A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Görsel ve İşitselin Önemi | Sözlü Tarih Dersleri : Üç

Kategori Kategori: Makale | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 29 Mayıs 2020 06:51:37

Bir şeyi gördükten, gözlerimizle bizzat saptadıktan, tanık olduktan sonra, ona daha kolay inanırız. Ve bazen sadece o zaman inanırız. Bu yerinde bir davranıştır. Hele görsel ve işitsel malzemenin manipüle edilmediği, yapay bir biçimde yaratılmadığı, değitiştirilmediği zamanlarda. Halk arasında “Sadece gözümle gördüğüme inanırım!” denmesi, geçmiş deneyimlerin insanlara kazandırdığı bir yaklaşımdır. Bu deyiş bir yaşam dersinin özümsenmiş ve zengin özetidir.



Burada söz konusu olan bizzat gözlerimizle görmektir: Yani doğrudan doğruya. Herhangi bir aracı olmadan: Televizyon bile olmadan. Film bile olmadan. “Aracı”sız. Doğrudan doğruya. Bizzat. Kendi gözlerimizle.  

Okuma-yazma bilenlerin azlığı, yazma alışkanlığının eksikliği de böylesi bir yaklaşımın doğmasında, canlı kalmasında ve kuşaktan kuşağa taşınmasında belirleyicidir.

Okuma–yazma olmayınca gördüklerimizle yetinmek. Gördüklerimize inanmak. Yazılı olana güvenmemek geleneğinin de bu işte payı var elbette.

Gözlerimize ve onlar sayesinde gördüklerimize güvenmek, bir tür öğrenmek, buna göre yaşamak, gerekince tavır takınmak yöntemidir artık.

Görmeye, yineliyorum gözlerimizle iyice görmeye çalışmak. Bir şeyi, bir olayı, bir hadiseyi bizzat yaşamak ve sadece o yaşananlardan deneyim çıkarmak. Deneyimleri çocuklarımıza aktarmak.

Anaların, kadınların çok önem verdiği bir konudur bu: Deneyimleri, yaşananları, öğrenilenleri, tanıklıkları kuşaktan kuşağa aktarmak. Onun için bu alanlardaki söyleşilerde kadınlara öncelik verilmesinden yanayım.

Günümüzde yazıyla ve “görüntü” ile ne tür manipülasyonlar, yanıltmalar, aldatmacalar yapıldığını biliyoruz. Bu kötü alışkanlık görsel-işitsel araçlara ve yöntemlere de bulaştı: Televizyon ve filmlerde gerçekte var olmayanların yansıtıldığını artık herkes biliyor, hepimizi biliyoruz. Zaten o nedenle fiction/kurgu sözçüğü yaratıldı: Kurgu kurmaktan geliyor. Kurgulamaktan.

İşte bu tür manipülasyonlar çağında sözün önemi, belgeselin önemi daha da artıyor.

Evet söz önemlidir. Ve sözün görüntülenmesi  hayati önemdedir. Soykırım, kırım, kıyım, baskı ve zulme ugramış ve kendini isyanlarda ifade etmek zorunda/durumunda kalmış sınıfların, siyasi kümelerin, toplumsal kategorilerin, halkların ortak (paylaşılan anlamında) hafızaları söze ve sözlü anlatımlarla yetinmek durumunda bırakılmış olabilir. Çoğu kez bu böyledir. Bastırılan bir isyanın, bir toplumsal ve siyasi eylemin sahiplenilmesi zordur çünkü. Örneğin bir başkaldırı, yarım kalmış bir ihtilal, bir askeri darbe, siyasi ciddi bir eylem, bir genel grev ve benzeri siyasi, siyasi ve toplumsal eylemleri de birinci elden/ ağızdan dinlemek olasıdır. O eylemi yaşamış örneğin bir nene, bir dede anlatabilir. Yakın tarihli bir eylemi daha genç biri aktarabilir. Önemli olan eylemleri, hadiseleri, olayları aktör/eylemci/militan/yönetici/lider veya tanık olarak bizzat yaşayanların konuşturulmasıdır. Resmi tarihin saklamak istediği, sakladığı kimi gerçekleri ortaya çıkarmanın yolu buradan geçiyor çünkü. Adalet te bunu gerektirir çünkü.

İşte SÖZLÜ TARİH bu aşamada bize birinci derecede yardımcı olabilir. Şöyle:

Diyelim bir kıyımı, bir isyanı, bir darbeyi, büyük bir siyasi eylemi, ciddi bir seçim kampanyasını ve benzeri bir olayı veya olaylar dizisini  anlatan dedeyi anlatma eylemi içindeyken kameraya alarak, filmini çekerek. Anlatırken evet. Arkadaşlarını, yoldaşlarını, katılanları, olayların gelişmesini, sonuçlanmasını anlatanları da.

Hem filme çekiyoruz. Hem de ayrıca kasetlere alıyoruz seslerini: Böylece, anlatırkenki jestleri aklımızda kalıcılaşıyor, anlatılanın/sözün güçü artmış/arttırılmış oluyor.

1950’lerin başından beri GÖRSEL VE İŞİTSEL  iletişim  araçlarının, sinema, televizyon, video-kasetlerin ve yeni “kardeşlerinin” etkinliği defalarca ispatlandı. Bir şey görülüp işitilince daha etkili oluyor. Hele bizimki gibi okur-yazarın az, söz ve görünenin öneminin önemli/yüksek/çok olduğu toplumlarda. Türkiye’de konunun önemini daha 1950’lerin sonunda 1960’ların hemen başında ilk saptayanlardan biri olarak Yılmaz Güney’i bu vesileyle ve teşekkürle bir kez daha anmak isterim.

Öte yandan  görsel ve işitsel niteliklere sahip belge(ler) “geleceğe kalıcı” niteliğini daha güzel taşıyor. Bir söyleşinin filmini, bir fotoyu, bir belgesel filmi kıyaslayalım örneğin: Giyim, kuşam, yemek, kalkmak, oturmak, insanların birbirleriyle ilişkileri, selamlaşmaktan yumruklaşmaya, yürümekten, isyana ve daha pek çok konuda görsel olan, göze hitap eden elbette daha etkili, elbette daha kalıcı, elbette daha sonuç çıkarıcı özellikler taşır/taşıyor. Bir halkın, bir sınıfın, bir toplumsal kümenin kendine özgü özellikleri böylece daha açık ve daha güzel biçimde ortaya konulabilir. Bir halkın kültürü, varoluşu en belirleyici unsurlarıyla böylece en açık biçimiyle ispatlanabilir.

İşte tam bu bağlamda televizyonun önemi de ortaya çıkıyor: Kadın erkek, genç yaşlı herkesin bizzat çektiği, geçmişi, töreleri ve gelenekleri, isyanları, önemli tarihi olayları, yaşanmışlıkları ve baskıları anlatan/ aktaran/ SÖZÜ/ GÖSTEREN filmlerın, görüntülerin yapımı ve izleyiciye ulaştırılması için.

Birçok gazetede birçok kişinin yazdığı ve anı ya da kültürel zenginliklere ilişkin makalelerin bir de bir kamera karşısında anlatılması ne kadar iyi olur. Ne kadar kalıcı olur.

Televizyon, bir araç olarak, sözlü tarihin oluşturulmasında ve arşivlenmesinde birincil derecede büyük bir rol oynamaya adaydır. Oynuyor da. Televizyonlar film, fotograf, ses kaseti ve benzeri sözlü tarihe ait araç-gereçlele tarihi programlarına çeşni katıyor, katabiliyor.

İşte bu çerçevede herkes, kamerası ve/veya seskayıt aygıtı olan herkes sözlü tarih için bir şeyler yapabilir:

Biz varız demenin, kendini ispat etmenin bir yolu da budur çünkü. Bu açıdan bakılırsa bu konuda hepimizin, tek tek yapabileceği birçok şey var. İlle tek tek yapmak anlamında değil. Ama tek bile olsak yapabileceğimiz bir dizi şey var demek ve artık zamanıdır eyleme kalkmak için.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 9 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git