönetim tarafından yasaklandı. Ama sonraki aylardaki gelişmelere koşut biçimde mücadeleci sendikalar yeniden kuruldu ve “1946 sendikacılığı” sürdü, gelenekselleşti : Her baskı dönemini yeniden doğuş izledi çünkü.

1940’lı yıllara baktığmız zaman, savaş yıllarında, özel kesimin ekonomik bakımdan çok elverişli büyüme olanakları bulduğunu görüyoruz. İlk ciddi sermaya birikimi savaş yıllarında ortaya çıkmış ve izleyen yıllarda sürmüştür : Bunun sonucunda daha çok sayıda işçi özel kesim işverenlerince çalıştırılmıştır. Özel sektörde yasal koruyucu önemlerin alınmaması, yasal kurallara saygı gösterilmemesi sonucu sömürü oranı artmış, çalışma koşulları zorlaşmıştır : Bunların doğal sonucu olarak ta özel kesimde özellikle 1947’nin sonuna doğru ve izleyen zaman dilimi içinde yeniden radikal, mücadeleci ve ciddi sendikalar kurulmuştur. Çünkü işçilerin haklarını kabul ettirmek için başka çareleri yoktu : Sendika ve gerekince eylem. Türkiye’de bu tür sendikaların özel sektörün yoğun olduğu metal ve dokuma işkollarında doğup geliştiğini bilmek, sonraki dönemlerde görülen işçi-işveren ilişkilerini anlamamızı kolaylaştıracaktır.

Böylece, kamu sektöründe iktidar yanlısı uysal, uzlaşmacı ve resmi sendikaların, özel sektörde ise iktidardan ve klasik siyasi partilerden bağımsız radikal sendikaların doğduklarını görüyoruz.

Bu iki tür sendikaya bir üçüncüsü de eklemlenecektir:

1949’da iktidarı alma şansının arttığını gören Demokrat Parti (DP) de kendi sendikalarını kurmuştur. Bunun sonucunda CHP yanlısı sendikalar ile bağımsız ve radikal sendikalar biçiminde sunduğum ilk iki tip sendika yanında bu tür sendikalar da devreye giriyor: İktidara aday partinin sendikaları.

Bu gelişmeler sendika sayısında ve sendikalı işçi sayısında artışlara yol açmıştır: 1947’de 49 sendikada 33 bin üye örgütlüyken, 1952’de 248 sendika 130 bin işçiyi bünyesinde barındırmaktadır...

NOT : Bu konuda ve bilhassa “1946 Sendikacılığı” ile dönemin sol partileri üzerine İşçiler Örgütleniyor (1939-1950) isimli çalışmama bakılabilir : TÜSTAV, Sosyal Tarih Yayınları, İstanbul, 2016, orta boy, 636 sayfa.



Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…
Türkiye raporu: Özgürlükler ciddi zarar gördü

Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı
Almanya'daki Türk doktor sayısı 2 bin 600'ü geçti

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL
REMZİ RAŞA’YI ANMAK İÇİN

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı
Ton balığında cıva: Zehirli madde seviyesinin kontrollere rağmen hala yüksek olduğu tespit edildi

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti
İnsanlık için küçük ama Türkiye için çok büyük bir adım

Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor
Dünya Mutluluk Raporu yayınlandı: Avusturalya listenin 10., Türkiye 98. sırasında yer aldı.
Dünyada zorla çalıştırılanların sayısı artıyor.

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI
Emek, Ümit ve Para

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git