1990lı yıllarda oturduğumuz sitenin 5 nolu villasına 38 plakalı koyu renkte Mazda marka bir araçla, biraz tombul, saçları alnını kapatırcasına taranmış, sağa yatık kahkülü bulunan bir adam gelir, giderdi. Mazdanın ön camında kenara sıkıştırılmış Türkiye Büyük Millet Meclisi otopark giriş kartı bulunmaktaydı.
Her geldiğinde sağ elinde katlamalı, kayışlı, deri bir çantası vardı. Genelde sağa sola bakmadan, başı öne eğik yürüyen zat, öğleden sonra, akşama doğru gelirdi. Bizim mutfak balkonunun karşısına park ederdi. Bu kişi Kayseri Millet Vekili Abdullah Gül’dü.
Site inşaatı tamam olmadığından iç yollar çok bozuktu. Araç park etmek bile mesele olurdu. Villanın arkasında araç park etmeye yarayan bir yer vardı ama yolu olmadığı için, kimse arkaya park etmezdi. Kimi zaman Abdullah bey ofisine geldikten sonra diğer müteşebbisler de siteye gelir, bizim araçlarımıza park edecek yer kalmazdı. Bu da beni çok tedirgin ederdi. Bu nedenle site yöneticisi olarak bu villa aleyhine tahliye davası açmıştım.
Aynı tarihlerde 1 nolu villada da DYP partisinin ofisi vardı. Başkan Tansu Çiller bu villaya gelip giderdi. Parti Başkanı hanım, her geldiğinde onlarca araç gelip sitenin park yerlerini kaplar, aynı zamanda Abdullah Gül’ün yeni girişimcileri ile beraber gelmeleri site içinde karmaşa yaratırdı. Bırakın araç park etmeyi, araçların arasında yürümek bile zor olurdu. Adalet ve Kalkınma Parti’sinin kuruluşu sürecinde siteye kimler gelmedi ki. Tanıdığımız bir çok isim hemen hemen her gün siteye gelip Abdullah Gül’ün ofisinde çalışırlardı.
Benim açtığım tahliye davaları ise devam ederken Doğru Yol Partisi bir karar vererek mevcut ofislerini kapatmak istediler ve bu nedenle davalardan biri düşmüş oldu. Sitenin 1 Blok giriş katında ise Yeni Türkiye Partisi adı altında bir oluşumun başlaması, site sakinlerini yeniden telaşlandırmıştı. İsmail Cem’in girişimleri ile burada bir siyasi yapılanma, Türkiye’nin siyasi çalkantısının merkezini, oturduğumuz KORMAN sitesine çekmeye yetmişti. Gazete muhabirleri, televizyon muhabirleri, ellerinde fotoraf makinaları bulunan, kare yakalama sevdalıları, kapısı bacası olmayan bizim siteye dadanmışlardı. Hatta bu yerleşime bir kaç simit satma adına, kafasının üzerinde simit sehpası ile devamlı dolaşan simitçiler de gelirdi. Çünkü hazır bir pazardı, dolaşmadan satılan simitler.
İsmail Cem’in fazla takipcisi yoktu ancak 9 nolu villaya Kürt Derneğinin açılması bardağı taşıran son damla olmuştu. Anarşi odağı olması muhtemel bir yerin site içinde olmasına şiddetle karşı çıkarak, hem derneğe, hem de mülk sahibine dava açmıştık. Mülk sahibi siteyi yapan müteahhit olduğundan, dosyalarımız kabarmaya başlamıştı. Derneğin yapısında bir patlama olunca , polis raporunu ibraz ederek acil tahliye isteğimizi, mahkeme kabul etmişti. İlk zaferimiz, Derneğin tahliyesi ile başlamıştı, daha sonra İsmail Cem ofisini Hoşdere’de bir binaya taşımıştı.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ise kuruluşunda, Abdullah beyin girişimleri ile parti başkanlığı için ilk müracaat ettiği kişi, yine eski bir siyasetci olan Kayseri doğumlu Mehmet Yazar’dı. Korman sitesine yakın bir yerde SEMA YAZAR vakıf binası bulunmakta idi. Abdullah bey Mehmet Yazar’ı ziyaret ederek, parti başkanlığını ona teklif etti. Hayatında bazı olumsuzluklar yaşamış olan Mehmet Yazar, bu teklifi red etti. Mehmet Yazar artık siyaset yapmak istemiyordu. Bu merhaleden sonra Abdullah Gül, Parti başkanlığı için, mecburen Recep beyin kapısını çaldı.
Bu gerçeklerden haberdar olmayan kimi kendini bilmezlerin, ekranlara çıkıp ‘’Gül bey AK partinin kurucusu bile değil’’ demelerine, anlayana davul zurna az, anlamayana abesle iştigal yaz diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.