|
|
Tarımda felaket: AKP mi? Kuraklık mı?Kategori: Türkiye | 0 Yorum | Yazan: Haberci | 14 Nisan 2008 13:00:40 Üretimin 2007 yılında yüzde 7,3 küçülme ile kriz yılı 2001'i bile solladığı tarım, AKP'nin çöpe attığı sektörlerden. Tarımın gözden çıkarılması sadece kırsal kesimde çalışan milyonlarca insanın değil, dar gelirlilerin de tamamının açlık tehdidiyle karşı karşıya bırakılması anlamına geliyor.
Üretimin 2007 yılında yüzde 7,3 küçülme ile kriz yılı 2001'i bile solladığı tarım, AKP'nin çöpe attığı sektörlerden. Tarımın gözden çıkarılması sadece kırsal kesimde çalışan milyonlarca insanın değil, dar gelirlilerin de tamamının açlık tehdidiyle karşı karşıya bırakılması anlamına geliyor. Tarımsal üretim 2007 yılında yüzde 7,3 geriledi. Kriz yılı olan 2001'de bu rakam yüzde 6,1 idi. AKP iktidarı, "istikrarlı" tarım politikasının sonucunda hem üretim hem de istihdam açısından bu alanın tasfiyesinde 5 yılda önemli bir mesafe kaydetti. Devletin tarım alanına dönük her tür desteğini çekmesi adeta bir depremin yaşanmasına yol açarken bu tablonun ortaya çıkmasında kuraklık gibi doğal faktörlerin ve gıda fiyatları eğlimi gibi dünya çapındaki gelişmelerin etkilerinin son derece sınırlı olduğu belirtiliyor. Dün "Tarımda krizin boyutları 2001 krizini geçti" başlıklı bir basın toplantısı düzenleyen Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin 2000 yılında Tarım Reformu adı altında uygulamaya konulan "kemer sıkma" politikaları ve 2001'de yaşanan kriz nedeniyle sektörün yüzde 6,1 oranında küçüldüğünü anımsattı. Yetkin, tarımdaki küçülmenin "stratejik" olarak kabul edilen ürünler üzerindeki etkisinin ise geçen yıl yaşanan kuraklıkla geçiştirilemeyecek kadar ciddi bir gerileme eğilimini ortaya koyduğunu kaydetti. Yetkin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2007 yılı bitkisel üretim rakamlarına göre, 2001 yılında 19 milyon ton olarak gerçekleşen toplam buğday üretiminin, 2007'de önceki yıla göre 2 milyon 776 bin ton azalarak, 17 milyon 234 bin ton düzeyinde gerçekleştiğini belirtti. Türkiye'nin şeker pancarı üretiminin 2001 yılından sonra gerçekleştirdiği artışın artık gerilemeye dönüştüğünü dile getiren Yetkin, geçen yıla göre üretimde yüzde 14,1 azalma olduğunu belirtti. Baklagiller üretiminin de geçen yıl yüzde 11,6 azalarak 1 milyon 264 bin tona gerilediğini ifade eden Yetkin, ürünlerin 2001 yılına göre önemli düşüşler yaşadığını vurguladı. Pamuk üretiminin 2001 yılından bu yana kendini toparlayamadığını söyleyen Yetkin, 2007 yılında yüzde 10 civarındaki azalmayla 2001 rakamlarının altına düşüldüğünü belirtti. Dünyada buğday fiyatlarının ciddi bir artış içinde olduğu bir dönemde, iç pazardaki fiyat artışını kontrol etmek amacıyla hükümetin buğday ithalatına başvurması ise büyük bir şaşkınlık yaratmış durumda. Türkiye'deki en kritik ürünlerden biri olan buğdayda Toprak Mahsulleri Ofisi'ne (TMO) "spekülasyonu önlemek" amacıyla 2009 yılı Mayıs ayına kadar sıfır gümrük vergisi ile 700 bin ton buğday ithalatı yetkisi verildi. TMO'ya ithalat yetkisi verilmesine gerekçe olarak "yeni sezonda üründe yüksek fiyat beklentisinin kırılması ve ileriye dönük olarak spekülatif hareketlere karşı önlem alınması" gösteriliyor. Ancak TMO'nun yaptığı ithalatın buğday "piyasası"nı kontrol eden 8-10 spekülatörü engellemeyeceği, aksine alım yaptıkları üreticiler üzerindeki düşük fiyat basıncını daha da artırmalarını sağlayıp ellerini rahatlatacağı ifade ediliyor. Türkiye'nin 18 milyon tonluk ihtiyacına karşın geçen yıl 17 milyon 234 bin ton buğday üretimi gerçekleşmiş, 1 milyon ton civarında açık oluşmuştu. TMO'nun piyasada düzenleyici rolü oynayacak kadar alım yapmaktan bile kaçınıp üreticiyi tamamen spekülatörlerin eline bırakıp ardından çözüm olarak yine spekülatörlere yarayacak bir yönteme, ithalata başvurması üretici örgütleri tarafından eleştiriliyor. TZD Başkanı Yetkin "TMO depolarındaki bir önceki yıldan kalan buğday sezon öncesi son derece düşük fiyattan satıldı. Yeni sezonda çıkan buğdaya yetersiz fiyat verildiği için çiftçi mahsulünü TMO'ya getirmedi. Dolayısıyla TMO son derece düşük alım yaptığı için daha sonra gelişen spekülatif ortamda piyasaya müdahale edemedi" diyor. Bazı firmaların yanlış yönlendirmesi ile elindeki çeltiği ucuza satan ve 3 ayda yüzde 130 artan pirinç fiyatlarını aşağıya çekmek için ithalat yapmaya hazırlanan TMO, dünyadaki arz sıkıntısı nedeniyle pirince 3 kat fazla para ödemek zorunda kalacak. Pirinçteki arz sıkıntısını aşmak için yapılacak olan ithalat, TMO'ya pahalıya mal olacak. Elindeki malı zamanından önce şirketlere satan ve pirincin 3 ayda yüzde 130 zamlanmasına engel olamayan TMO, piyasayı rahatlatmak için ithalat yapma kararı almıştı. Ancak TMO'nun Türkiye'de olduğu gibi ABD, Mısır ve Tayland gibi üretici ülkelerde yaşanan arz sıkıntısı nedeniyle ton başına 3 kat fazla para ödemek zorunda kalacağı belirtiliyor. Pirinç üreticilerinin örgütlü olduğu Köy Kalkınma ve Tarımsal Amaçlı Kooperatif Birlikleri Merkez Birliği (KÖY-KOOP BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özkurnaz, üretim döneminde çeltiğin kilosunun yurtiçinde yaklaşık 60 yeni kuruşa satıldığını hatırlatarak, "Çeltik için 3-5 ay içinde yeniden üretime geçilecek, bu aradaki boşluk da ithalatla doldurulacak. İthalatta ise çeltiğin kilosu 1,5-2 YTL'yi rahatlıkla geçer" dedi. Uzunköprü Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı Ali Öner ise Türkiye'nin artık dış ülkelerden pirinç bulmasının pek kolay olmadığını belirterek, "Mısır'da Kasım 2008'e kadar ihracat yasağı var. ABD'nin sert kota şartları var... Pirinç bulunsa bile normalden çok daha pahalı olacak" dedi.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|