14 Mayıs 1950 senesinde Türkiye’de yapılan genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nden ayrılan, Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan, Rıfkı Salim Burçak ve İ. Ethem Menderes gibi dinamik isimlerin kurduğu Demokrat Parti, seçimleri kazanarak, çok partili dönemin ilk iktidarı olma hakkını elde ettiler. Partinin başındaki Adnan Menderes ilk kabineyi kurma görevini üstlenmişti. Cumhurbaşkanı olarak seçilen Celal Bayar da milli mücadelede Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında yer almış değerli bir komitacı idi.
Milli mücadelede halkı teşkilatlandırma görevini üstlenmiş ve bunu Galip Hoca takma adı ile çok başarılı yapmıştı. Batı Anadolu’da milislerin eğitimi ve mali desteğinin sağlanmasında çok önemli rol oynamış değerli bir insandı.
İlkokulda okurken Demokrat Partili bakanların bazılarını yakından tanıma fırsatım olmuştu. 23 Nisan 1951 yılı Çocuk Bayramı kutlamalarında okul temsilcilerinin, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakanı ziyaretinde, kendi okulumu temsilen yer almıştım. Demokrat Parti iktidarında ilk Bayındırlık Bakanı Fahri Belen’in beş aylık bakanlığının hemen peşinden, Kemal Zeytinoğlu bu göreve atanmıştı. Kemal Zeytinoğlu bakanlık görevini üstlendiği dönemin hemen başında çok saygı duyduğum Aziz Torun beyi müsteşar olarak atamıştı. Kemal beyin mühendislik mektebinden sınıf arkadaşı olan Aziz Torun bey kesintisiz müsteşarlık görevini yürütmüştü. 9 Aralık 1955 tarihinde Adnan Menderes’in Londra’da kurtulduğu uçak kazasında, Kemal Zeytinoğlu hayatını kaybetmişti.
Onun yerine atanan İ.Ethem Menderes’in de müsteşarlığını Aziz bey yaptı. Adnan Menderes’in 4. hükümetinde Bayındırlık Bakanlığı görevine Muammer Çavuşoğlu atanmıştı. Aziz bey yine Muammer Çavuşoğlu’nun da müsteşarlığını yapmaya devam etti. Aziz beyin çok narin bir eşi vardı Meliha Torun. Kendisi bir Osmanlı Paşası olan Ömer Paşa’nın kızı idi. Meliha hanım Bursa öğretmen okulu mezunu idi ancak öğretmenlik mesleğini çok kısa süre yapıp, Aziz beyle tanışıp, evlenmişti. Meliha hanım çok kibar bir hanımdı.
Aziz Torun beyler Necatibey caddesi 42 kapı numaralı, iki katlı bahçe içinde bir evde oturmaktaydılar. O tarihte devlet kademesinde çalışan genel müdür ve müsteşarlara tahsis olunan araçlar vardı. Araçlara Müdürlerin eşleri ‘laf olur’ diye binmezlerdi. Meliha hanım da resmi araca binmez, Aziz bey resmi araçla giderken o da taksiye biner giderdi.
1960 ihtilali ile Adalet Partisinin kuruluşu ve gelişimi sürecinde Süleyman Demirel’in bakanlar kurulunda bir ismi çok iyi bilirim. Bu dönemler içinde Mesut Erez 1969 senesinden 1971 senesine kadar Maliye Bakanlığı yapmıştı. Rahmetli Kemal Zeytinoğlu ile bağlantılı olduğundan mı yoksa, Eskişehir’in önemli bir siması olduğundan mı bilinmez, Mesut Erez bakanlığı döneminde çok başarılı idi. Eşi Esma Erez hanım ise Opera’ya yakın İsmet Paşa Kız Enstitüsü’nde hocalık yapardı. Evleri Yenimahalle’de Yapı Kredi Bloklarında idi. Yine bu dönemde de resmi araçlar vekillere, müsteşarlara, ve genel müdürlere tahsis edilirdi. Aynı ahlak devam etmekte idi, resmi araçlara eşler çok nadir binerdi. Esma Erez de Enstitüdeki görevine bakan eşinin makam aracı ile hiç gitmezdi.
Bu ahlakın daha sonraları siyasetin yozlaşması ile kabuk değiştirmeye başladığını seneler içinde izledik. Araçların sayısı arttı, müdürlerin sayısı artı, mesafeler uzadı, insanların ihtiyaçlarına bakış açıları değişti.
Seneler ilerledikçe devlette önemli görevler alan insanlarda artık ‘Liyakat’ anlamı, değerini yitirip, ‘bizden yana olanlar’ anlayışının yerleşmeye başladığını üzülerek seyrettik.
Orta halli bir ülkenin Cumhurbaşkanına tahsis için alınan 12 adet uçağın olduğu, binlerce aracın bir belediye tarafından kiralanıp cemaatlerin kullanımına tahsis edildiği ve ne kadarnını nereye verildiğinin kaydının olmadığı; son bir yılda kayıtlı 1 milyon 116 bin kişinin işsiz kalması ile toplam 4 milyon 200 bin kişinin işsiz olduğu bu ülkede, Liyakat yerine Saltanatın hüküm sürdüğünü seyretmek acı vermekte. Ekonomiye değer verilen dünyada, ülkemizde bu israfın önüne geçilip ülkenin gerçek değerlerine dönmesidir dileğim, diye bir sözüm geldi hem nalına hem mıhına.