Bazı spor dallarını ata sporumuz olarak görürüz. Bunlardan en başta geleni güreştir. Elbette biz güreş deyince, minderde kural ve kaidelerle tırpanlanmış bir spor dalını anlarız. Aslında güreş tarihe dayalı bir spor dalıdır. Hatta Tevrat’ta Yakup’un Tanrı Yehova ile güreş tuttuğu yazılır. Ancak bu doğru mudur, bunu bilmemekteyim. Bütün Türk boylarında güreş tutmanın, bir idman usulü olduğu söylenir.
Orta Asya’dan başlayarak Osmanlı dönemlerinde güreş sporuna gerekli ilginin verildiğini, hatta gösteriler için Hasan Pehlivan bölüğünün kurulduğu kayıtlıdır.
Sultan IV. Murat ve Abdülaziz dönemlerinde bütün güreş müsabakaları padişahın huzurunda yapılmıştır. Bu dönemlerde cihan pehlivanları yetişmiş. Koca Yusuf, Adalı Halil, Nurullah Filiz, Kurtdereli Mehmet ve Kara Ahmet ile Kel Aliço, Hergeleci İbrahim,Tophaneli Yusuf ve Çolak Molla Mumin dönemlerinde Türk pehlivanları olarak bütün dünyada anılmaktaydı.
Ancak bu günlerde güreş müsabakalarını seyrederken üzülüyorum. Birbirini itip kakan iki adamın itişmelerini seyretmek bile insana azap vermektedir. Çocukluğumda 1950li senelerde Ankara Büyük Sinema’da iki ülke güreşçilerinin yaptığı müsabakaları seyretmiştim. Neden büyük sinemada bu karşılaşmalar yapıldı onu hatırlamıyorum, ancak kapalı spor salonu olmadığından olsa gerek diye düşünmekteyim.
O tarihlerde 4er dakikalık, 3 devre güreş tutulurdu. Kondüsyonu iyi olan güreşci oyundan galip çıkardı. O tarihte çok güçlü olan Türk güreş sporu, uluslararası kaidelerin konulmasında söz sahibi idi. Fakat her konuda olduğu gibi bu spor dalında ülke olarak zayıflayınca, kuralları başkaları dikte etmeye başladı. Bir başka etkense değişik spor dallarının güreşten daha fazla taraftar toplaması olabilir.
Bir başka Ata sporu ise Cirit ile oynanan oyunlardır. Cirit sporunun Orta Asya ve Anadolu’da oynan şekli ile Olimpiyatlar’da oynan şeklinin değişik olduğunu biliriz. Orta Asya ve Anadolu’da at üzerinde oynanan ve rakiplerini ciritle vurmaya yönelik bu Ata sporumuzun daha çok biniciliği öne alan bir spor olduğu malumdur. Olimpiyatlarda oynanan Cirit ise belirlenen bir açıda bir daireden fırlatılan ciriti en uzağa kimin göndereceğinin müsabakasıdır. Ciritin mümkün olduğu kadar işaretlenen sahanın içinde kalması ve en uzağa atılması gerekir.
Geçen haftalarda adli yıl açıldı. Devletin en üst kademeleri bu açılışta hazırdı. Atatürk’ün ‘’ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR’’ sözleri, bir ülkenin varoluşunun dayandığı ana kaide olan ADALET’i anlatır. Bu gerçeğin olmadığı yerde hür yaşamın olması mümkün değildir. Açılış konuşmalarının içinde Yargıtay başkanı Sayın Cirit konuşmasında şu cümleyi kurdu: Kararı verecek tek ve mutlak güç, bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir. Sayın Cirit’in bu sözlerini bir temenni olarak mı algılamamız gerekir, yoksa olmasını istediği bir düzen olarak mı anlamamız gerekir diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.