Önemli olan savaşı kazanmak değildir. Kimi durumlarda bu zaten mümkün de değildir. Mümkün olması da mümkün değildir. Savaş kazanılamaz. En iyi ihtimalle berabere bitebilir : Sayılamayacak kadar kıyım, ölüm, yara, dert ve yıkımla... Önemli olan barışı kazanmaktır. Barışı kazanmak ne demektir ? Barışı kazanmak, yaşanan coğrafyada istikrarın, huzurun kol ve kanat germesidir.
Barışı kazanmak ülkenin kalkınmasıdır. Yeni işyerlerinin açılması, işsiz ve gelirsiz, « beş parasız » hiç kimsenin kalmamasıdır.
Barışı kazanmak ülke insanlarının özgürce DOĞMALARI, ayrımsız BÜYÜMELERİDİR. Yurttaşların eşitlik, özgürlük ve kardeşlik duyguları içinde gelişmeleridir. Herkesin okuması ve yazmasıdır. Sinemaya, tiyatroya, konsere, futbol maçlarına gitmesidir. Koluna sevgilisini takarak. Ona gerektiğinde bir gazoz ısmarlayabilerek. Mevsimiyse bir dondurmayı birlikte yiyerek. Demli bir çay içmek, bir simiti bölüşerek. Evet sadece bir simiti paylaşarak. Önemli oan barıştır çünkü bir simit bile yeter o zaman. Ortaklaşa yapılanların tadına da doyum olmaz hani. Bilirsiniz.
Barışı kazanmak kültürle buluşmaktır. Kültürle yoğrulmak, kültürle gelişmektir. Yazarlara yeni yazarlar, şairlere yeni şairler katmaktır. Ressamlarımızın, heykeltraşlarımızın ve her alandaki sanatcılarımızın art-masıdır. ART-masıdır evet.
Barışı kazanmak kardeşlerim, öldürmelerin gündemimizden temelli çıkmasıdır. Anaların, babaların, sevgililerin, bacı ve kardeşlerin göz yaşlarını sıkı ve gerçek gülmelere saklamasıdır.
Barışı kazanmak savaşı yenmektir. Evet savaş yenilebilir. Sırtını mindere getirmek mümkündür savaşın.
Buna elimiz de mahkumdur. Savaşın çünkü malî yükünü en zengin devletler bile kaldıramıyorlar. Hele « mayasında » şiddet ve savaş olanlar. Savaşla, şiddetle varılan nokta açıktır, varılan « nokta » çünkü tam bir iflastır : Toplumsal doku zedelenmiştir. Toplumsal çözülüş akıl almaz boyutlar kazanmıştır :
Günü gelir altından kalkılamaz.
Savaşın insani yükü çok ağır ve birçok boyutludur: Ölümler, kırımlar, yok etmeler en başta. Sonra yaralılar. Koşacak, çalışacak, yaratacak eller ve ayaklar sokaklarda sakat. İnsanlar üzgün. Gökyüzü hüzünlü.
Psikolojik rahatsızıkların en dramatik boyutlu olanlarının nedeni savaş ve savaşın ürettiği canavarlar değil midir ? Savaş sonrasında terhis olanlardan dengesini yitirenler, « cinnet geçirenler » ne olacak ?
Bölgemizde, ülkemizde, çevremizde barışın yerleştirilmesini, yerleşmesini istiyoruz.
Meseleleri barışcıl yollardan çözmeye çabalamalıyız.
Toplum içinde ve değişik kademelerde barış yanlılarının bulunduğu biliniyor. Belki barış yanlıları çoğunlukta. İşte şimdi barışseverler seslerini duyurmalı. Seslerini yükseltmeli. Seslerini duvarların ve sınırların ötesine taşımalılar.
Herkes ve bilhassa bir sorunun tarafları söyleyeceklerini söylemeli. Bu açıdan karşılıklı konuşmalara ihtiyaç olduğu kesin. Cesur, resmi ve kurumsal bir yapı içinde. Bu çerçevede tarafların önerileri dikkate alınmalı ve tarafların kararlara katılımı sağlanmalı. O zaman çözüme ulaşılabilecektir. O zaman barış gelecektir. O zaman barış kazanacaktır. Bundan eminim kardeşlerim.