İnanıyorum ki yurdum insanının çoğu Yaşar Kemal’in muhteşem eseri diye adlandırdığım İnce Memed’i okumuştur. 1950li senelerde tanıştığım bu kitapta roman, köy hayatı içinde ağaların halkı sömürmesi ve sefil yaşam içinde köyde yaşayan insanların isyan etmesi üzerine kurgulanmıştı. Toroslardan Akdeniz’e doğru uzayan bir alanda bulunan Değirmenoluk köyünün köylüleri, köyün dışına çıkamazlar, hatta bu köye kimseyi de kabul etmezler. Zaten kimse de bu köye gelemez.
Köydeki bütün kuralları köyün ağası
Abdi Ağa koyar ve uygular. Buna kimse itiraz bile edemez. Zayıf ve çelimsiz olan
İnce Memed, köyün ağası
ABDİ Ağa’nın tarlasında çalışır. Sabah akşam hem çalışır hem de Ağa’dan dayak yer.
Sadece bununla kalmaz Abdi Ağa, İnce Memed’in annesini de döver. Bu zulüme dayanamaz ve köyden kaçıp Kesme köyüne gider. Kışı orada geçirir. Abdi Ağa bir şekilde Memed’in o köyde olduğunu öğrenir ve gelip onu alarak kendi köyüne geri götürür. Romanın içinde İnce Memed’in toprak ağasına karşı verdiği mücadele, sevdiği kıza olan düşkünlüğü, annesine olan saygısı, yaşadığı
Dikenlidüz ve çevresindeki haksızlıklara verdiği mücadelede, ölümü bile göze almasını hayranlıkla okumuştum.
İnce Memed, Yaşar Kemal gibi bir ustanın işlediği konusu, akıcı üslubu ile okumaya bir başladığınızda sonu gelmeden bırakılmayacak romanların başında gelir. Hem Anavarza hem de Dikenlidüz benim hayatımda öyle derin iz bırakmıştır ki, yaşadığımız bu coğrafyada her yerde bir
İnce Memedi bulmamız, bir
Dikenlidüz aramamız ve özellikle bir
ABDİ AGA’ya rastlamamız mümkündür. Anadolu insanı sınırlarının sonuna kadar sabretmeyi deneyen bir ruha sahiptir. Mezalime dayanan bir yapısı vardır, ancak bu dayanıklılığı kimsenin denemeye kalkmaması gerekir.
Romanda olduğu gibi İnce Memed, elini kana bulamaktan çekinmez. Yapılan haksızlıklara oldum olası dayanamayan İnce Memed gibi ülkemde yaşayan binlerce İnce Memed vardır. Aslında İnce Memed’in bir sembol olduğunu düşünmekteyim. Haksızlıklara isyan eden bir karakteri sergiler. Hani
‘’kabahat öldürende mi yoksa ölende mi‘’ diye çoğu kez sorulur ya.
Dikenlidüz’de yaşananların Anadolu’nun her köşesinde yaşandığını ve hatta yaşanmakta olduğuna inanmaktayım. Konuyu günümüze getirmekte yarar olduğu aşikar. Delikanlı yaklaşımıyla uzun bir seçim kampanyası geçiren Karadenizli yiğit davranışlı İstanbul Büyükşehir Belediye Başakan adayı, yapılan seçimleri kazanarak mazbatasını aldı. Köyün kanunlarını koyan AĞA, bu seçimde desteklediği adayın kazanamadığını öğrenince, yapılan seçimde tam kanunsuzluk iddiası ile itiraz başvurusunun yapılmasını istedi. Aslında tam kanunsuzluk konusunda yasaya göre yapılması gereken, suçluların yakalnıp cezalandırılması.
Ancak bu durumda kontrolü kaybolacak İstanbul Belediye bütçesi, hem parti için, hem de buradan nemalanan bir çok kurum, kuruluşlar, dernek ve cemaatlerin kontrolünü kaybetmek demek. Bir zarftan çıkan 4 oydan 1 tanesinde usulsüzlük var adına seçimlerin sadece Belediye Başkan lığı için iptal edilip yinelenmesi oyuna delalet ederler. Burada köyün AĞA’sı ABDİ Ağa’nın köyün kanunlarını koymasına benzer bir durumu benim gibi siz de görmektesiniz.
Dileğim odur ki romanın kahramanı İnce Memed’in haksızlıklara isyanının neticesi olan ABDİ AGA’nın hazin sonu günümüzde yaşanabilecek olumsuzluklara örnek olmaz diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.