Bilmem ki nedendir hala anlamaya çalışmaktayım, bir idare aylar önce yerel seçimlerin yapılma tarihini planladı, belirledi ve bir kuruma görev verdi. Genelde yerel yönetimlerin başındaki insanlar kimi zaman yorulurlar. Bazen de bu yorgunluktan şehirdeki hizmette aksamalar meydana gelir. Bazen de genel idarede bulunan yetkililer, bu kişilerin yorulduğunu bahane ederek, ‘Metal Yorgunluğu’ gerekçesiyle görevden alırlar.
Böyle durumların yasal olup olmamasına pek bakamıyoruz çünkü son 15 senedir yasaları, hatta Anayasa kararlarını hiçe sayan bir iradeyi izlemekteyiz. Mahalli idare seçimlerinin neticesini ve ülke idaresini Amerikalı dostlarım “Bizde Trump var, sizde de Trump var galiba” diye yorumlamaktalar. Ben de, bizim Trump daha baskın diyerek geçiştirmekteyim.
Günlerdir yenilmeye doyamayan bir parti teşkilatı var. Zaman kazanmak için seçimlerde iptal edilen oyları tekrar saydırarak verdikleri mücadeleye hayranım. İnanmadıkları konularda nasıl da savunma üretmekteler, inanılır gibi değil. Genel idare seçimlerini düzenleyen kuruluşun başındaki zat’a güvendiklerini göstermek için görev süresini bir yıl daha uzattılar. Bu durum, emekliliği gelmiş metal yorgunluğu bulunan kurum yöneticisini zora soktu gibi görünmekte. Hakimleri tenkit etmek niyetinde değilim ancak bir işi ya yapacaksın ya da bırakacaksın. Ülkedeki seçim sistemi iyi kurgulanmazsa karışıklığa yol açması kaçınılmazdır.
Ülkedeki önemli kurumlar satılmış, hayvancılık dar bir boğazın berisinde can çekişmekte, tarım üreticileri “tarlayı ekmektense gidip bir yerde kapıcılık yaparım” mantığına gelmiş. Ekin yoksa saman da yok demektir ve biz saman ithal etmekteyiz. Soğan üreticilerini vatan haini ilan ederek, terörist olarak tanımlayıp halka şikayet edip soğan ithal etmekteyiz. Patates de aynı kadere sahip. Geminin sisteki gözcüsü yurdum insanı kazığın ta tepesinden gırtlağı yırtılıncaya kadar bağırarak denizin bittiğini ve karanın göründüğünü haber vermekte. Ancak bu kara ciddi bir kara ve ufuk simsiyah.
Birkaç yılddır yerel idareler seçimine odaklanan ülkenin genel yönetiminin, bütün olarak ülkenin yerel yönetimini de ele geçirmeyi planladığı bir gerçek. Güçlü bazı yerlerdeki seçmenin zayıf yörelere kaydırılma planlarını, muhtarları 5Tepe’de sık sık toplayıp maddi destekler verilmesini, yerel seçimlerin mühendisliği içinde mütalaa edilerse, kolay bir seçime gideceklerini düşündüler.
Bu analizlere gerek var mı diyeceksiniz, haklı olabilirsiniz. Ancak seçimlerin hemen peşinden ortaya çıkan siyasi durumda, tarafların verdikleri beyanatları değerlendirme konusunda yardımcı olur diye düşünmekteyim, Verilen beyanatlardan anlaşılan sanki Yüksek Seçim Kurulu başkan ve görevlileri muhalefet partisinin atadığı insanlar, iktidar partisi ise bu seçimde en çok zararı gören taraf olak temayüz etmekte. Seçim sonrası ortaya çıkan aritmetikte büyük şehirlerin önemli kısmını muhalefet partisinin kazanmış olduğunu izlenmekteyiz. İtirazları, hile yapıldığı iddialarını ekranlardan izlenirken, ihtimal sayılacak çuvallara muhalefet partisinin sahip çıkması size tuhaf gelmiyor mu? Seçim sandığında görevlilerin yüzde 60’ı iktidarın adamı. Hile olduğunu da iddia eden, gariptir iktidar partisi.
Neticenin nasıl tezahür edeceğini tahmin eden 5Tepelinin, “Benden olmayan belediyeleri çalıştırmam, onlara parasal DEVLET desteği vermem” anlamına ettiği sözleree takıldım.
“Topal Ördek!” Bu tabiri duyduğumu iddia edemem. ‘’Topal Eşşek’’ deyimi bilinir, ancak bu etkiyi ördekle ifade etmenin doğru olup olmadığını değerlendirmek gerekir.
Şöyle ya da böyle kontrolu kaybeden, seçimden sorumlu iktidar partisi yöneticilerinin, kendi koltuklarından endişe duyduklarından, nereye saldıracaklarını pek kestiremeden ördekleri hedef aldıklarına inanıyorum, diye bir sözüm geldi hem nalına hem mıhına.