|
|
Prof. Dr.Şahin Filiz'e başarılar dileriz.Kategori: Ayorum Güncel | 21 Yorum | Yazan: A Yorum | 27 Mart 2008 14:49:17 Yazıları ile Ayorum'a katkıda bulunan Prof. Dr. Şahin Filiz üniversite değiştirdi Selçuk Üniversitesi'nden profesörlüğünü alamayınca, Akdeniz Üniversitesi'ni tercih etti. Başörtüsünün Kuran'da yer almadığını savunan Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Şahin Filiz, Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne profesör olarak atandı.
Başörtüsüyle ilgili yaptığı açıklamalarının ardından hakkında Rektörlük tarafından soruşturma açılan Doç. Dr. Filiz`in 2005 yılından beri profesörlük beklediğini belirten avukatı Ali Altay, "Şahin Filiz, puanı tutmasına rağmen, üniversite yönetimi ile ters düştüğü için bugüne kadar profesörlüğünü alamadı. Filiz, sürekli baskı altında olduğu üniversiteden uzaklaşmak için de Akdeniz Üniversitesi'ne profesörlük için müracaat etti. Akdeniz Üniversitesi Yönetim Kurulu da Filiz'i, Fen Edebiyat Fakültesi'ne profesör olarak atadı" dedi. 1989 yılından itibaren Selçuk Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Şahin Filiz, Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne profesör olarak atandı. Şahin Filiz'in, üniversite yönetimi tarafından sürekli baskı altında olduğunu ileri süren avukatı Ali Altay, şunları söyledi: "Selçuk Üniversitesi, bir öğretim üyesinin profesör olması için bilimsel puanın 300 olmasını göz önünde tutuyor. Yaklaşık 800 puanı olan Şahin Filiz de 2005 yılından itibaren profesörlük ünvanına kavuşmak için bekliyor. Fakat üniversite yönetimi, Filiz ile fikir yönünden sürekli ters düştüğü için profesörlüğünü vermek istemedi. Üniversite yönetimi Filiz'in, sicil notunu düşürmek için, ilk etapta 2007 yılında İslam Felsefesi dersinin yıl sonu sınavını yapmadığı gerekçesiyle, İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevinden almak istedi. Bunun içinde soruşturma başlattı. Biz itirazda bulunduk. İtirazımızda, suçun yönetimle ilgili olmadığını, ana bilim dalı başkanlığı görevinden alınamayacağını belirttik. Bunun üzerine kınama cezası verdi. Verilen kınama cezası için de dava açtık. Konya 2'nci İdare Mahkemesi kınama cezasını iptal etti. Ancak İlahiyat Fakültesi Dekanlığı, 25.03.2008 tarihinde müvekkilim Şahin Filiz'e elden teslim ettiği yazıda, mahkeme kararına gönderme yaparak iptal edilen `kınama' cezası yerine `uyarı' cezası verdi. 2006 yılında Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, Şahin Filiz'in sicil raporunda `pekiyi' olan notunu düşerek `orta' verdi. Bu sicil raporu da dava edildi. Konya 2'nci İdare Mahkemesi, sicil raporunu iptal etti. Mahkeme sonuçlandıktan sonra Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, Şahin Filiz ile sürekli ters düştükleri için sicil raporunu düşük verdiğine dair ulusal bir gazeteye açıklamada bulunmuştu." Avukat Altay, Filiz'in Ramazan ayında oruç tutmadığı için baskı gördüğünü iddia ederek şöyle devam etti: "Şahin Filiz, bugüne kadar sürekli üniversite yönetimi tarafından baskı altında oldu. Son olarak, başörtüsünün Kuran'da yer almadığını söylemesi üzerine üniversite yönetimi `izinsiz il dışına çıktığı' gerekçesi ile soruşturma başlatmıştı. Soruşturma, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Öcal'ın, Filiz'e destek çıkmasının ardından kaldırıldı. Fakat yine psikolojik baskılar devam etti. Filiz, artık üzerindeki baskılara dayanamadı. Profesörlüğü hak ettiği ve Selçuk Üniversitesi'nde kadro açılmadığı gerekçesi ile profesör olamadığı için de Akdeniz Üniversitesi'ne müracaat etti. Yapılan müracaat sonucunda Akdeniz Üniversitesi Yönetim Kurulu, Filiz'i Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne profesör olarak atadı." Ayorum olarak Prof.Dr.Şahin Filiz’e yeni üniversitesinde özgür ve bilimsel düşünce adına başarılar dileriz. Prof.Dr.Şahin Filiz neler söylemişti? Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şahin Filiz, Kuran'da başörtüsünün yer almadığını savunup şunları söylemişti: "Dini temeller bakımından başörtüsü, kesinlikle dinin bir emri, ya da farz ibadeti değildir. İnançla da ilgili uygulanan bir ibadet olmadığı halde, sanki dini bir emirmiş ve farzmış gibi yansıtılıyor. Başörtüsü takılmadığı takdirde de, dini yönden büyük cezaları varmış gibi hareket ediliyor. Burada, siyasi ve sosyal anlamda çözüme ilişkin kamusal bir dinsellik yaratılmıştır. Normalde başörütüsü ile ilgili olduğu belirtilen ayetlerde Nur Suresi 30, 31, 33. Ahzab Suresi'nin 59'uncu ayetlerinde, sadece bir tanesinin başötüsü ile ilgili olduğu iddia ediliyor. O da Arapların, İslam öncesinde başlarına taktıkları örtünün çeki düzeni ile ilgili bir ayettir. Daha önce Arap kadınlarının göğüsleri ve pek çok bölgeleri açıktı. Hatta Kabe'yi bile çıplak tavaf ederlerdi. Çıplak tavaf etmenin bir fazilet olduğunu düşünürlerdi. Örtünme ayetleri, gerek kadının, gerekse erkeğin her ikisine birden geçerlidir. Temel, kaba avret yerlerinin açık olmasından dolayı toplum içinde hoş karşılanmayan kaba avret yerlerinin (ön ve arkalarını) ve kadınların göğüslerinin örtülmesine yönelik emirlerdir. Ama son dönemlerde başörtüsü siyasallaştığı için, kamusal bir dinsellik yaratıldığından dolayı, insanın temel örtünmesine ilişkin ayetleri, tamamen başörtüsü simgesinde toplamışlar ve bunun bir farz ve emir olduğu söylenmiştir. 'Başörtüsüne özgürlük ve kadına özgürlük', tamamen siyasi ve sosyolojik bir hadisedir. Başörtüsünün farz olduğunu kimse iddia edemez." `KURAN'DA BAŞÖRTÜSÜ DEĞİL, HIMAR GEÇİYOR' Kuran da başörtüsü ifadesinin yer almadığını savunan Prof. Dr. Filiz, "Kuran-ı Kerim'de sadce `Hımar' kelimesi giçiyor. `Hımar' kelimesi, normal bir örtüyü ifade etmektedir. Başörtüsünü değil. Giysi sıkıntısının çekildiği, hatta çıplak ibadet edildiği dönemde, Kuran'ı Kerim'in söylediği şuydu: `Nasıl Hz. Adem ile Havva'nın cennet açıldığında ön ve arkaları açılınca, doğal olarak, kendi yaratılışları icabı örtündülerse, siz de öyle örtünün' demektedir. Yoksa başınızı, saçınızı örtün, örtmediğiniz takdirde yaptığınız haramdır anlamına gelmez." dedi. `KADININ İNSAN OLDUĞUNU HAZMEDEMEDİK' Prof. Dr. Filiz, "Başörtüsü söyleminin arkasında yatan unsur; İslamın, insana ve kadına vermiş olduğu hak ve şeref payesini, henüz islam toplumu içine sindirebilmiş değildir. Kadını, insan diye görmeyen kültürden gelen müslümanlar, henüz daha islamın, kadını insan olarak görmesi emrini hazmetmiş değiller. Hala daha akademik seviyede bile cariyeler ve hür kadınlar şeklinde ayrımlar vardır. Hatta, deniyor ki `Hür kadınlar örtünür de, cariyeler örtünmez' Peki kim bu cariyeler, denince. Buna cevap yok. Burada başörtüsünün, belirli sınıfa ait hür kadınların, bir simgesi olarak gösterilmesi ve başını açanların ise kadın bile sayılmadığı söylemleriyle karşılaşıyoruz." dedi. Hz. Muhammed'in de başörtüsü ile ilgili net bir hadisinin bulunmadığını belirten Prof. Dr. Filiz, başörtüsü ile ilgili olan rivayetlerin birbiri arasında çelişki içerdiğini söyledi. `YAHUDİ GELENEĞİ İSLAMI ETKİLEDİ' Başörtüsünün Yahudi geleneği olduğunu da anlatan Filiz, Tevrat ve Talmud'da başörtüsü ile ilgili ayetlerin bulunduğunu belirterek şunları söyledi: "Yahudi geleneğini inceledim. Yahudilerde, 'Başörtüsüz kadınlar iffetsizdir, namussuzdur. İffet ve namusun korunmasının ölçüsü baş örtüsüdür. Baş çirkindir, örtülmesi gerekir. Başörtüsüz hiçbir kadın dışarı çıkmamalıdır' denilmektedir. Yahudi geleneği direkt olarak islamı etkilemiştir. Yoksa islamda başörtüsü kesinlikle söz konusu değildir. İslamda, oruç tutmadığınızda, tutmadığınız oruçu ya sonradan tutarak telafi edersiniz, ya da parasını ödersiniz. Başörtüsü, örtemeyenler ile ilgili kesin bir ceza yoktur. 76 tane temel farzdan bahsedilmektedir. Bu 76 farzda kesinlikle başörtüsü geçmemektedir. Kesin bir dini emir diyeceksiniz ve yapmayan hakkında da bunun bir cezası yok diyeceksiniz. Allah ile kul arasında diyeceksiniz. Allah ile kul arasında ise, kamusal alana dinsellik taşınmak isteniyor. Dinsel kanıtlarda dil oyunu yapılıyor." Prof. Dr. Şahin Filiz'in tüm yazıları
Yorumlarresul
{ 04 Aralık 2009 00:32:58 }
kuranı kerim ayetlerini bu şekilde kafalarına göre yorumlayan insanların islamiyet namına söz sahibi olmalarına inanamıyorum islamiyet garip başladı ve garip olarak nihayete erecektir hadisi gereğince islamiyetin gerçek sahiplerinin değil de bu gibi şahısların kabul görmesi gayet doğal
d.gunal
{ 28 Şubat 2009 04:18:44 }
pek cok yorum geliyor. su gelenler icinde kufur icermeyenleri koyuyoruz.
asil gereken bence iinsanin kendini bilmesi. herkes bir tek kendini bilmeyi bile becerse dunya taninmayacak kadar guzellesecek diyerek icinden ciktigimiz topraklarin iki degerinden bir kucuk hikaye: Mevlana ve Hacı Bektaş Veli (YA DA EMPATİ VE SEMPATİ ÜZERİNE) Bir adam kötü yoldan para kazanıp; bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış Olmak için bunu Hacı Bektaş Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergâhlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu. Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli, helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve ayni durumu Mevlana'ya anlatır. Mevlana ise; bu hediyeyi kabul eder. Adam ayni şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlana söyle der: Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergâhı'na gider ve Hacı Bektaş Veli'ye, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli'ye sorar. Hacı Bektaş da söyle der: Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir. Böylesi tevazu ve incelikle, birbirlerini yermek yerine yüceltebilmeyi becerebilen bir insan olmamız dileğiyle. burak
{ 23 Şubat 2009 21:08:10 }
allah akıl fikir versin
DERBEDER 38
{ 23 Şubat 2009 18:41:26 }
Sen ALLAH bilir kendine müslümanım diyorsundur sende ne din kalmış ne iman ALLAH bilir ama bence kalmamış aslında senin gibilerin yüzünden gelmedikmi ülke olarak bu durumlara dinde sizin gibilerin yeri yok zaten hangi dine mensup oldugunuzda belli degil
ibrahim
{ 22 Şubat 2009 18:07:23 }
Sn Hoca Osmanliya ve Din konusuna dil uzatmaniz gereckeemi ..gercekse ohalde osmanlinin mirasinda ne yasiyorsunuz ayip degili..sizin hazm edemediginiz TÜRK Milleti ,dediginiz ATATÜRK cülük degil tamamen ISMEN INÖNÜCÜLÜK ..garanti ederim kis sizde müslümaniz denen Ermeni dönmelerindensiniz veya Yezidisiniz veya yahudi dönmeesi sabataci vs siniz kimliginizi aciklayin ..
hüsrev
{ 22 Şubat 2009 17:35:17 }
kimin ne neresine ne taktıgı umrumda değill ama bu şahin denen zatın birde ona prof diyorlar ben bu ünvanı ona layık görmüyorumm kendi milletinin geçmişşine laf atan camilerinde saz calmak düşüncesi olan biri bu milletden olamaz ......yazıklar olsuun geçmişini inkar eden bir milletiz ki utanılacak değil övünülecek bir geçmişimiz tüm dünyaya hep kükmetmişiz hiç bir yabancı bir devlet bizi yıkammamış türkü yıkan yine türktür..şu söz cok dogur herhalde türkün tükden başka düşmanı yok
. A.A
{ 21 Şubat 2009 21:18:43 }
ŞU BAŞ ÖRTÜSÜNE DİL UZATANLARI ANLAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKİYORUM SİZİN BAŞ ÖRTÜSÜ PROBLEMİNİZ YOKSA NEDEN İLERİ GERİ KONUŞUYORSUNUZ NEDEN ANLAMAK İSTEMİYORSUNUZ NEREYE KADAR KAFANIZI KUMA SOKACAKSINIZ NE ZAMANA KADAR GÖZÜNÜZÜ KAPATACAKSINIZ GÖZÜNÜ KAPATAN YALNIZ KENDİSİNE GECE YAPAR BAŞKA DİNLERİN MENSUBLARI BİLE İSLAMİYETE GİRİYOR İSLAMİYETİ SEVİYOR SİZ MÜSLÜMAN BİR ÜLKEDE YAŞAYIN MÜSLÜMAN OLUN BÖYLE İSLAM ALEYHİNDE OLUN PES DOĞRUSU PEKİ BİR YAKININIZ ÖLDÜĞÜNDE NEDEN BAŞINIZI ÖRTÜYORSUNUZ HİÇ DÜŞÜNMÜYORMUSUNUZ....?
Gündoğdu
{ 14 Ekim 2008 02:54:26 }
Abdullah kardeş, aramızdaki farkı çok güzel özetlemişsin. Ben her insanı kardeş bellerim, sense yalnızca Müslüman olanları. O yüzden ben sana kardeş demeye devam edeceğim, kusura bakma.
Müslümanlığın ilk dönemlerinde, daha güç kazanmadan hoşgörülü olduğu doğru. Ama güç kazandıktan sonra (tabii Müslüman kardeş olmayanları) asın kesin, öldürün" gibi buyruklar olduğu da doğru değil mi? Kuranı eminim benden daha iyi bildiğin için bu ayetleri de bilirsin. Örtünme konusuna gelince... Nur suresi 31. Ayet aynen şöyle diyor: "Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz." Yanılmış olmayayım diye bir de İngilizcesine baktım: "And say to the believing women that they should lower their gaze and guard their modesty; that they should not display their beauty and ornaments except what (must ordinarily) appear thereof; that they should draw their veils over their bosoms and not display their beauty except to their husbands, their fathers, their husband's fathers, their sons, their husbands' sons, their brothers or their brothers' sons, or their sisters' sons, or their women, or the slaves whom their right hands possess, or male servants free of physical needs, or small children who have no sense of the shame of sex; and that they should not strike their feet in order to draw attention to their hidden ornaments. And O ye Believers! turn ye all together towards Allah, that ye may attain Bliss. " NOT: Ben her insan kardeşimin istediği yerini istediği gibi örtme (veya örtmeme) özgürlüğünü savunuyorum. Umarım hoşgörülü bir kişi olarak sen de aynı ilkeleri savunuyorsundur. YETER Kİ KAFALARIN İÇİ KARANLIK OLMASIN! abdullah
{ 13 Ekim 2008 11:53:20 }
Gündoğdu kusura bakma sana kardeş demiyecem çünkü sadece müslümanlar kerdeştir. Çünkü belirtmişsin yazında ben kendime müslümanım demiyecem diye onun bunu yazma hissiyeti buldum. Hoşgörü benim kıtabımda yazmaz olurmu kuranı bilmediğin için böle bişi sölememen gerekmezdi ayrıca 9 yaşından sonra örtünmek ALLAH 'ın emridir kuranda başörtünmeyle ilgili. NUR SURESİ 31.AYET. İsteyen bakabilir tefsir ve meailini siz okursunuz artık. Benim kimseye kızma hakkım yok saygım herkesin düşüncesine karşı var ama bunların böle bilmediği ve kendi akıllarına göre yaptığı yorumlara ben kızıyorum bizim rehberimiz ne? Kuran ve hadislerdir. Ayrıca 9 yaşındaki bir kızı karı olarak alması ne demek kız illaki evlenincemi evlenecek yok tabiki öle bişi. Gündoğdu eyer bişi yanlış anlamışsam senin dinin hakkında kusura bakma özür diliyorum senin hakkında yazdıklarım için çünkü yazdıkların öle algılamama s ebep oldu. Hakkını helal et.
Gündoğdu
{ 07 Ekim 2008 12:10:49 }
Abdullah kardeş fena öfkelenmiş. Allah'ının buyurduğuna inandığı şeyleri yapıp yapmamak elbette kendi bileceği iş. Bu buyrukları yerine getirmeyip sonra da Müslümanım demek tabii ki olmaz, bunda yerden göğe kadar haklı. Ben kendime Müslüman demediğim için bu buyruklar beni bağlamıyor ama bu buyrukları kendisinden farklı yorumlayanlara da biraz saygı göstermek gerekmez mi? Hoşgörüden söz etmek abes, çünkü besbelli bu kavram Abdullah kardeşimizin kitabında yer almıyor. Ülkenin soyulması, yabancılara peşkeş çekilmesi de önemli değil tabii, yeter ki başlar bağlanabilsin. Aklıma gelmişken "Allah'ın emridir, 9 yaşından itibaren örtülünecek. Kuran'da yazıyor" diyorsunuz ya, bi zahmet hangi sure, hangi ayet onu da yazar mısınız Abdullah kardeş? (Ama lütfen tefsir, yorum falan değil, Kuran'ın surelerinin, ayetlerinin aslı olsun). 9 yaş denmesinin acaba birilerinin 9 yaşında bir kızcağızı karı diye almasıyla bir ilgisi var mı acep?
Diğer Sayfalar: 1. 2. 3.
|
| Tüm Yazarlar |
|