![]() |
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
Foot - Eylem
Değerli dostum, usta gazeteci Melih Aşık’ın ertesi gün gönderdiği iletide yazdığı gibi, “Irkçılığın futbol üzerinden kınanması lumpen topluluklar üzerinde olumlu iz bırakır... Biraz olsun farkındalık sağlar... diye düşünüyorum. » Evet arkadaşıma katılıyorum, evet ırkçılığın bu biçimde teşhiri olumludur. Teşhir sadece maçla da kalmadı. Ertesi günkü günlük gazetelerin tümü, neredeyse tümü, birinci sayfalarını kocaman harflerle bu foot-eyleme ayırdı. Biri “futbolda ırkçılığa karşı mücadelede yeni bir çağ açıldığını” bile yazdı. Televizyonlar da hücumdaydılar: 13 haberlerinde ARTE tv’de birinci haber olarak sunuldu, kamusal kanallardan France 2’de üçüncü haber olarak ve genişçe verildi. (İkisi de videodan izlenebilir. ARTE JOURNAL 12:45, FRANCE 2, 13 HEURES). O kadarki Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan bile iyi not aldı: Fransız televizyonlarında ve gazetelerinde aylardır ilk kez olumlu biçimde adı anıldı, ırkçılığı kınayıcı sözleri iyi ve “hatasız” çevirildi. Ertisi günkü tv haberlerinde davet edilen iki bayan bakan da oyuncuları desteklediğini açıkladı. Spor Bakanı Bayan Rumen kökenli. İyi sporcuydu kötü bakanlık yapıyor. “Negro”nun Rumençe “siyah” anlamına geldiğini iddia etti. Rumençe siyah rengin anlamını arıyorum. Irkçı kelimeyi kullanan dördüncü hakem Rumen olduğu için fikri alınan genç bayan bakan herşeye rağmen ırkçılığın her türlüsünü kınadığını belirtti. Tersi Fransa’da suçtur. Kulaklara küpe. Gazetelerde ve televizyonlarda olayın yorumu ve izleyen gelişmelerin değerlendirilmesi daha sonra da sürdü ve bu satırları yazdığım 11 Aralık Cuma günü de sürüyor. Olay, maç-eylem bilhasa vurucu görselliğiyle önem kazandı, ortak hafızamıza yazıldı/çizildi: 22 oyuncunun sahanın otasında, bir diz toprakta, yumruklar sıkılı ve havada görüntüsü unutulacak şey değil. Helal olsun Gunok’lara, Kaldırım’lara, Crivelli’lere, Tekdemir’lere, Glubrandsen’lere, Neymar’lara, Mbappe’lere, Kimpembe’lere, Paredes’lere, Dembalar’a ve kalanların tümüne. Neymar maç sonrasında, “dünyayı değiştirmek için yapmaya çalışmamız gereken vurucu bir çözüm bulmak, güçlü bir jest yapmaktı” dedi. Bunu yaptılar ve dünyayı değiştirmek için yeni bir adım attılar. Bravo! PSG taraftarları arasında ırkçılar var ve kimi küçük neonazi örgüt taraftarlar arasında örgütlünmenin yollarını arıyor. 1980’lerde örgütlenmeye çalışanlar arasında Osmanlı kökenli olduğunu idida eden Eyüb isimli şiddet yanlısı bir genç vardı. (Fransa’da Aşırı Sağ ve Irkçılık isimli kitabımda bahsetmiştim. Bu konularda ekitap.ayorum.com sitemizda sunulan FootBusiness-FutŞenlik başlıklı ekitabıma da bakılabilir.) Taraftarların içindeki “ultra”ların ırkçılığı sadece “yabancı”lara karşı değil Parisli olmayan herkese karşı. Ne iyi ki ırkçılıkla mücadele de aralıkız ve giderek genişleyerek sürüyor. Dördüncü hakemin ırkçı kelimeyi telafuzunu protestoda, PSG oyuncuları “bizimkileri” hemen destekledi çünkü Neymar ve Mbabe en başta Siyah oyuncuların tümü Paris’te ve bilhassa taşradaki maçlarda defalarca ırkçı hakaretlere maruz kaldılar. Mbabe bir maçta küfür üzerine rakibini tekmeledi, kırmızı kart aldı. Neymar bir başka maçta hakaret üzerine İspanyol oyuncunun ensesini sıkınca kart gördü... Irkçı hakaretler ve anırmalar moral bozmaya ve tahrike yönelik. Malum. Bu defa ırkçılığı kınayan eylem kişisel değil toplu. Eylemin ikinci belirleyici unsuru ilk kez bir maçta, maç oynanırken dayanışma içinde gerçekleştirilmesidir ve nihayet bu defa hakaret edenin atılmasıdır. O hakem böylece suç içlediği için cezalandırılmıştır. İşte bu sonucu doğuran, ilk kez farklı ve orijinal özellikler taşıyan maç-eylem futbol tarihine girmiştir. Hakkıdır. Bunu başaran bütün futbolcuları da kutluyoruz. Futbol “düyasında”, sahalarda ve stadyumlarda ırkçılıkla mücadele öteden beri sürüyor. Son yıllarda yeni bir ivme de kazandı, bu mücadeleyi bizzat oyuncular da sürdürüyor : Bu alanda son yıllarda bayrağı 1998’de Fransa milli takımıyla Dünya Şampiyonu, 142 kez milli oyuncu Lilian Thuram taşıyor. Konferans, tartışma, kitap, kitap fuarlarında açık oturum, sergi ve daha pek çok yolla. Yeni çıkan La Pensee Blanche (Philippe Rey Yayınları, 320 sayfa) ile bilinen Mes Etoiles Noires (Points Poche’da yayınlanan biçimiyle, 512 sayfa) isimli kitaplarını hemen anımsatmalıyım. Irkçılık meselesini sömürgecilik, dinlerin birlikte/birarada-yaşaması (“cohabitation religieuse”), kimlik meselesi çerçevesinde irdeliyor. Lilian Thuram ırkçılıkla mücadelede de artık birinci. Futbolda ırkçılığa karşı mücadele bir lüks değil bir zaruret ve böylesi bir mücadelede İSTANBUL BAŞAKŞEHİR futbol takımının da yer alması az şey değil. Pardon sadece yer alması değil TARİHE GEÇMESİ. Layık olmalıyız. Irkçılıkla mücadelede herkese yer var. Renk, kimlik, geçmiş sorulmaz. Gelecek hazırlanır. Irkçılığın ve ırk sözcüğünün çöpe atıldığı bir GELECEK. O GELECEK MUTLAKA GELECEK.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
![]() ![]()
| Tüm Yazarlar |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|
![]() |