AKP ile kur hayali: “2018’de dolar 1,97 TL olacak”… 2013 yılında Meclis’e sunulan 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile günümüz verileri karşılaştırıldığında ekonominin ne kadar “büyüdüğü” açığa çıktı. Meclis’e sunulan plana göre, beş yıllık planda dolar kuru 2018 yılı için 1,97 öngörüsünde bulunulmuş. ABD ile devam eden gerilim, siyasilerin faiz açıklamalarına bağlı olarak yükselen dolar ve avro dün (21 Kasım) tarihi rekor kırdı.
Dolar/TL sabah saatlerinde 3,9781 ile tarihin en yüksek seviyesini gördü.Döviz kurlarında yaşanan artış 2013 yılında Meclis’e sunulan 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nı akıllara getirdi. 10’uncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’na göre 2018 yılında Türkiye’nin GSYH’si 2 trilyon 535,2 milyar lira olacağı ileri sürülüyordu.
Planda 2018 için GSYH’nin dolar karşılığı olarak ise 1 trilyon 285,5 milyar dolar ibaresi yer alırken, bu hesaba göre aynı yıl 1 doların 1,97 TL olması öngörülüyordu.
Meclis’e sunulan plana göre, 2018 yılında TL’nin dolar karşısında yüzde 21 değerleneceği düşünülmüş. Ancak bugün gelinen noktada dolar 3,97’yi aşarak tarihi rekor kırdı ve zirve yaptı. GSYH ise öngörülen verilerin oldukça altında.
TÜİK verilerine göre, GSYH 2016 yılında 862,7 milyar dolar olurken 2017 yılının ilk iki çeyreğinde ise toplam 380,7 milyar dolar oldu.
TL’nin düşüşünün ardındaki nedenler
Financial Times TL’deki belirgin değer kaybına değindiği yazıda TCMB’ye yönelik endişeler ve ABD-Türkiye arasındaki gerginlikler konularının altını çizdi
İngiliz Financial Times gazetesi internet sitesindeki haberinde Türkiye’de döviz piyasasındaki hareketliliğe değindi. Gazete, Türk Lirası’nın Pazartesi günü Amerikan Doları karşısında Ocak ayı ortasından bu yana en düşük düzeyine gerilediğini yazdı.
Financial Times’a göre bu durumun iki nedeni var: Türkiye ile ABD arasındaki gerilimin ve Merkez Bankası’nın (TCBM) enflasyonla mücadele yeteneğine yönelik endişelerin yeniden artması.
Gazete, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın Bakanlar Kurulu sonrası ABD’yi suçlayıcı bir açıklama yaptığına da dikkat çekiyor.
Bozdağ, “Rıza Sarraf davası Türkiye’ye dönük açık bir kumpastır” demiş, bu açıklama sonrası Dolar/TL kuru 3,92’yi görmüştü.
Financial Times, doların en son bu seviyeye, yatırımcıların, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi kontrolünü artırmaya yönelik girişimlerinden ürktükleri yaklaşık 10 ay önce çıktığını belirtiyor.
Gazetenin dikkat çektiği bir diğer nokta da Türkiye’de Türk Lirası cinsinden 10 yıl vadeli hazine tahvillerinin faizinin Pazartesi günü bir ara yüzde 13’ü aşarak rekor seviyeye çıkması.
“Cumhurbaşkanının son müdahaleleri yatırımcıların kaygılarını arttırdı”
Financial Times’taki haber şöyle devam ediyor:
“Cumhurbaşkanı’nın son birkaç gündür (ekonomi politikalarına) müdaheleleri yatırımcıların kaygılarını arttırdı.
“Sayın Erdoğan uzun süredir “uluslararası faiz lobisini” eleştiriyor, enflasyondan da bu lobiyi sorumlu tutuyor. Faiz oranlarının yüksek olduğunu vurgulayarak yaptığı eleştirileri geçen hafta da tekrarladı. Merkez Bankası’nı doğrudan eleştirmekten kaçınsa da, onun giderek daha yüksek sesle dile getirdiği daha düşük faiz çağrısı, bankanın yüzde 11’i aşan enflasyonla mücadelesini zorlaştırıyor.”
Bu şartlarda TL’nin değer kaybı kimseyi şaşırtmamalı”
Financial Times’a konuşan Commerzbank’tan uzmanlar, “Enflasyondaki görünümün daha yüksek faiz oranları gerektirdiği bir ortamda Merkez Bankası’nı güvenilir bulunamamasının en önemli nedeninin” faizlerin düşürülmesine yönelik siyasi baskı olduğunu söylemiş. Adları açıklanmayan uzmanlara göre bu şartlarda Türk Lirası’nın değer kaybı kimseyi şaşırtmamalı.
Merkez Bankası hafta sonu yaptığı duyuru ile Türk Lirası uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalelerine başlayacağını açıklamıştı. Yıl sonuna kadar her hafta ortalama 600 milyon dolarlık Türk Lirası uzlaşmalı döviz satım ihalesi açılacak.
Haftalık bazda bakıldığında 450 milyon dolarlık kısmı bir ay vadeli sözleşmelerden oluşan programın büyüklüğü, 3 ve 6 aylık ihalelerle birlikte yıl sonunda 3 milyar dolara yaklaşacak.
Financial Times’taki haberin sonunda, Merkez Bankası’nın attığı bu adımın da Türk Lirası’nın değer kaybını önleyemediği belirtiliyor.