![]() |
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
Doğan Özgüden : özgürlük örneği, hakiki vicdanımız
11 Temmuz 2019 tarihli “İstanbul 2019’unun öncüleri unutulmasın…” başlıklı makalesinde Türkiye’deki onurlu ve başarılı belediyecilik deneyimlerinden ikisini yaratıcılarıyla birlikte anıyor : Doğan Özgüden doğru söylüyor: « Fikri Sönmez ve Mehdi Zana, Halktan yana belediyeciliğin öncüleri… » dir. « Terzi » Fikri Fatsa’da, Mehdi Zana Diyarbakır’da belediye başkanlarının nelere kadir olduklarını apaçık ve kalıcı bir biçimde ispat etmişlerdir. Her ikisinin de terzi olmaları bu mesleği icra edenlerle halkçılık, solculuk, devrimcilik arasındaki tarihi ve yadsınamaz ilişkilerin de gözler önüne serilmesidir. Türkiye sol hareketin tarihinde terzilerin özel bir konumu vardır. Kunduracıların da… İstanbul’da, Ankara’da ve başka mekanlarda 1940’larda Türkiye Komünist Partisi örgütlenmesinde bu konuda heyecan verici örnekler bulunuyor. Doğan Özgüden 28 Haziran 2019 tarihinde yayınladığı, « Karizmalar savaşının iki ası… » başlıklı makalesinde ise, konusunu işlerken örnek olarak Bülent Ecevit’i de veriyor : « 12 Mart döneminin nevzuhur karizmatiği ise hiç kuşkusuz Bülent Ecevit’ti. Kendisiyle ilk kez 50’li yılların sonlarına doğru Ankara’da yedek subaylığımı yaparken sık sık uğradığım Ulus Gazetesi’nde karşılaşmıştım. Eğitim gördüğü ABD’den yeni dönmüştü.” Satırlarıyla başlıyor ve hepimizin çok iyi tanıdığımızı sandığımız Bülent Ecevit konusunda yepyeni bilgiler sunuyor. Bizzat yaşadığı ve tanık olduğu olaylarla birlikte. Tamamı okunmalı. Yaşayan Tarih’tir Doğan Özgüden. Çiftin, yaşamda ve mücadelede ayrılmaz ikilinin, öteden beri yarattıkları sadece yazmak ve yayınlamakla sınırlı değil. Örneğin bizzat ve a’dan z’ye yarattıkları İnfo-Türk ve “Güneş Atölyeleri” bünyesinde ve çevresinde yaptıklarıyla 1971’den itibaren Türkiye’de olan bitenlere ilişkin haberleri Avrupa kamuoyuna sundular, ülkedeki hakiki muhalefetin mücadalesini de. Karşılıksız. Sadece Demokrasi, İnsan hakları ve halkların dostluğu için. Elli yıllık mücadele ve gazetecilik çalışmaları içinde onlarca gencin yetişmesine katkıda bulundulur. Doğan Özgüden ve İnci Tuğsavul bugün Brüksel’de bir “okul”, bir “institution”/bir ”kurum”dur. Gazetecilikte, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, otoriterizme, her türlü diktatörlüğe, faşizme ve nazizme karşı mücadelede militanlıkta ... Bilinmesinde yarar var. Unutulmamasında da. Doğan ve İnci ve birkaç inanmış militan Demokrasi, İnsan hakları ve halkların dostluğu için aralıksız ve inançlı biçimde hep ele ele verdiler. Bilinmeli. Unutulmamalı. Doğan ve İnci örnek alınmalı. Yaptıkları örnek olmalı. İşte bunun için de Doğan’ın eseri okunmalı. Doğan Özgüden iki ciltlik yeni çalışmasında 1971 askeri darbesinden bugüne yayınlanmış makalelerinden seçilmişleri sunuyor. Son yıllardaki ve bugünlerdeki yazılarını düzenli bir biçimde Artıgerçek sitesinde okumak da mümkün. Daha önce yayınladığı ve anılarını içeren Vatansız Gazeteci başlıklı iki ciltlik kitabını tanıtıcı yazılar da yeni çalışmasının birinci cildinde yer alıyor. Murat Belge’nin makalesi sol üzerine genel bir değerlendirmeyi de içermesi açısından çarpıcı, zihin açıcı. Gün Zileli’ninki de. Birinci ciltte Doğan ve İnci ile yapılmış söyleşilere de yer veriliyor. Ant dergisinin çıkışına ilişkin söyleşi örneğin son derece önemli (s. 322-331) : Hem Ant’ın neden yayınlandığını birinci ağızdan öğrenmek için, hem de Doğan Özgüden’in özgürük ve bağımsızlık aşıkı olduğunu saptayabilmek için. Böylece bugünkü iki ciltte, daha önce anılarında değindiği konuların kiminin derinleştirildiğine de tanık oluyoruz. Ve ülkemizin neredeyse yetmiş yıllık, az buz değil yarım yüzyılı geçkin, yakın tarihini daha iyi tanımak olanağı buluyoruz. Yazara, gazeteciye, gözlemciye, ortak dostumuz Ragıp Duran’ın yinelemekten zevk aldığı deyişiyle “hakiki gerçek”, derin ve ciddi teşekkür borçluyuz. Benim için Doğan Özgüden hakiki bir özgürlük ve bağımsızlık örneğidir. Türkiye’nin “vicdanı”dır. Vicdanlarından biridir. Hakikaten. İçtenlikle. Doğan Özgüden Türkiye’nin demokrasi nöbetçisidir. Yaşamı ve yaptıkları bunun ispatıdır. Anlamamakta direnenler de birgün bunu anlayacaklardır. Eminim. Anılarında anlattıklarından çıkarsayabileceğimiz gibi, siyasi mücadelesinin başından beri toparlayıcı, derleyip toparlayıcı olması da örnek alınacak bir davranıştır. Parçalayıcı değil toparlayıcı. Azarlayıcı, dıştalayacı değil uzlaştırmacı, birleştirici. Türkiye’de sol mahallenin çocuklarında ender bulunur özelliklerdir bunlar ve bu açıdan da yinelenmesinde yarar vardır. Evet Doğan Özgüden’e ve Doğan Özgüden’lere ihtiyacımız dünden daha çok. Daha acil. Daha önemli. Nihayet Doğan Özgüden ve İnci Tuğsavul’un paylaşmacı olduğunu da burada anımsatmalı, apaçık somut örneğiyle: İki ciltlik kitabı, İnfo-Türk ve Ant dergisinin tümü tamamı, diğer yayınlarını da, ne varsa hepsini İnfo-Türk sitesinden okumak, “indirmek” mümkün. Bundan sonrası size kalıyor. BilgisaRayınızla, evet evet bilgisaRayınızla, bir dünya açılıyor önünüze: Doğan Özgüden ve İnci Tuğsavul dünyası. Hoşgeldiniz.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
![]() ![]()
| Tüm Yazarlar |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|
![]() |