A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Ulusal Giz

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Deniz Günal | 19 Mayıs 2019 06:15:01

Mustafa Kemal, 1927 yılında Cumhuriyet Halk Partisi kongresinde verdiği söylevde 19 Mayıs 1919’da başlayıp 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile sona eren Kurtuluş Savaşı dönemi olaylarını ayrıntıları ile belgeler sunarak anlatır. Söylevine, genel bir durum saptaması ile başlar.

“Düşman devletler, Osmanlı devlet ve memleketine karşı maddi ve manevi saldırıya geçmişler. Onu yok etmeye ve paylaşmaya karar vermişler.

Padişah ve halife olan zat, hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyor. Hükümeti de aynı durumda.

Farkında olmadığı halde, başsız kalmış olan millet, karanlıklar ve belirsizlikler içinde olup bitecekleri beklemekte.

 Felâketin dehşet ve ağırlığını kavramaya başlayanlar, bulundukları çevreye ve alabildikleri etkilere göre kendilerince kurtuluş çaresi saydıkları tedbirlere başvurmakta…

Ordu, ismi var cismi yok bir durumda.”



Padişah ve halifenin hainliğinden; halkın yüzyılların kökleştirdği geleneklerle onlara nasıl bağlı olduğundan ama hainliklerini göremediklerinden söz eder, anlattığı koşullar altında düşünülen kurtuluş yollarını sayar. Aralarında yabancı devletlerin himayesine girmek, kendi başını kurtarmak anlamına gelen yerel kurtuluş yolları aramak ama her koşulda padişaha ve halifeye bağlı kalmak vardır.

Mustafa Kemal der ki…

“Efendiler, ben bu kararların hiçbirinde isabet görmedim. Çünkü bu kararların dayandığı bütün deliller ve mantıklar çürüktü, temelsizdi. Gerçekte içinde bulunduğumuz o tarihte, Osmanlı Devleti’nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele bunun da taksimini sağlamaya çalışmaktan ibaretti. Osmanlı Devleti onun istiklâli padişah, halife, hükümet, bunların hepsi anlamı kalmamış birtakım boş sözlerden ibaretti.”


“Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı.

O da ulusal egemenlige dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak!”


Bu kararın en büyük dayanağı ise, Türk ulusunun, haysiyetli ve şerefli bir ulus olarak yaşaması idi. Bu ilke, ancak tam özgürlüğe sahip olmakla gerçekleştirilebilirdi.

“Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun istiklâlden yoksun millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez.

O halde, ya istiklal ya ölüm!”



İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktı. Eğer başarısz olursak esir olacaktık ama direnmezsek zaten esir olmayacak mıydık? Mustafa Kemal’e göre, şu farkla:
 
“istiklali için ölümü göze alan bir millet, insanlık haysiyet ve şerefinin gereği olan bütün fedakârlığı yapmakla teselli bulur ve hiç şüphesiz, esirlik zincirini kendi elleriyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete bakarak dost ve düşman gözündeki yeri bambaşka olur.”

Mustafa Kemal, aldığı eğitimin, zekasının, deneyimlerinin ve yüksek ahlakının hakkını vererek, Osmanlı hanedanın ve halifeliğin sürmesinin Türk Ulusuna yapılacak en büyük kötülük olduğunu görmektedir.

“Artık, vatan ve milletle hiçbir vicdan ve fikir bağlantısı kalmamış bir sürü delinin, devlet ve milletin istiklâl ve haysiyetinin koruyucusu mevkiinde bulundurulmasına nasıl göz yumulabilirdi?

Halifeliğin durumuna gelince, bilim ve tekniğin nurlara boğduğu gerçek medeniyet dünyasında gülünç sayılmaktan başka bir yanı kalmış mıydı?”


Mustafa Kemal, büyük bir cesaret, öngörü ve kararlılıkla, binlerce yıl kırallar, sultanlar, din adamları altında ezilmiş, bezmiş, karanlığa alıştırılmış  Anadolu halkından çağdaş, özgür, aydın bir ulus, bir Türk ulusu yaratmak için yola çıkmıştı.

100 yıl önce bu karanlığı emperyalistlerle birlikte Osmanlı Hükümeti, Osmanlı padişahı ve Müslümanların halifesi temsil ediyordu. Tamamına başkaldırmak, bütün halkı ve orduyu ayaklandırmak gerekiyordu.

Mustafa Kemal, gerçek bir kurtuluşun yalnızca işgal devletlerinden değil aynı zamanda hilâfet ve saltanat makamlarından kurtularak da olacağını görmüştü.
Gerçek bir kurtuluş, halkın fikri, vicdanı, irfanı üzerinde hiç bir baskı olmadğında gerçekleşebilirdi.

Mustafa Kemal, ulusal iradenin bütün ilke ve gereklerinin yerine getirilmesini  doğal ve kaçınılmaz bir tarihi akış olarak saptamıştı.

“Ulusun vicdanında ve geleceğinde hissettiğim büyük gelişme kabiliyetini, bir ulusal giz gibi vicdanımda taşıyarak, yavaş yavaş bütün bir topluma uygulatmak zorundaydım.”


demişti. 100 yıl önce, en kötü koşullar altında.

Söylevde anlatılan koşullar önemli ölçüde günümüzde de geçerli. Ancak, bilincimizde Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşımız gibi bir büyük devrim, Mustafa Kemal gibi büyük bir devrimci var. 

Gerçekten de su yukarı doğru akar mı? İnsanlığın yolu da aklın ve bilimin ışığında, insan haklarına saygı temelinde aydınlığa, özgürlük, kardeşlik ve barış denizine doğru akmaktır.

Bugün, Mustafa Kemal’in devrimlerine, gençliklerinin tüm coşkusu, kararlılığı ile bağlı milyonlarca insan var.

Bugün, soldan ve sağdan, cehalet, aymazlık, arsızlık içinde her ne kadar Cumhuriyet’e karşı olsalar da Cumhuriyetin onlara sağladığı eşit yurttaş olma haklardan vazgeçemeyecek milyonlarca kadın ve erkek var.

Ne kadar şanslıyız gerçekten de!

Mustafa Kemal’in vicdanında taşıdığı ULUSAL GİZ artık bizim ULUSAL ONURUMUZ oldu.

Onurumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz.

Bu yıl hergün her yerde 100.yılı neşeyle coşkuyla bilinçle kutlayacağız.

İstanbul’a, ülkemize yaz gelecek. Herşey çok güzel olacak.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Türkiye ve Arap ülkelerinde
DEPREM : Hangi ülke, ne yardım gönderiyor?
YAS...
YAKIŞMIYOR
İşte Millet İttifakı'nın 9 ana başlıklı Ortak Mutabakat Metni'nin önemli maddeleri

Katar Gate: AP'deki rüşvet skandalında Türkiye bağlantısı
73 YIL SONRA BİR 14 MAYIS DAHA
NATO'nun 31'inci üyesi Finlandiya
Avustralya’dan TikTok’a yasak geldi
Almanya: İş gücü göçünü kolaylaştıran yasa kabineden geçti

Acemoğlu: 15 yıl Türkiye için fırsat penceresi bunu harcarsa sonu trajik olur
AB Meta'yı 1,2 milyar euro para cezasına çarptırdı
55 bin kişiyi işten çıkararak yerine yapay zeka kullanacak
Dünyada gıda fiyatları 12 aydır düşerken; Türkiye'de 31 aydır yükseliyor
Türkiye Irak’a yaklaşık 1,5 milyar dolar tazminat ödeyecek

2023 FIFA Kadınlar Dünya Kupası’nda rekor bekleniyor
Rüya...
Kocaman bir aile gibi
Yeni Zelenda: 2009 sonrasında doğanlara sigara yasağı
Avrupa’nın ardından ABD’de maymun çiçeği virüsü alarmı

GREV HAKKI TARTIŞILIYOR, TANINIYOR
“İŞÇİLER SAHAYA İNMELİ”, BÜLENT ECEVİT’LE SÖYLEŞİ
KİTAPÇI RÜSTEM, PARİS: EMEKÇİDEN YANA ve FAHRİ KONSOLOS
Değerli Dost Aydınlık Yürek - HASAN MEYZİNOĞLU
“ŞAİR LÂFI”

Ana gibi yar, Anadolu gibi diyar olmaz
HÜMANİZMANIN KANITLANMASI
YABANCILAŞMA
GERÇEK FELSEFE
MADDE VE DÜŞÜNCE

2023-2027'de dünya genelinde rekor hava sıcaklıkları görülebilir
Okyanus sıcaklıkları rekor seviyede
BM'den uyarı: Deniz seviyesi rekor hızla yükseliyor
AB'nin enerji tüketiminde yenilenebilir kaynakların payı 2030'a kadar %42,5'e yükseltilecek
'Ekosistemi yeniden dengele': Dingoları ve şeytanları geri döndürme planı

Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?
Apple'dan iPhone Uygulamalarına Dev Zam: 1 Dolarlık Uygulama 17 TL Oldu
Yapay Et Şirketi Üretime Hazırlanıyor

Eratosthenes MÖ 3. Yüzyılda dünya'nın çevresini nasıl ölçtü?
Leonardo da Vinci'nin annesi Çerkes bir köle
UÇAN KÜÇÜK ŞIRINGALAR
Kanser hücrelerini öldüren virüs hastalar üzerinde olumlu sonuç verdi
Çin'de havadaki Covid-19'u tespit eden maske geliştirildi

Gençlerin yüzde 63'ü Türkiye'den gitmek istiyor.
Modern köle sıralamasında Türkiye zirvede
Türkiye'de temelsiz yargılamalar devam etti
Türkiye’de çocuklar ekmek veya makarna ile besleniyorlar...
Türkiye yine

Demokrasinin yozlaşıp ayak takımının hakimiyet kurduğu rejim: Oklokrasi
“BİZE BİR SOSYALİST PARTİSİ LAZIM”
Mezopotamya’nın Ağıtları
KARGALAR, ÖRÜMCEKLER, LEYLEKLER VE DİĞERLERİ
1 MAYIS 1945

AT KOŞUMU
MEVSİMLER
HUKUK NEDİR?
GÜVENMEK
Tanrının Arabası

Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış
Antik Çağlarda Kendi Memleketlerine Karşı Savaşan Paralı Askerler
Sümer Atasözleri ve Özdeyişler
Museviliği benimsemiş tek Türk devleti : Hazarlar


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git