|
|
Kadın ve Erkek BirlikteKategori: Makale | 0 Yorum | Yazan: M. Şehmus Güzel | 05 Mart 2020 17:58:45 8 Mart vesilesiyle birçok ülkede yeniden ve yeniden kadınlar, kadınlık halleri, kadın hakları, kadınların değişik türdeki mücadeleleri gündem(ler)inin yoğun olduğunu görüyorum ve bunun böyle olmasından sevinç duyuyorum. Geçmiş yıllarla kıyaslanınca aradaki fark son derece olumlu ve kadın erkek eşitliğinde ve kadınların özgürleşmesi meselesinde alınan yolu göstermesi açısından önemli.
Bu aynı zamanda, özellikle son yıllarda, kadınlara ve kadın haklarına yönelik saldırıların artması ve kadınlık konumunda geriye dönülmesi yanlılarının yaptıkları ve yapmaya çabaladıklarıyla da yakından ilgili. Kadınlar yıllardan bu yana kazanılmış, yasalarda yer almış, uygulanmasıyla da meşrulaştırılmış haklarını korumak için bekçilik görevini üstlendiklerini böylece de sergiliyorlar. Mücadele aralıksız sürüyor. Sürmeli. Bu konularda 1970’lerden beri birçok makale ve 1990’ların ortasında Kadın, Aşk ve İktidar (Alan Yayıncılık, İstanbul, 1996) isimli bir kitap yayınlamış olmaktan, 1970’lerin ikinci yarısından itibaren Antalya Meslek Yüksek Okulu’nda ve daha sonra Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrencilerime düzenli olarak kadın meselesini ve kadınların mücadelesini anlatmaktan, kadın isyanlarını, mücadelelerini, grevlerini ve işçi eylemlerindeki katkılarını tarihi örnekleri ve belgeleriyle değişik makale ve kitabımda yayınlamış olmaktan, birkaç öğrencimin bugün İstanbul ve Ankara fakültelerinde öğretim üyesi olarak hem bu konuyu derinleştirmelerinden, hem de bu konuda yeni kadın ve erkek araştırmacıların yolunu açmalarından memnunum. Umarım önümüzdeki günlerde bu alandaki çalışmalar çoğalarak ve aralıksız sürer. Kadına ve mücadelelerine ilişkin makaleler ve yayınlar hak ettiği yeri bulur : Örneğin değişik savaşlarda kadınların rolü daha adil ve daha açık bir şekilde vurgulanır : İkinci savaş yıllarında nazilere karşı kazanılan savaşta kadınların her alanda ama gerçekten her alanda ve elbette erkeklerden fazla olarak kadınlık alanında da sorumluluklarını hakkıyla yerine getirdiklerini anlatmak, bir kez daha anlatmak olanağı da bulunur. Örneğin kadın direnişçiler asla unutulmamalıdır. Kadın ve kadınlık konularında yazılacak dünya kadar şey var : Nasıl mücadele etmekten, örgütlenme biçimine kadar. Neler yapılması gerektiğinden kadın ve erkek ilişkilerine kadar. Kadınların mesleki isteklerinin tarihi devinimi, elde etttikleri ve edemedikleriyle, mutlaka aktarılmalı ve anlatılmalıdır : Örneğin kaymakam ve vali olmak için yapılanların anılması son derece önemlidir. İlk kadın kaymakamın, ilk kadın avukatın, ilk kadın valinin yaşamı, deneyimleri, yaptıkları yayınlansa, bilinse mutlaka çok yararlı olacaktır. Kadınların siyasi alandaki arzuları, hakları, bunların gerçekleştirilmesi için bizzat yaptıkları, değişik siyasi partilerdeki, siyasi yaşamdaki değişik türdeki çalışmaları, işçi hareketi içinde ve sendikacılıkta oynadıkları rolleri de özel olarak incelenmeye değer… Sinemada, resimde, tiyatroda, müzikte, medyada ve diğer sanat dallarında kadın(lar) ve kadına “BAKIŞ” ihmal edilmemelidir. Kadınların medya alanında, bilhassa televizyonda elde etttikleri birincil ve etkin konum da görmemezlikten gelinemez artık. Sinemanın kimi dallarında kadınların birincil konumda olması es geçilmemelidir. Örneğin Fransa’da kadınlar, filmlerin montaj alanında başat roldedirler. Günümüzde sinemadaki kadın yönetmen sayısı artmaktadır. Kadınlara yönelik, kadınlık durumunu ve sorunlarını konu alan filmlerin sayısındaki artış çok açıktır. (Bu konuda Kadın Sineması isimli kitabımda kimi bilgiler ve rakamlar bulunuyor : Pêrî Yayınları, İstanbul, 2006.) Son birkaç yıldaki gelişmeleri, değişiklikleri mutlaka yeni çalışmalarla kalıcı biçime dönüştürmek te gerekiyor. Kadınlar kazanılmış haklarının korunması için bekçilik görevinin önemini mutlaka geniş kadın kitlelerine yaymalıdır. Polonya ve İtalya’da son derece etkili Kilise’nin yönlendirlemesiyle, Hollanda, ABD, Fransa’da aşırı sağın, ırkçı partilerin ve Kilise’nin ittirmesiyle her türlü tutucunun kimi kadın haklarına yeniden saldırıya geçtikleri ortadayken bu işin önemi daha da artıyor. Bugünkü kadın, sevgili, eş, anne, ailenin “çimentosu” rolünü üstlenen, yani parçalanan veya parçalanmaya/alıp başını gitmeye yüz tutan unsurların birarada kalmasını sağlayan, yapıştıran, toplumsal dokunun “bekçiliği” rölünü üstlenen ana ve yaptıkları, yapmak istedikleri ve mücadelesi başlıbaşına incelenmeyi hak eden bir konudur. Tarihten gelen örneklerin bilinmesinde dünya kadar yarar vardır : T büyük harfle Tarih’te kadın mutlaka irdelenmelidir : Hiç bir dönem ihmal edilmeden. 20. Yüzyılın hemen başında, Osmanlı İmparatorluğu’nda, oy kullanmak, aday olmak haklarından mahrum kadına oy veren ERKEKLERİN bulunduğunun bilinmesi herhalde sıradan bir şey değildir. (Ayrıntısı ilk andığım kitabımda : s. 55). Fransa’da 1789’un ihtilalci kadınları, Paris Komünü’nde ihtilalci saflarının en başında ellerinde tüfekleri ve çakaralmazlarıyla yürüyen ve bir cepheden diğerine koşan kadınları nasıl unutabiliriz ? İşte Louise Michel, başlı başına bir tarih ve baştan sona bir destan…Başkaları da var. Bütün bunların yazılması, yayınlanması, bilinmesi ve toplumsal tarihimize kazandırılması bir tür zorunluluktur. Toplumsal tarihi bilmek, yazıl(a)mayan tarihi bilmektir. Toplumsal tarih bizim tarihimizdir : Hani gözlerden uzak tutulmak, unutturulmak istenen tarih. Bu tarihi o zaman biz, evet bizzat biz, yazmalıyız. İşte kadınların mücadele tarihi de toplumsal mücadeleler tarihi içindeki diğer dallar gibi kendi yerini almalı ve toplumsal tarihimizin eksik kalan bir yanını daha böylece doldurmalıdır. Kadın konusunda öteden beri erkekler de yazıyor. Yazmalı. Yazacaklar mutlaka. Ama kadının konumu, durumu, sorunları, geçmişi, mücadelesi, örgütlenmesi, erkeklere veya sadece erkeklere bırakılamayacak derecede önemlidir. Kadın ve erkek cumhuriyetleri, hakiki ve sıkı ve eşitlikçi ilişkiler içinde özgür yuvalar kurulabilmesi için kadınların ve erkeklerin elele vermesi, birlikte çalışması, ortaklaşa yaratması, gerekirse kolkola mücadele etmesi de artık çok açık bir ihtiyaçtır. Kadın ve erkek birlikte ve elele. Evet.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|