|
|
Türk Lirası tehlikeli eşikte…Kategori: Türkiye | 0 Yorum | 26 Ağustos 2019 22:43:12 Dolar kurunda yaşanan spekülatif artış, Brunson krizinin birinci yılını geride bırakan TL'deki aşırı kırılganlığı yeniden gündeme getirdi. DW Türkçe’ye konuşan ekonomistlere göre ulusal para birimi tehlikeli eşikte. Ağustos 2018'de ABD ile yaşanan Rahip Brunson krizi sonrasında Dolar karşısında hızla değer kaybeden Türk Lirası (TL), aradan geçen bir yılda hükümetin ve Merkez Bankası'nın attığı tüm adımlara karşın dünyanın en kırılgan para birimlerinden biri olmaya devam ediyor.
Hükümetin gerek hukuk alanında gerekse ekonomide piyasalara güven vermeyi başaramadığını dile getiren ekonomistlere göre, yılbaşından bu yana Dolar karşısında yüzde 10,4 değer kaybeden TL, ekonomideki kriz havasını daha da karartabilecek tehlikeli bir eşikte bulunuyor. Dolar kuru 6,39'u gördü Pazar gecesi Asya piyasalarında işlemlerin başlamasından kısa bir süre sonra TL, Dolar karşısında hızla değer kaybetti ve kur birkaç saniye içinde 6,39 seviyesini gördü. Kurdaki hızlı yükselişin temelinde ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşlarına ilişkin endişelerin sığ piyasalarda alım talebine dönüşmesi ve Çin Yuanı’ndaki sert satışlar etkili oldu. Ancak diğer para birimlerine göre TL, piyasalardaki bu dalgalanmalardan en sert etkilenen para birimi oldu. Yaklaşık 20 dakikalık dalgalanma sırasında Dolar kuru, Cuma günkü kapanış düzeyine göre yüzde 11 arttı. ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin ile müzakerelere devam etmek istediği yönündeki açıklamaların ardından sabah saatlerinde 5,80 dolaylarına gerileyen kurdaki hareketlilik, "yeni bir kur krizi kapıda mı?" endişesi yarattı. "TL kırılganlıktan çıkamıyor" Bir yanda ABD-Çin ticaret savaşları, diğer yanda ise Türkiye siyasetindeki gerilim piyasalarda kritik baskı unsurları olmaya devam ediyor. Piyasalarda yaşanan dalgalanmayı DW Türkçe’ye değerlendiren Piri Reis Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kaya Ardıç, “Dolardaki hareketlilik dışsal nedenlerle ortaya çıkmış olsa da, TL’deki kırılganlığın hala çok tehlikeli olduğunu da göstermiş oldu” dedi. "Ekonomi savunmasız durumda" Özellikle Türkiye siyasetindeki gerilimli dilin ve ekonomide hem yatırımcının hem de tüketicinin güvenini sarsan açıklama ve uygulamaların TL’deki tehlikeli gidişi tetiklediğini vurgulayan Kaya Ardıç, şunları söyledi: “Merkez Bankası Başkanının görevden alınması veya ihtiyat akçesinin Hazine’ye devredilmesi gibi adımlar, TL’nin tehlikeli eşikten dönmesinin önünde engel oluyor. Son dönemde bir miktar azalma eğilimi gösterse de şirketlerin ve hanelerin borç düzeyi, Türkiye ekonomisinin en hafif dış gelişmeler karşısında savunmasız bırakıyor.” "Krizden çıkış politikası yok" Son dönemde küresel çapta zayıf gelen makroekonomik veriler, aralarında Almanya’nın da bulunduğu dünyanın önde gelen ekonomilerine ilişkin ‘durgunluk’ kaygılarını tetikliyor. Buna ABD-Çin gerilimi, Brexit belirsizliği, Suriye savaşı gibi etkenler de eklenince, yakın gelecekte piyasalarda yaşanacak dış şokların Türkiye ekonomisine ağır darbe vurabileceği yorumları yapılıyor. "İkinci dalga geliyor" Son sekiz yılda gelişmekte olan ülke para birimlerinin ABD doları karşısında yüzde 175 değer kaybettiğine, aynı dönemde TL’de yaşanan değer kaybının yüzde 575 ile rekor kırdığına işaret eden Reçber, “Bugün artık son bir yılda yaşadığımız krizin ikinci evresine girdiğimizi düşünüyorum” diye konuştu. Yakın gelecekte de TL üzerindeki baskının artarak süreceğini kaydeden Halil Reçber şu görüşünü paylaştı: “Gerçekten inanılmaz bir belirsizlik yaşanıyor. Tam ortalık biraz sakinleyecek dediğimiz sırada, ‘İstanbul’a kayyum atanır mı?’ soruları ortaya çıkıyor. Geçmiş yıllarda yaşadığımızdan çok farklı bir kriz içindeyiz. Türkiye kendi iç sorunlarından kaynaklı ekonomik krizler ile en az 3-4 yıl boğuşuyor. Son gelişmeler enflasyonun da yükselmeye başlayacağını gösteriyor. Krizin ikinci dalgası geliyor diye düşünüyorum. ” Atılan adımlar Türkiye’de ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası, son bir yılda TL’deki erimeyi durdurmak ve yatırım ortamını canlandırmak için pek çok adım attı. Bir yılda sekiz ekonomik destek paketi açıklandı. 25 Temmuz tarihinde de Merkez Bankası politika faizini 425 baz puan düşürerek, yüzde 24'ten yüzde 19,75'e çekti. Geçtiğimiz günlerde ise kredi büyümesini artırmak için bankaların TL yükümlülükleri için ayırdıkları zorunlu karşılık oranlarında değişikliğe gitti. 12 Eylül’deki yeni Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında da faiz indirimine devam edilmesi bekleniyor. "Hukukun üstünlüğü sağlanmalı" Atılan bu adımlara karşın TL’nin istenen sağlamlığa ulaşmamasında yalnızca ekonomi değil siyasi ve hukuki nedenler de olduğunu anlatan Ekonomist Murat Sağman, “Kırılganlığın tek nedeni ekonomi değil. O nedenle yalnızca ekonomide değil, başka alanlarda da önlem almak gerekiyor” diyor. DW Türkçe’ye konuşan Sağman, Türkiye’nin kredi notlarının düşmeye devam ettiğine ve ülke risk priminin (CDS) benzer ülkelere göre hala çok yüksek olduğuna işaret ediyor. Türkiye’de başkanlık sistemine ilişkin kaygıların giderilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması gibi ülkenin yakın geleceğine dair güvensizliği azaltacak adımların atılması gerektiğini vurgulayan Sağman şunları söyledi: "Aksi takdirde TL'de kayda değer bir iyileşme görmemiz kısa vadede mümkün olmayacak. Ayrıca Suriye’de ABD ile Rusya arasında nasıl bir pozisyon alçağımız da önümüzdeki günlerde TL’yi etkileyecek konulardan biri. Dolar kurunda 5.85-5,86 seviyeleri direnç noktası olmak üzere 6 TL’nin görülebileceğini düşünüyorum." Kaynak : Deutsche Welle Türkçe | Aram Ekin Duran
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|