CHP'li Şenal Sarıhan yaptığı basın açıklamasıyla AK Parti iktidarı döneminde 6 bin 375 kadının öldürüldüğünü söyledi. Sarıhan bu cinayetlerin yüzde 50’sinden fazlasının OHAL sürecinde gerçekleştiğini belirtti. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili Şenal Sarıhan Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü kapsamında yaptığı basın açıklamasında AKP’nin 15 yıllık iktidarı boyunca 6 bin 375 kadının öldürüldüğünü belirtti.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında kadın cinayetlerinin sayısı 66 iken geçtiğimiz yıl 328’e bu yılın ilk 10 ayında ise 338’e ulaştığını ifade eden Sarıhan yayınladığı mesajda “Üstelik bu cinayetlerin yüzde 50’sinden fazlası olağanüstü güvenlik önlemleriyle hayatımızın antidemokratik koşullara mahkum edildiği OHAL sürecinde gerçekleşti. Söz konusu verilere öldürme dışındaki şiddet eylemleri eklendiğinde ise tablonun ne kadar vahim olduğu ortaya çıkıyor” dedi
Sarıhan’ın verdiği bilgiye göre AK Parti’nin iktidarda olduğu yıllardaki kadın cinayetlerine ilişkin sayılar şöyle:
2002 yılında 66 kadın
2003 yılında 83 kadın
2004 yılında 164 kadın
2005 yılında 317 kadın
2006 yılında 663 kadın
2007 yılında 1011 kadın
2008 yılında 806 kadın
2009 yılında 1126 kadın
2010 yılında 217 kadın
2011 yılında 257 kadın
2012 yılında 165 kadın
2013 yılında 237 kadın
2014 yılında 294 kadın
2015 yılında 303 kadın
2016 yılında 328 kadın
2017 yılının ilk 10 ayında 338 kadının öldürüldüğü görülüyor.
‘SİYASİ SORUMULUK AKP’YE AİT’
Şenal Sarıhan, tablonun siyasi sorumluluğunun AK Parti’ye ait olduğunu vurgulayarak “Kadın erkek eşitliğinin fıtrata ters olduğunu söyleyerek eşitliğe inanmadığını açıkça beyan eden bu zihniyetin yarattığı politik ve toplumsal iklimde kadınlar ezilmeye mahkum edilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Şenal Sarıhan kadın cinayetleriyle ilgili mesajının sonunda şunları söyledi: “Şiddetle baş etmenin yolu ise salt kadınların büyük mücadelelerle kazandığı yasalarla mümkün değildir. Altına imza atılan uluslararası sözleşmelerin ve yasaların eksiksiz uygulanması yanında kadının insan haklarını koşulsuz bir şekilde kabul etmek ve yaşam pratiğine dönüştürecek tutarlı bir devlet politikası üretmek gereklidir. Bu amaçla her geçen gün lailklikten uzaklaşan, cinsiyetçi söylemlerle bezenen eğitim politikasından başlanarak yaşamın her alanında eşitlikçi bir siyaset ve dil geliştirilmelidir. Yukarıdaki verilerin birer rakam değil, her birinin birer can ve yaşam olduğunu bir kez daha anımsatarak yetkilileri kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda etkin politikalar üretmeye ve göreve davet ediyoruz.”