Dünyada iki ülke vardır pek hatırlanmaz ancak coğrafi bakımdan enteresan bir yerdedir. Birincisi Etiyopya, aslında biz bu ülkeyi Habeşistan olarak biliriz. Kralı Haile Selassie 1975 senesine kadar hükümdarlık yapmıştı. Önemli kent Adis Ababa, denizden 2355 metre yüksekte dünyanın en yüksek rakımdaki başkentidir. Etrafı yoğun kahve ağaçları bulunan ormanla çevrili kent, Beyaz Nil nehrinin doğduğu yerdir. Arazi çok engebeli olduğu için hava alanının bulunduğu bayırda iniş ve kalkış pistinin başı ve sonu arasında yükseklik kod farkı 34 metre kadardır.
Yani uçakların yokuşta iniş kalkış yaptıkları zorulu bir havalanıdır. Tıpkı Ekvator’daki Quito havaalanı gibi. Quito havaalanı da denizden 2800 metre yüksekte olduğu için uçakların iniş ve kalkışlarında zorluk çekmektedirler.
Yüksek irtifalardaki oksijen eksikliğinden ve gece ile gündüz ısı farklılığından olsa gerek, bu yükseklikte zararlı haşereler pek fazla yaşamazlar. Bu nedenle Etiyopya da yetişen kahve çekirdekleri, zararlı böcekler için kullanılan kimyasallardan ari yetişir, ve lezzeti de çok değişiktir. Bu şehrin en müstesna yerinde bulunan Hilton otelinin arazisi içinden, vücut ısısından biraz yukarıda, sıcak su kaynar . Bu kaynağın suyu da Beyaz Nil nehrine karışır. 1960lı senelerde İmparatorun en büyük emeli, Afrika Birliğinin kurulması ve merkezinin de Adis Ababa da olması idi, bunun için çok çalışmıştı.
Bu idealini gerçekleştirdikten kısa bir zaman sonra, 27 ağustos 1975 tarihine kadar Habeş İmparatorluğunu yöneten İmparator Selassie, bir suikast sonucu hayatını kaybetti ve askeri yönetim duruma el koydu. Bu darbenin ne için yapıldığı ve kim veya kimler tarafından yaptırıldığı halen muammadır. Haile Selassie nin mezarının da nerde olduğu bilinmemektedir.
Bir başka ülke ise Afganistan’ın baş şehri olan Kabil, deniz seviyesinden 1795 metre yüksektedir. Bu şehirde de gece ve gündüz ısı farkı büyük olduğundan tarıma zararlı haşerenin yaşaması zor olduğu için zıra-i mücadele yapılmamakta. Uyuşturucu madde olan haşhaşın tarımı bu yörede çok yaygın gelişmiştir. Dünya pazarında ‘tarım ilacı’ kullanılmayan bu uyuşturucu maddeye talebin yüksekte olduğu bir hakikattir. Dünya ticaretinde parasal en yüksek hacmi bulunan iki madde vardır. Bunlardan birincisi silah, İkincisi ise uyuşturucudur. Rusya Afganistan’ı işgal edince Amerika bu ülkenin kontrolünün Rusya’da olmasını istemedi. Bu nedenle karşı direniş için Suudi vatandaşı olan Usame Bin Ladin’i teşkilatlandırıp, Afganistan işgaline karşı halk direnişini yönetmesini programladı. Direniş hareketi yoğundu ve Rusya Afganistan’dan geri çekilmeye mecbur kaldı.
Görev sonunda Usame Bin Ladin kendine buyruk bir örgütle, Amerika’nın başına bela olmaya başladığında, başına 25 milyon dolar ödülü konan, dünyanın her yerinde aranan, bir terör örgütü başı haline geldi. Yakalandı mı? Eceli ile mi öldü? Öldürüldüyse nereye gömüldü? Kim veya kimler öldürdü? Hic bir zaman aydınlanamayacak bir muamma kaldı. Dağılan örgüt elemanları daha sonra hangi örgütelere katıldı? Buna da cevap bulmak mümkün görünmemekte. Dünya bu gerçekleri hiçbir zaman bilemeyecek.
Fetullah Gülen adlı din görevlisini kullanarak Amerika’nın, ‘cemaat’ adı altında, yıllardır Türkiye’de faaliyetlerini yürüttüğü; Orta Doğu’da ‘ılımlı islam’ algısyla ‘Amerika’nın dostları’nı yaratacak bir girişim olduğu herkesin malumu idi. Gelişerek Türkiye’de askeri personel dahil devletin her kademesine kök saldığı da bir önemli gerçektir. 17 Temmuz 2016 günü planlanan darbe girişiminin askeri kanadını organize etmekle görevli ADİL ÖKSÜZ adlı kişi, kısa bir zamanda yakalandı. Yine cemaat bağlantısı ile bu kişinin serbest kalması sağlandı. Sonra akılları başlarına gelince bu adamı tekrar aramaya başladılar ve bu güne kadar hiç bir iz bulamadılar. Bütün sınırlardaki geçişler kontrol edildi, bütün hava alanları teyakkuzda idi, sanki bu adam buhar olup yok oldu.
Gelelim bizim Milli İstihbarat Teşkilatına. Bu birimin ülkede sinek uçsa haberi olması gerekir, yoksa sebebi mevcudiyetlerinin bir değeri kalmaz. Aradan geçen 3 sene zarfında ülke çıkışlarından bu adam geçmemişse, nerede saklanmakta? Eğer geçmişse hangi ülkeye çıkış yapmış olduğu belli midir? Eğer çıkmamış ve ülke içinde saklanıyorsa, belki konuşur korkusuyla yakalanmadığını düşünebilir miyiz?
Cemal Kaşıkcı Konsolosluk binasına girdikten sonra buhar olup yok oluyor, ve ne olduğu belli değil. Adil Öksüz’ü birileri konuşmasın diye bir yerde saklıyor olabilirler mi? Neden olmasın. Amerikan’ın Büyük Orta Doğu projesinde kendine bağlı güçlü devlet oluşturma planları altında, Tanrının Vaat Etmiş Olduğu Kutsal Toprakları kazanmak adına telef edilen binlerce insan gibi, ADİL ÖKSÜZ ’ü de buhar etmiş olabilir mi diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.