Ne kadar haklı olduğumu üzülerek anlamaktayım. Aylarca önce ülkemdeki devlet işletmelerinin bir çetelesi üzerinde fikir yürütmüş, yüreğim yanarak ülkemdeki işletmelerin sınıfta kaldığını ifade etmeye çalışmıştım. Ele aldığım işletmelerin biri maden ocakları işletmeleri idi.
Çok ama çok bariz bir gerçekçilikle bu işletmelerde insan ihmali ve diğer insan hatalarından meydana gelen göçüklerde, yüzlerce vatandaşımın ekmek parası için hayatlarını feda ettiklerini izledik. Yitirilen canların kazalarındaki sorumlu insanlar, ellerini kollarını sallayarak bu gün dolaşmaktalar. Hangi vicdan böyle bir durumda lakayıt kalabilir.
Bu konuda hiçbir zaman ders alınmadığına inanmaktayım. Zaten ders alınmış olsa idi bu kazalar tekrarlamazdı. Bu günlerde birileri 5 Tepede payitahta oturma üzerine hazırlanan tören için son detayları işlerken bir acı haber topluma yansıdı. Çorlu’dan İstanbul’a gelmekte olan tren raydan çıkarak devrilmiş, onlarca cana, yüzlerce insanın yaralanmasına neden olmuştu. Törenin üzerine gölgeler düşmesin diye bir de basın sansürü binince olayın üzerine, toplum gerçekleri öğrenemedi. Şatafat peşinde bir taraf ile diğer tarafta tarlaya serpilmiş halkın yaşam savaşı içinde olmasının ne kadar hazin bir tablo olduğunu bilmem söylemem gerekir mi?
Türkiye’de Devletin İşletme karnesini 1945’den alıp günümüze getirmek istemiştim.
• 7 Ekim 1945 Erzincan’da iki yolcu treni çarpışmış, kayıtlara 40 ölü 40 yaralı olarak geçmiş olduğunu biliyoruz. Ancak bu rakamın doğru olduğuna inanmadığımı da belirtmek isterim.
• 1948 Ankara’da bir yolcu treni raydan çıkıyor, 38 vatandaşımız hayatını kaybediyor.
• 17 Mayıs1952 Ulukışla’da bir tren raydan çıkıyor, 31 kişi ölüyor, 15 yaralı kurtuluyor.
• 20 Ekim 1957’de İstanbul’da iki yolcu treni çarpışıyor, 95 yurttaşımız hayata veda ediyor. Bu kazada yaralıların sayıları 150 den fazladır.
• Yine İstanbul’da 1961 senesinde iki tren çarpışır. Yine 15 hayat yitirilir.
• 1972 senesinde Eskişehir’de bir yük treni ile bir yolcu treni çarpışır. Burada da 38 kişi hayata veda eder, 90 vatandaşımız da yaralı hastaneye kaldırılır.
• 1979 senesinde iki tren kazası birkaç gün arayla Ankara’da meydana gelir. 5 Ocak ve 9 Ocak tarihlerinde meydana gelen bu kazalarda toplam 52 vatandaşımız hayata veda eder.
• 1980 senesinde 3 Mayıs’ta bu sefer İzmit’de iki tren çarpışır, 17 hayat söner.
• 1980 aynı sene, bu sefer 7 Haziran’da Kayseri’de iki tren çarpışır ve netice 25 ölü.
• 22 Temmuz 2004 tarihinde Devlet Demir Yolları Genel Müdürünün hızlı tren rüyası, raydan çıkan trende 36 cana mal olur.
• Yine aynı sene 11 Ağustos 2004’d3 İzmit’te iki tren çarpışır 8 can hayattan kopar.
• 2008 senesinde raydan çıkan tren ve kaybolan 8 can.
Bir kaç gün önce Çorlu ile İstanbul arasında bulunan tren yoluna döşenen toprak dolgu, yağan yağmurla rayların altından akıp gitmiş. Kimsenin haberi olmamış. Bir menfezin üzerinde boşlukta kalan raylar, onlarca tonluk treni taşıyamadığından, tren raydan çıkıp tarlalara dağılmış. Doğru olduğunu bilmemekle berarber 10 hayat yaşama veda etmiş.
Hangi düşünce, nasıl bir proje ile bol yağış alan Trakya’da toprak dolgu üzerine tren rayları inşaa eder, anlamakta güçlük çekmekteyim. Vazgeçilmez bir maden olan BAZALT, bütün tren yollarında alt zeminin olmazsa olmazıdır. Ne kadar acı bir gerçektir ki Türkiye’de ve bilhassa ÇORLU’da büyük bazalt rezervleri bulunmaktadır. Yine Beştepe’ye yakın bir müteahhidin malzemeden tasarrufla bazalt yerine döşediği dolgu toprak, onca insanı hayattan kopardı demek istemiyorum.
Bir gün gelecek telaffuz edilen yerlerde tesis edilen Nükleer Santralda, yine bir insan ihmali ile kazan ısısı yükselecek ve patlama meydana gelecek. Bu sefer 10 değil 100 değil onbinlerce can hayattan silinecek diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.