|
Bitlis Hizan yolunda - İki Küçük YolcuKategori: Hizan Köy Masalları | 8 Yorum | Yazan: Deniz Günal | 04 Nisan 2008 14:37:47 Ayşe Çelik ve Meryem Yıldız'ın 1 Nisan 2008 de okula başlayışlarının küçük öyküsü. Sevgili öğretmenimiz Edip Ceyhan heyecanlar içinde yaşadı, coşkuyla anlattı. Her şey çocuklar için diyen bütün öğretmenlerimize selam olsun!
1 Ağılözü köyü, Ava Berham dağlarının arasında. Dağların rakımı 2000m. Ayşe ve Meryem bu köyde doğdular. İlkokula bu köyde başladılar. Akıllı, çalışkan, efendi kızlar. Öğretmenlerine sınıfta yardım ettiler. Küçük çocuklara öğretmenlik yaptılar, onları okuttular, söylediklerini öğretmenin diline çevirdiler.. Ayşe ve Meryem öğretmenleri ile birlikte hayal kurdular. Çok çalışıp çok başarılı olacaklar, yüksek okullarda okuyacaklar. Onları dünyaya bu kartal yuvası köye, garip bir kız çocuğu olarak gönderen talihe çelme atacaklar. Öğretmenlerine söz verdiler. Çok çalışacaklar. Öğretmenleri de onlara söz verdi. Ailelerinden izin alacak, onları mutlaka ilçeye okula gönderecek. Kendine çok güveniyor öğretmen. İdealist, akıllı, genç, hayatı, insanları seviyor. En çok da öğrencilerini. Ayşe ile Meryem sözlerini tuttu. Çok çalıştılar. Öğretmen sözünü tutamadı. Babalardan, analardan, abilerden okul iznini koparamadı bir türlü. Ayşe yedi kardeş. Babasını bir süre önce kanserden yitirdi. Evde çocuk bakıyor, keçi otlatıyor, yemek yapıyor. Meryem dokuz kardeş. Köy yolu üzerinde evleri. Evde çocuk bakıyor, keçi otlatıyor, yemek yapıyor. Edip… Öğretmenimiz. Kartal yuvası köyüne dönerken, karlı yollarda donma tehlikesi geçiren. Anasını, sözlüsünü özleyen. Sigarayı bir türlü bırakamayan. Aklında çocukları için bin bir düş var. O yarım gün değil, tam gün değil, tam gün tam gece öğretmenlik yapıyor. Öyle olunca bazan kurduğu düşlerin altında kalıyor. Umutsuzluğa, yorgunluğa yenik düşüyor. Mutlaka toparlanıyor ama. Bir yolunu buluyor. Haftasonları ilçeye iniyor, arkadaşları ile buluşuyor. Esnafa karşı futbol oynuyorlar. Kız arkadaşları onlara yemek yapıyor. Her genç insan gibi… Doyasıya yaşamak, tüm gücüyle vermek, hayattan sevgiyle alabilmek için yaşıyor. Ama, içindeki sızı dinmiyor. Sızının adı bazan Ayşe bazan Meryem. Yani iki küçük canın yaşadığı düş kırıklığı. Umutsuzluk. Geçen yıl, kız çocuklarını okula gönderebilmek için çalışacak bir komisyonun kurulmasında çalışmıştı Edip. Komisyon başarılı olmuştu. Onların çabası ile pek çok kız ilçede ortaokula başlamış, başarılı, mutlu, umutları, düşleri olan genç kızlara dönüşmüşlerdi. Ama Edip kendi okulunun kız öğrencilerini orta öğrenime kazandıramamıştı. İçindeki sızı, utanca dönüşünce ayrılmıştı komisyondan. 1 Nisan 2008. Salı sabahı. Edip öğretmen, ilçe merkezinde çalışan gönüllü öğretmenlerden kurulmuş komisyonu okulunun önünde buluyor. Günaydın hocam, nasılsınız? Neşeli, güvenli seslerle selamlanıyor. Hocam, köyünüzde 6. sınıfa devam etmeyen kız öğrenci var mı? Edip, heyecanlanıyor, utanıyor, yüreği sıkışıyor. O kadar çok duyguyu birarada yaşıyor ki. Öğretmenleri alıp, önce Ayşe’nin evine götürüyor. Ayşe daha geçen ay babasını yitirdi. Annesi evde değil. Abisi var. Öğretmenler, önce öğütler veriyorlar abiye. Sonra yalvarıyorlar. Sonra para cezası diyorlar, günah diyorlar. Abi ikna oluyor. Büyük ablası bir yandan öğütler veriyor Ayşe’ye bir yandan saçlarını tarıyor. Ayşe’nin bir koşulu var. Öğretmeni Edip de gidecek onunla ilçeye. Meryem’in evine gidiyorlar sonra. Meryem’in babası yok evde, annesi kızımı yollamam diye tutturuyor. Türkçe bilmiyor, Kürtçe anlatıyor hızlı hızlı. Meryem’in abisi öğretmene çeviriyor. Anam hasta. Başka kızı yok evde. İşleri kim yapacak! Öğretmenler anlatıyor tane tane. Yazık. Günah. Para cezası da var. Anne kızıyor. Okuldaki diğer çocuklarımı da alacağım, onları da okutmayacağım! Öğretmenler bir saat yalvarıyor. Meryem’in anası bir saat karşı duruyor. Sonra kalkıyor, ağlayan gözlerle Meryem’in saçlarını tarıyor. Meryem’in bir koşulu var. Öğretmeni Edip de gidecek onunla ilçeye. Edip öğretmen çok mutlu. Okuluna dönüyor hemen, eline iki çanta alıp içine defter, kalem, silgi, boya koyuyor. Kızlar ürkek, çekingen, çok ama çok heyecanlı. Büyüklerinin ellerini öpüp biniyorlar öğretmenlerin arabasına. Hizan’a yolculuk başlıyor. Edip öğretmen kızlarıyla konuşuyor. Yeni arkadaşlarınız olacak. Siz de okuyup öğretmen olacaksınız. İkiniz de çok akıllısınız. Hiç korkmayın. Yepyeni şeyler öğreneceksiniz. Çok seveceksiniz okulu. Çocuklar daha aşağı köyü bile ilk defa görüyorlar. Hele ilçeye gelince... Apartmanlar, trafik, dükkanlar, gelip geçen insanlar… İyice şaşkınlar. Okula geldiklerinde buza kesiyor elleri. Okulun beş tane yüksek binası var. Bahçesinde bine yakın öğrenci dolaşıyor, koşturuyor. Öğretmenler takım elbiseli, kadın öğretmenler etekli. İlerde bir grup kız voleybol oynuyor. Ayşe de Meryem de Edip öğretmenin ellerine yapışıyor. Önce müdür odasına gidiyorlar. Müdür kızlara hoş geldiniz diyor. Onlar olanca güçleriyle sıkıyor öğretmenlerinin ellerini, soluk bile alamıyorlar. Sonra birlikte okulu geziyorlar. Onlarca sınıf var burada. Ya kaybolurlarsa. Yatakhaneye gidiyorlar, sekiz kişilik odalarda iki katlı yataklar. Nasıl yatak bunlar. İnsan düşmez mi? Tatlı, kıpır kıpır bir kız çocuğu gelip hemen tanıştırıyor kendini. Adı Pınar. Siz hiç korkmayın. Ben size yardım edeceğim. Herkes çok iyi burada. Hepsini seveceksiniz. Okulun önünde ayrılıyor kızlarından Edip öğretmen. Çocuklar ağlıyor. Öğretmen ağlıyor. 2 Ayşe ve Meryem sonunda orataokula başladı. Onlara, tüm öğrenim yaşamlarında mutluluk ve başarı diliyorum. Çok güzel düşler kursunlar, düşlerini gerçekleştirecek güçleri, bilgileri, sevgileri olsun. Edip öğretmeni, Hizan ilçesinin kızları okula göndermek için çalışan gönüllü öğretmenlerini candan kutluyorum. Bunu hep birlikte, akla, bilgiye güvenen, insan sevgisi dolu yüreklerinizle başardınız. En büyük dileğim: Bir gün Türkiye’mizin, yaşlı, yorgun ama hep çok güzel memleketimizin, Ayşe’nin Meryem’in, tüm kızlarımızın, tüm oğullarımızın, siz genç, emekçi öğretmenlerimizin düşlerini onurlandıracak barış, umut, güven dolu bir ülke olması. Deniz Günal
Yorumlarozlem cali
{ 30 Nisan 2008 09:29:22 }
Sevgili Edip Ogretmen,
Hep diyorum ki iste, iste gercek bir ogretmen,Standartliktan uzak gercekten ogretmeye kendini adamis, Gencecik yasina ragmen minik ogrencilerinin yureklerinde kaybolmayacak izler yaratmis..Sadece tebrikler diyorum ve enerjini, surekli birseyler yapma azmini,guzel yuregini hayranlikla izliyorum, hep boyle kal.. sevgiler özlem küçükaksoy
{ 17 Nisan 2008 17:46:42 }
sevgili öğretmenimiz vermek istedeği mesajı tam olarak anlatmış.coşkusuna bilgisine azmine hayran olamamak elde değil...
daha nice ayşe ve meryemlere edip öğretmenlere sevgili öğretmenimizi kutlar başaraılarının devamını dilerim. EDİP CEYHAN
{ 09 Nisan 2008 19:18:37 }
Sevgili annecim, binlerce km uzaktan bana sevgini sınırsız olarak sunuyorsun,desteğini esirgemeyip, sesime çığlık oluyorsun. Bir anne şevkatiyle beni sarıyor, hayallerime umut oluyorsun.
İyi ki varsın . SENİ ÇOK SEVİYORUM. nesli
{ 09 Nisan 2008 12:23:30 }
Deniz'cim, bilmem hatirlar misin? Sezen Aksu'nun az sayida populer olmamis sarkilarindan biri vardi 80'lerde: Unzile. Bir konser video kaydi vardi bizde o yillarda. Seyreder seyreder hayran olur, Unzile'ye de pek bir uzulurdum. Soyleydi sozler:
Unzile insan dolu, 10 kardes 5'i olu Buyudukce ufak Ve gelir de gorucu Inci gibi disi, gorucu bilir isi. Zavalli aglar gider. Olur hatun kisi. Dahasi vardi ama, uzatmayayim. Sezen Aksu elinde bir oyuncak bebekle soylerdi bu sarkiyi, bir dramatize ederek. Sarkiya girmeden once o Unzile olur, annesi rolunde bir oyuncu gelir, 12 yasindaki Unzile'ye gerdek ve evlilik oncesi nasihatler verirdi. Bir yigin isten gucten bahseder, Unzile'de "E, ben bebeimle ne zaman oyniycam peki?" diye sorardi. Simdi bakiyorum da o zamanlar beni kahreden Unzile'nin hali simdiki Unzile'lerle karsilastirilinca gulluk gulistanlik bile kaliyor. Simdiki Unzile ya yokluktan, ya zamansizliktan, ya da "put" sayildigi icin bir oyuncak bebekle oynama luksunden tamamen mahrum. Simdiki Unzile ailesinin erkeklerini terore kurban vermis, eve, kardeslerine yasli ve yipranmis anacigiyla birlikte bakabilmek icin yasinin cok uzerinde bir mucadele vermek zorunda. Erkek nufusun iyice azaldigi bolgede, simdiki Unzile'nin evlenme sansi bile sadece kuma olmaktan ibaret. Ama ne guzel ki ara sira Edip Ogretmenler cikiyor. Elde var 2 Unzile, Deniz'cim Ümit Köreken
{ 08 Nisan 2008 08:41:08 }
İlkokulu Akşehir'in bir köyünde okudum. Yıl 1988. Sınıfımızda on yedi kız beş erkektik. İlkokul bitip de ortaokula başlayacağımız yıl Nazmiye öğretmenimiz kapı kapı dolaşmıştı. Özellikle başarılı kız öğrencilerin kapılarıydı çaldığı. On yedi kızdan hiçbiri, beş erkekten yalnızca ikisi ortaokula gönderildi. Erkekerden biri de Vakıf okulunu kazandığı için.
Aradan on sekiz yıl geçmiş. Geçen zamanda bir tek kahramanlar değişiyor. Orta Anadolunun karanlık günleri Doğu ve Güneydoğu Anadoluda hiç bitmiyor. Aynı işyerinde çalıştığımız bir memur var. Kızını okula göndermiyor. Kendisi istemiyormuş (!). Karanlığı köylerde aramaya gerek yok sanırım. Her yerde karanlık bir köşe var. Nazmiye öğretmenlere, Edip öğretmenlere selam olsun. Yüreklice yürüdükleri için... Leyla Akkuş
{ 08 Nisan 2008 05:31:05 }
Sevgili Edip öğretmene verdiği çabadan dolayı bir kadın olarak çok teşekkür ederim. Kızlarımızın okuyarak bilgilenmesi hepimizi gururlandırıyor.Buna sebep olan herkesi gönülden destekliyorum ve kutluyorum.
Sevgiler cemil eren
{ 06 Nisan 2008 08:14:45 }
sevgili deniz kizim
ayse ve meryemin orta okula gidebilmesi icin verdigin cabaya saygi duyuyorum umarim bu durumda olan baska koylerimiz icin de ornek olusturur bu davranisin oralarda da edip gibi ogretmenler bulunduguna inaniyorum bazen bir kivilcim bütün bir ormani aydinlatir dilegimiz turkiyemizin aydinlanmasidir edip ogretmene ve sana tesekkur ediyorum basarinizi kutlarim cok cok sevgiler cemil eren cemil eren
{ 06 Nisan 2008 08:01:46 }
edip ogretmeni kutluyor
Diğer Sayfalar: 1. ayse ve meryeme onlerinde acilan isiltili yolda iyi calismalar ve basarilar dilerim. umarim arkanizda kalan butun arkadaslariniza, kardeslerinize ornek olursunuz. uzerinize buyuk sorumluluklar dustugunu de unutmayin; guzel yurdumuzu insanca yasanir, dunya nimetlerinin kardesce paylasildigi adaletin esitce dagitildigi sevginin evrensel oldugu bir ulke durumuna getirmekte buyuk paylariniz olacagini ve bunun icin de sizin gibi yavrularimizin cok iyi egitilmeleri gerektigini her zaman aklınzda tutun sevgili ayse ve meryem yolunuz acık olsun sevgilerle kucaklarim sizi cemil eren
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|