Hala komşularımızla iyi geçinmek üzerine ortak akıl kullanma hasletine yanaşmamaktayız. Nasıl bir devlet idaresidir anlamakta güçlük çekmekteyim. Toplumun yarısından biraz fazlası ile yönetimi ele geçirip, mutlak idareyi tatbik edip, kendi aklına hangisi doğru gelirse o yolda kimseye danışmadan yola devam etmek gibi bir idare, nasıl bir düşüncedir hala anlamakta zorlanmaktayım.
Meşru ülke müdafaasını çok haklı görmekle birlikte, bir ülkede canlarını feda eden şehitlerimizin üzerinden siyaset yapmanın ahlak dışı olduğuna inanmaktayım.
Terazinin Parti kefesi olarak görülen Afrin harekatını, terazinin siyaset ve oy kazanımı ibresi olarak değerlendirmek etik bir yönelim olmasa gerek.
Afrin harekatında kullanılan takdik, Kurtuluş Savaşı’mızda Mustafa Kemal Atatürk’ün tatbik ettiği taktikle örtüşmekte. Yavaş fakat emin adımlarla ulaşım yollarına hakim olunduğu zaman, karşı tarafın lojistiğinin çökmesiyle, morallerinin bitiş çizgisinde Afrin kendiliğinden kuruyacak. Bu konuda askerimizin ve örgütlü milis güçlerinin müşterek çalışmasını izlemek mutluluk vermekte.
Askerimiz canını dişine takıp elde ettikleri mekanların ekranlarda seyrettiğimiz bölümlerinde, stratejik ortağımız, müttefiklerimiz diye adlandırdığımız Amerika Birleşik Devletleri’nin tavşana kaç, tazıya tut yöntemi ile bizi oyaladığına şahit olmaktayız. Terör örgütlerinin her tepenin üzerine tünellerle ciddi sığınak inşaa etmelerinde mutlaka bir destek gördükleri aşikar. Yoksa yapılan sığınaklar eşkiyanın inşaatına benzememekte. Bombalardan korunmak adına sıkı bir betonarme hesaplanmış, hatta dağın içine kazılan dehlizlerde konik hesapların yapıldığı muhakkak. Amerika’nın aslında bu kadar yıldır terör elebaşısı Apo’nun Şam’da, Suriye Kuvvet Komutanlığı yanındaki yeşil binanın üçüncü katında oturmasına neden müsaade ettiğini, mutlaka dikkate almamız gerekir.
Suriye’de doğal gaz ve petrol olduğunu hepimiz bilmekteyiz. RUMELA, CİBİŞLİ ve HASEKİ‘deki yer altı kaynaklarına göz diken Amerika, bu yörelerdeki petrol sahalarını ele geçirmek adına, etnik guruplardan faydalanmayı yıllardır planlamakta. Terör örgütlerine bu yörelerde özerk yerleşim sağlayıp, yeraltı zenginliklerini kullanma politikasında, hesapta olmayan pürüzleri giderme adına bizleri oyaladığını görmekteyiz.
Orta Doğuda sınırlar tekrar çizilecek diyen Condoleezza Rice, George W. Bush zamanında bu gerçeği dile getirmişti. Gizli gizli PKK’ya destek çıkarken, Nato üyesi olarak, Kore’de Kunuri savaşında Amerikan birliklerini kurtarmak adına, Türk askerlerini öne süren Amerika’nın kendi 8. ordusunu kurtardığını unutmadık. Etrafı çembere alınan Türk Birliği büyük zaiyat vererek çemberi yarıp, destan yazmıştı. Amerikan birliğinin hayatı konu olunca Kunuri yaşanır, öte tarafta Amerika’nın çıkarları adına PKK yaratılır. Böyle bir müttefik, kanımca, ancak akıl dışı çıkarlar adına oluşan bir müştereklik olabilir ve bunun doğru değerlendirilmesi gerekir.
Hangi kelimelerin baş harfleri ile yaratıldığını bilmediğim terör örgütlerinin İngiltere’den ve Amerika’dan destek bulması bu ülkelerin çıkarları adına yapılmaktadır. Bizim ise etrafımız, hatta içimiz kaynamakta. İşte bu dönemlerde ortak aklın devreye girmesi önemlidir. Arap Baharı ile başlayan serüveni bu günlere getirelerin şapkalarını masaya koymaları şarttır. Bunun bir parti meselesi değil, ülke meselesi haline geldiğini görmek, bu nedenle bu durumda müşterek aklın kullanma zamanı geçmeden, tedbir alınması gerekir diye bir sözüm geldi söyledim, hem nalına hem mıhına.