İnsanoğlunun dünyaya mutlaka bir geliş nedeni olması gerek. Yoksa yaşam son derece sıkıcı ve çekilmez olur. Dünyadaki bütün canlıların bir var oluş nedeni ve görevi olsa gerek. Bitkilerin, hayvanların ve bunların da üzerinde insanın varoluşunun bir nedeni olduğuna inanmaktayım. Bir ilahi döngü içinde canlılar var olur ve sonunda yok olurlar. Biri diğeri ile beslenir, bir başkası ötekinin gıdası olur.
Nasıl pandalar sadece bir kaç bitki ile beslenmekte, nasıl bu bitkiler yok olursa pandalar da yok olacaksa, tüm dünyada böyle birbirine bağlı bir döngü bulunmakta. Kimi hayvanlar otla beslenir, kimisi etle. Kimi bitkiler ise tuzaklarına düşürdükleri böceklerle. Kimi hayvanlar sadece taze etle beslenir, kimisi ise ne bulursa yer. Ama insan oğlu düşünen, karar veren bir canlıdır.
Halabir soruyu kendime sorarım. Bütün bu kainat sadece bir insan için mi yaratılmış diye, sorarım da cevabını bulamam.
Yani insan dediğimiz yaratığın, düşünme ve muhakeme etme, doğru ve yanlışı tartabilecek güçte ve düşüncede bir beyine sahip olduğunu kabul ederiz. Gerçi her insan bu muhakemeyi yapabilecek kabiliyette olabilir mi, buna inanmıyorum. İnsan beyninin bir anda gelişmediğini düşünmekteyim. Genetik yapının da yıllar ve nesiller boyunca tekamül ettiğini bilim adamları izah etmekte.
Kimi insanlara zeki deriz, kimi insanlara da aptal diyebiliriz. Bu değerlendirme, mutlaka bir kaç konuya verilen tepki ve kararlardan sonra o kişinin akıl yapısı hakkında yapılabilir. Kimi insan vardır bir konuyu bir defa okuduğunda anlar, kimi ise defalarca okur fakat tam kavrayamaz. İşte böyle insanlarla, hemen anlayan insanlar arasında fark vardır. Bazı talebeler vardır okulda öğretmeni çok iyi dinler ve her söyleneni anlar, neticede muvaffak olur. Kimileri ise sınıfta dersi dinlerken konuyu tam özümseyemez, anlamakta güçlük çeker, başarısız bir sonuç alır.
İnsan beyninin çok karmaşık olduğunu söyler doktorlar. Öyle karmaşık bir yapıyı bizim ve insanlığın tam anlamasının mümkün olmadığını söylemekteler. Hatta insanın kendi beyin kapasitesinin çok düşük bir yüzdesini kullanmakta olduğu da bir gerçektir. İnsan beyninin 27 yaşına kadar geliştiği ve bundan sonra küçülmeye başladığını, beyin cerrahlarından dinlemiştim. Insanların 27 yaşına kadar durgun yaşaması sonrası ileri yaşlarda bu gelişmenin mümkün olmadığını belirtmekteler.
İnsan hariç diğer canlıların sadece beslenmek bir de çoğalmak iç güdüsü ile hareket ettikleri bilinir. İnsanın ise bunların ötesinde bir yaşamı vardır. Genelde insanın öğrenmek için merakı vardır. Hoş hayvanlar da deneme ve yanılma yöntemi ile öğrenirler. Kimi insan da böyle davranır, dener yanıldığı zaman bir daha denemez. Hayvanlar bir kaç kez dener yanılırsa bir daha denemez. İnsan eğer aklını kullanmayı bilirse ilk yanıldığı zaman nedenini araştırır, çareler arar. Bu söylenenler akıllı insanlar için geçerlidir. Aklını kullanmayan insanlar için bu geçerli değildir. Hani derlerya AKIL ve UZ yaşamın anahtarıdır. Bu anahtarı kullanmak beceri işidir, anahtar bütün kapılar için geçerlidir.
Hani derler ya "Tanrı insanı yanlışı savunacak kadar aptal, doğruyu inkar edecek kadar nankör yapmasın.’’ Bayılırım bu deyişe. Burada kullanılması gereken şeyin akıl olduğunu unutmamak gerekir.
"Yurtta Sulh Cihanda Sulh" deyimi rahmetli Ata’nın en veciz sözlerinden biridir. Sınırlarımızda hiç bir dostumuzun kalmadığına şahit olmak insana acı vermekte. Hadi onları bıraktık, uzak diyarlardaki devletlerle aramızda yaralar oluşmaya başladı. Öyle yaralar ki geri adım atmak için çok çaba harcanması gerekecek .
Herşeyin bir diplomasisi vardır. Hani AKLI kullanarak yapılabilecek bir çok hareketler dururken, diplomasızlıktan külhanbeyi davranış üretmek, ülkenin ekonomisinde dış siyasetinde derin yaralar açmakta.
Bu tamiri mümkün olmayacak yaraların zararını halk çekecek, gelecek nesiller çekecek. Akşamları gözlerimi kapadığım zaman gözümün sinema perdesinde Benito Mussolini, Adolph Hittler, ve Nikollae Ceauşescu geçmekte. Uyandığım zaman ise gözlerime Kuzey Kore Devlet Başkanı Pak Pong-ju , Amerika Başkanı Ronald Trump, bir de bizim Cumhur gelmekte diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
Sizce “Cumhurun” bu dünyaya geliş sebebi ne? İnsan oğlunun bir geliş sebebi vardır sözünden yola çıkarak...teşekkürler