Son yıllarda Türkiye bir masal ülkesine dönüştü. Masal derken rüya gibi bir ülke olarak algılamayın. Sunulan istatistiklerden başlayın yönetenlerin demeçlerine dek, hiç bir kurumun kimsenin inandırıcı olma gibi bir kaygısı söz konusu değil... Bunun sonucunda konular ve konumlar masallaşıyor. Peki bir anlatının masal olması için ne gibi özellikleri olması gerek?
Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü iyi ya da inanılmaz kötü kahramanlara bağlayarak anlatan halk hikâyelerine masal denir.
Günümüz Türkiye’sinden bir örnek: 1946 çok partili rejiminden bu güne değin geçen 74 yıl içinde; İsmet İnönü 3 yıl 92 gün üç farklı koalisyonda, Bülent Ecevit 2 yıl 241 gün iki koalisyonda iktidar olmuş. Geri kalan 68 yıl boyunca hep sağ partiler iktidara gelmiş ama Türkiye’deki her kötülüğün anası CHP.
Masallarda sunulan evreni inandırıcı kılma gibi bir kaygı söz konusu değildir. Sizce Türkiye’yi idare edenlerin yurttaşları inandırma gibi bir kaygısı var mı? Örneğin açıklanan rakkamlara (enfilasyon, işsizlik, covid 19 vs) inanıyor musunuz?
Masallarda, tuhaflıklar ön plandadır. Türkiye’nin yerli ve milli malları oluşu gibi. Hem yerli hem milli nasıl oluyor? Yalnızca yerli olabiliyor mu? O zaman milli olmayabilir mi? Yerli mal hangi koşullarda milli olmaz? Ya da milli mal nasıl yerli olmayabilir? Yoksa milli derken müslüman milleti mi demek istiyorlar?
Bir başka örnek ise, yerli ve milli otomobilimiz TOGG. Tasarım İtalyan, motor Alman, piller Çin ama yerli ve milli.. Yanlış anlaşılmasın, bugün dünyada tüm otomotiv sirketleri çok ulusludur ve farklı teknoloji patentleri kullanır. Ama yerli ve milli demezler. Örneğin, Türkiye’de Oyak Renault’un %60, Clio’nun %71, Ford’un % 63 yerlidir, ama yerli ve milli demiyoruz.
Masallarda yer ve zaman kavramları belirsizdir. Mekan adı olarak genellikle "Hint, Yemen, Kaf Dağı, Çin, Maçin" kullanılır. Ama günümüz masallarında mekanlar değişti. Gününe göre Suriye, Libya, Somali, Fransa, Almanya kullanılıyor.
Masalları anlatanlar, masallara inanmazlar. Türkiye masallarının en tehlikeli yanı ise, bize bu masalları anlatanların da bu masallara inanıyor olabilecekleri. Dilerim, en azından, vatandaşı saf sananlar artık kandırılmamayı öğremişlerdir...
Masalların çoğu " bir varmış, bir yokmuş" diye başlar. Bunlara tekerleme ya da döşeme denir. Türk masallarında son bölüm ise dilek bölümüdir, "Onlar ermiş muradına .. " diye biter…
Şimdi bir bakalım bugünkü “Türkiye Masalları”nı nasıl döşeyebiliriz?
- Yasa varmış hukuk yokmuş
- Mahkeme varmış adalet yokmuş
- Askıda ekmek varmış ekmak parası yokmuş
- Pahalılık varmış enflasyon yokmuş
- İnanç varmış ahlak yokmuş
- Yol varmış para yokmuş
- Grip varmış aşı yokmuş
- Yönetici varmış yönetebilen yokmuş
- Okul varmış eğitim yokmuş
- Açlık varmış işsizlik yokmuş
- Seçim varmış demokrasi yokmuş
Ve
Onlar ermiş muradına...
Ya biz?