Hani derler ya nereden nereye geldik diye. Ben de bu konuda çok düşündüm. Aklıma her zaman olduğu gibi çocukluğum gelmekte. Evimizde telefon yoktu. Hatta oturduğumuz binada hiçbir dairede telefon yoktu. Kimsede telefon olmadığı için insanlar birbirlerini aramak için çeşitli yollara baş vururlardı. Yatılı okula götürüldüğüm senelerde bile bizim evde telefon yoktu ve bu nedenle mektup yazıp her hafta postaya verirdim.
Ankara’daki oturduğumuz binada aile dostumuz telefon aldı. Bakan tercihli. Özlem gidermek veya bir konu hakkında ailemin sesini duymak istediğim zaman, postaneden aile dostumuzun telefonunu arardım.
Postanedeki memurun önünde manyetolu telefon vardı ve kolunu hızla çevirerek bir merkeze ‘Bir Ankara yaz’ diyerek telefon numarasını verirdi. Saatlerce telefonun bağlanmasını beklerdim. Bazen bütün bir gün beklediğim olurdu. Hatta konuşamadan okula geri döndüğüm çok olmuştu. Bağlandığında memur telefon kabinlerine yönlendirirdi bizleri ‘2 numaraya gir’ gibi bir cümle duyunca dünyalar benim olurdu.
Telefonun karşısına çıkan Müzeyyen hanıma, ezile büzüle annemle konuşmak istediğimi iletirdim. Annem üst kattan aşağıya kanımca uçarak inerdi. Sadece seslerini duymam bile bana, yatılı okuduğum o şehirde büyük moral olurdu. Nereden nereye geldik diye o günleri hep anarım. O günlerden kalma bir çevirmeli bir telefonu hatıra olarak saklamaktayım.
Tıpkı çevirmeli telefon gibi sakladığım bir de hesap makinası bulunmaktadır. Bazı muhasebe hesaplamalarında hesap makinası olarak bir çok yerde FACIT marka, kolla çevrilen toplama, çıkarma veya çarpma işlemi için kullanılan bir makina vardı. Hesap yapmaya yarayan sürgülü cetvel de kullanılırdı. Üniversite sınavları için hazırlık yaptığım senelerde bu cetvel önemli idi. Kimi yerde Aristo olarak anılır, kimi yerde slide-rule diye tanımlanırdı. Üniversite imtihanlarında bu cetveli kullanmak serbestti. Ne kadar büyük bir kolaylıktı bu cetvel inanamazsınız. Bir çok işlemi, hatta açısal değerleri bile buradan hesaplardık. Ben de kullandığım bu hesap cetvelimi çok severdim. Ancak zaman içinde hesap yapmak için elektronik hesap makinaları çıktı. Bu makinaların işlem yapma kabiliyeti o kadar fazla gelişti ki, hesap cetveli artık antika oldu. Hala, kullandığım o hesap cetvellerini saklamaktayım. Abaküsten bu güne kadar gelen bir süreçte, nereden nereye geldik. Hep bir gelişmeyi izleyen teknoloji.
Ata rahmetli, 1926 senesinde yani 94 yıl evvel genç Türkiye Cumhuriyet tarihinin en önemli yasalarından birinin çıkmasına vesile olmuştur. 17 Şubat tarihi Türk Medeni yaşam tarihinin bir dönüm noktasıdır. Bu yasa ile Türk kadını siyasi, ekonomik, hukuki ve sosyal alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olmuştur. Bu kanunla beraber kadın ve erkek miras, boşanma konularda eşit haklara sahip olmuşlardır. Bu kanuna bağlı seçilme ve seçme haklarının bir çok ülkeden çok daha evvel kadınlarımıza tanınmış olması çok önemlidir. Ancak hala kadına karşı şiddetin olması, çocuk yaşta kız çocuklarının evlendirilmesi ve çok eşliliğin ülkemde görülmesi bu yasanın uygulayıcıları bakımından derin bir ayıptır.
Onurlu bireyler olarak hem erkek hem de kadın için düşlenen düzeye ulaşılmaması büyük bir eksikliktir. Medeni kanun yürürlüğe girdikten sonra, verilen seçme ve seçilme haklarının sonrasında 5. dönem Milletvekili seçimleri, 8 Şubat 1935’de yapıldı. Bu ilk seçimde meclise 17 kadın milletvekilinin girmiş olması da büyük bir devrim niteliğindedir. Daha sonra yapılan ara seçimlerde bir kadın milletvekilinin daha Meclise girmesi ile 18 kadın vekili, 400 vekilin bulunduğu mecliste % 4.5 oranı yakalamış oldu. Bu oranla dünyada ikinci sırayı almamız, o tarihte imrenilecek bir durumdu.
1930 senesinde yapılan belediye seçimlerinde Aydın ili, Çine ilçesine bağlı Demirdere köyünde GÜL ESİN, Türkiye Cumhuriyet tarihinin ilk kadın köy muhtarı seçildi.
5 Aralık 1934 tarihinde Büyük Millet Meclisinde kadınlarda 22 yaş seçme, 30 yaş seçilme hakkı 317 sandalyeli mecliste, oylamaya katılan 258 milletvekilinin oy birliği ile kabul ettiği bir kanundur. Zaman içinde Mecliste kadın vekil oranlarının yükselmesi ve diğer ülkelerden daha önde olmasının hedeflenmesi gerekirken, bu gün geldiğimiz düzeye üzülerek bakmak gerekir.
2017 senesi ‘’Uluslararası Siyasette Kadın’’ Raporu’na göre Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kadın vekil ile temsil oranında 186 ülke arasında 132. sıraya düşmemizin utanılacak durum olduğunu düşünmekteyim. Geçen 94 yılda nereden nereye geldiğimize üzülerek bakmaya yüzüm varmıyor diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.