23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramının çocuk kısmını kutladık... Ya EGEMENLİK? Egemen demek sözünü geçiren, üstünlük kazanan demek. Peki “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” demek sözü geçen, üstün olan millettir demek değil mi? Bırakın milletin üstünlüğünü, milletin seçip gönderdiği vekillerinin bulunduğu meclisin ne kadar üstünlüğü kaldı? 2020’de meclis 100 yıl öce kurulan ilk meclisten daha mı egemen? Hiç sanmıyorum!
1920 ortamında iki egemen güç vardı. Biri İstanbul’da padişah ve damat Ferit, diğeri Ankara’da istiklal ateşi ile yanan, halkın Anadolu meclisi.
Peki 100 yıl sonra kutlamalarda durum ne? Simgelerin önemli olduğunu düşünerek bakmak bence çok önemli.
Kasıtlı olarak mı? cehaletten mi? bilinmez ama, 100 yıl sonra 23 Nisan 2020’de tek adam ve damad gene İstanbul’da.
Kutlamalara katılanların %90’nın samimi çoşkusundan kuşkum yok fakat içerikle sorunum var.
Virüs tehditi altında yapılan kutlamaların can alıcı noktası ülkenin her noktasında saat dokuzda tüm yurttaşların bir ağızdan İstiklal Marşı okuyacak olmasıydı.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşması bitmediği için Meclis'teki İstiklal Marşı töreni bekletildi, 21:04'te gerçekleştirildi.
Halk ise 21:00'da evlerinden İstiklal Marşını okudu.
Anlaşılan şudur ki seçenler, yönetenlerden daha özgür, ve seçilenlerden daha sözünün eri.
Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını evlerinde kutlayan çocuklar, AKP’den başka iktidar Erdoğan’dan başka lider görmediler. Ama dünkü görüntüler gösteriyor ki Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan bunca saldırıya karşın, çocukların yüreklerinde hala, hem de daha hiç görmedikleri büyük önderin ateşi var. Bu akla, bilime dayanan Atatürk aklının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Çünkü Atatürk ilkeleri, halkın egemenliği ve onun evrensel doğrular üzerinden ilerlemesini önerir ve bu doğası gereği engellenemez.
***
Şimdi gelin bir hayal kuralım 2020 yılındaki 600 milletvekilini parti ayırmadan alt alta yazın.
Bu milletvekilleri 1920’de yani günümüzden 100 yıl önce kurulan 1.Meclis’de yer alırlar mıydı?
Ya da şöyle soralım.
100 yıl önce yaşasalardı, bu dünya görüşü ile padişahın İstanbul’daki meclisinde mi olurlardı yoksa halkın Ankara’daki meclisinde mi olmak isterlerdi?
Kaç tanesin, Ankara’daki 1. Meclisi’nde olurlardı diye kefil olursunuz?
Cumhuriyet, az çok demokrasinin birikim ve olanakları ile geldikleri yerlerde, gece rüyalarında padişahlık gören, egemen, yetkili ama sorumsuz kişiler ile bir arpa boyu yol alamaz!
Nice ulusal bayramları bilinçle kutlamak üzere.....