Ne acıdır ki soğan, patates, domates gibi sebzeler, Türkiye’nin siyasi gündemine oturdu. Yıllardır Bay Kemal’e partisinin iktidar döneminde ekmeğin karneye bağlanmış olduğunu haykıran bir Parti başkanını, bütün mevcudiyetimle kınamaktayım. İkinci Dünya Savaşı döneminde Türkiye’de, yani yeni kurulmuş genç Cumhuriyetimizde, tek parti dönemi bulunmakta. Üretim nüfusa oranla az olduğundan, toprağı işleyecek insan gücünün eksikliğinden ve bütün olumsuzluklar Anadolu`nun etrafında dolanırken, gıda tüketiminin daha akıllıca kullanımı açısından ülke yönetiminin, bazı ana maddeleri karneye bağladığını bilmekteyiz.
Benim nüfus cüzdanımda bulunan bir damgada ‘EKMEK KARNESİ’ bulunmakta. Ekmeğin topluma karne ile dağıtılmış olduğu doğrudur. Bunu kimse inkar etmemekte.
O tarihte algı oluşturma konusundan ziyade gerçekler toplumla paylaşılır, zor günlerin izahı yapılırdı yurdum insanlarına. Geçtiğimiz son 15 senedir toplum hiçbir konudan haberdar olmamakta, Devletin sahip olduğu değerlerin, neden ve kime satıldığından habersiz, bir belirsizliğe sürüklenmekte olduğunu anlamakta fakat kimden neyi soracağını bilememekte.
Vatandaş, yok olmuş bir hesap sorma kurumu ile Cumhurun elinde oyuncak olmuş, özelleştirme adı altında satılan değerlerden elde edilen gelirin hangi harcamalarda kullanıldığı meçhul, bir karanlığa doğru gidişi seyretmekte. Ne kadar acıdır ki kötü gidişin hukuken eleştirilemediği bir süreci yaşamaktayız.
Bu gün yaşadığımız algı operasyonu tıpkı Adolph Hittler’in Propaganda Bakanı Paul Joseph Geobbels prensiplerini içermekte. Bunları hatırlatmak isterim:
- Başta Basın iktidarın kullanacağı Dev bir klavyedir.
- Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkacaktır.
- Olmazsa yalana devam edin, bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar.
- Bir insana yalan olsa bile söylemi sürekli tekrarlarsanız, o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur.
- Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması da o kadar kolaylaşır.
- Halkı her zaman ateşleyin asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin.
-Halk büyük yalanlara küçük yalanlardan daha çabuk inanır.
-Hatalı olduğunuzu yada yalnış yaptığınızı asla kabul etmeyin.
-Asla rakibinizin üstün bir tek yanı bile olduğunu kabul etmeyin.
-Asla kendinizden başka birine hareket alanı bırakmayın.
-Asla kabahat ve suçu kabul etmeyin. Sadece rakibinize odaklanın ve kötü giden her konuyu onların üstlerine atın.
-Yargı devlet hayatının efendisi değil, devlet politikasının hizmetkarı olmalıdır.
-Bana vicdanı olmayan bir medya verin, size kısa zamanda bilinçsiz bir halk sunayım.
-Her zaman etrafınızda bir yalaka ordusu bulundurun.
Geçtiğimiz 15 senedir yaşadığımız bütün olayları, peşpeşe koyun, toplumda yaratılmaya çalışılan algı operasyonu içinde kullanılan ana prensiplerin Jozeph Geobbels in kullandığı operasyondan bir farkı var mıdır diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.