İnsanlar genç yaşta bir çok konuda aşırı cesaretli olup macera yaşamayı sever. Konuların ince ayrıntılarını düşünmeden hareket ederler. Kimi zaman bu aşırı meraktan başları belaya girer. Daha sonra geriye baktıklarında ne kadar hatalı davrandıklarını anlarlar. Hani güzel bir deyiş vardır, zararın neresinden dönerseniz kardır denir ya, işte böyle zamanlar insana tecrübe kazandırır.
Tecrübe kazanmadan önce birisi size bu konunun riskli olduğunu söylese, vazgeçmenizi istese, inanıyorum ki doğru da olsa bu sözlere değer verip konudan vazgeçmezsiniz.
Genç yaşlarda deneme yanılma yöntemi daha geçerli olmakta. Yanıldığınız bir konuyu, sizden daha genç nesile tavsiye niteliğinde söyleseniz bile, kabul göreceğine inanmamaktayım. Çünkü insanoğlu her zaman olmasa da çoğunlukla deneyimleyerek öğrenmeyi tercih eder. Kendimden çok örnekler vermem mümkün. Ancak bir konu önemlidir, insanoğlunun yanıldığı bir konuda tekrar aynı yanlışa düşmesi zordur. Sıcak sobaya dokunan bir çocuk, tekrar elini o sobaya uzatmaz.
Yaş ilerledikçe bu özgüven ve cesaret yerini daha temkinli davranmaya bırakır. Pek çok konuda deneyim kazanan insan, aynı deneyimleri yaşamaya kalkışmaz. Fakat insan çoğu zaman hırslarının esiri olur. İnsanın aklı, hırslarının arkasından giderse hataların birbiri ardından sıralanması işten bile değildir. Yaş ve deneyim artıkça insan aklı hırslarının önüne geçmeye başlar. Ancak bu her zaman doğru olmayabilir. Bir konuda iktidar sahibi olduğunuz zaman, daha uzun bir dönem bu erki elinizde tutmak adına hırs sahibi olduğunuzda hatalar başlar. Öyle hatalar yapılır ki, o hatanın örtülmesi için hırs, bir başka hataya yöneltir insanı. Hatalar, hırslarla beraber yarışmaya başlar. Daha sonra, geriye bile bakmadan daha büyük hırslarla hayat devam eder, buna paralel derin izler bırakacak hatalar zinciri oluşur.
Bu durum siyasette daha belirgin bir hal almakta. İdare edenlerin hatalar zinciri, başta halkı bile yok sayacak derecede iktidar hevesinin devam etmesi düşündürücüdür. Önemli olan seçmenlerin yerine, parasal kaynak sağlayan küçük toplum veya kişilerin menfaatleri öne çıkar. İktidar hırsı parayla her şeyi elde edeceğini sanar. Aslında gelirken de insanların üstlerine basıp, bu hırslarının esiri olarak tırmanır erkin tepesine. Tepeye ulaştı mı gerisi kolay, üzerine basarak çıktığı toplumu daha da ezip, seçim zamanına yakın bir tarihte biraz ferahlık verdiniz mi, balık hafızalı toplum hemen kanar. Ne yapsın, bir lokma aşa muhtaç, hak ve adaletten uzak yaşarken, bir anlık hatırlanmak bile bu yurdum insalarını memnun eder. Çök derseniz çökerler.
Bir insan nasıl olur da hem idare eden hem murakabe eden hem de yargılayan koltukta oturur? Kalkıp parti başkanı olarak meydanlara çıkıp siyasi kurumları kavurursunuz. Siyasi Kurumlar, parti başkanına cevap verdiğinde, kişinin hemen diğer kimliğinin içine sığınıp, sizi yargılamaya başlarlar. Böyle idarelere ne ad verildiğini hiç düşündünüz mü? Bildiğinizi ümit etmekteyim.
Ülkemde geldiğimiz durumu düşünmekteyim. Yaklaşan seçimlerde o kadar çok şaibe etrafta dolaşmakta ki, hangi birine bakacaksınız. Uluslararası Ülke Değerlendirme raporunda belirtilen, seçimleri güvensiz ortamda yapılan Avrupa ülkelerinin başında gelmekteyiz, notumuz 4.5, yani sınıfta kalmaktayız.
Nasıl bir rüşvetle yapılmak istenir bu hileli durum? TEMİNAT; Yüksek Seçim Kurulunun görev sürelerini 2 yıl daha uzatılması sizce neyi etkiler diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.