Şeref çok sevdiğim bir dostumdur. Hani derler ya adam gibi adam. Aklıma hep takılır adam gibi adam nasıl olur. Aslında adam gibi adam tarifi kişiye göre değişir. Bana göre başka, size göre başka olabilir. Belki bu tarifte, adama benzemeyen insanlara da belki adam denilmekte olduğunu vurgulamak istenir. Bu konu tam olarak açık değildir. Bir kalpazana göre adam deyimi neyi tarif eder? Üzerinde düşünmek gerekir.
Dedim ya kişinin bakış açısına göre adam tarifi çok değişik açıklamalara uyar. Bir doktor için adam gibi adam anlamında başka manalar bulunabilir. Bir rençbere göre adam gibi adam, gübresini, mazotunu ve tohumunu kendisine zamanında en iyi şartlarda vereni tarifleyebilir.
Hayvancılıkla uğraşan birisi için adam gibi adam, sütünü gönderdiğinde ve yetiştirdiği hayvanı kesime gönderdiğinde parasını zamanında, geçiktirmeden kuruşu kuruşuna ödeyendir. İhtiyaç olduğunda, zamanında veterineri ayağına hiç bekletmeden gönderendir diye düşünmekteyim. Devlete iş yapan insalar için adam gibi adam, belki teahhüdünü yaparken istihkakını zamanında geciktirmeden, çıkar hesaplarına girmeden ödeyen devlet memurudur, kimbilir.
Kimi insan vardır, işlerinde hep hile ve hurda karışıktır. Düzgün bir hayat onlara rahat vermez. Bu nedenle düzenli bir yaşam içinde olan insanlar, bu hilekar ve düzen dışı yaşayan insanlar için adam gibi adam değildirler. Düzenli bir yaşam bu tür çapraşık yaşam içinde olan insanlarda rahatsızlık verir. Aslında devlet işlerinde her konunun düzenli ve düzgün gittiğini var saymak doğru olmayabilir. Mutlaka her insanda olduğu gibi, devlette de düzgün gitmeyen işler olabilir, ancak bu sapmaların ana yol haline gelmemesi gerekir. Hani derler ya ben yaptım oldu. Ancak siz yapmayın, eğer yaparsanız suç olur diye bir telkin de vardır.
Bir de 80li senelerden kalma bir devlet alışkanlığından kurtulamadığımız bir gerçektir.
‘’Ben, toplumun dikkatini başka yöne çekip, meşgul etmek için suni bir gündem yaratıp, onları oyalarken, diğer taraftan işimi yürüteyim‘’ mantığı aslında çok geçerlidir.
Şeker fabrilarının özelleştirilip satılması konusu ile toplumu meşgul etmek ne kadar da kolay. Verin halkın ağzına bir konu, oturup bunu günlerce çiğneyip dursunlar. Siz bu arada hakimlerin atamaları için kura çekin. Çoluk, çocuk atanmış oldukları yerlere daha gitmeden, onların içinden ve akrabadan bir ikisini Ankara’ya terfiyen tayinlerini sessizce çıkarıverin. İşte adam gibi adamın davranışı böyle olmalı. Çocuklar atandığı yerlere gitmeden, onları merkeze tayin ederek yolluk masraflarını tasarruf etmelerindeki isabet, tam kayda değer bir devlet davranışı. Kim akıl etmişse bu tasarrufu, kutlamak gerekir.
Benim GÖLE’ye tayin olan vatandaşım tıpış tıpış buraya yola çıktı bile. İddialara göre 113 atanan hakimin, iktidar partisinin organlarında fiilen çalışan insanlardan olması düşündürücüdür. Sanki onlar iktidar partisinin tarifindeki ‘adam gibi adam2 da, diğerleri tarife hiç uymamakta diyebilir miyiz? Mutlaka bu atananlar bizden, diğerlerinin kimlerden olduğunu anlamakta güçlük çekmekteyim.
Çok evvelden radyo programlarında Türk Sanat Musikisi bölümünde ‘’Bir Sizden Bir Bizden’’ diye bir program vardı. Ülkeyi göstere göstere sizden veya bizden diye bölmekteyiz. Buna hakkımız olmaması gerekir. Devlet bir bütündür ve de halkı için toplayıcı olmalıdır. Bizden veya sizden diye kamplara ayırmak, bize düşman olan herkesin işine gelir. Sizden olanları satın alıp size karşı kışkırtırlar.
Yeni kura ile atanıp tekrar tayin olanlar, yeni görevlerinde karar verirken vicdanları ile başbaşa kaldıklarında, merakım cüppelerinin önündeki düğmeleri ilikleyecekler mi diye, bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.