Hani insanın bir kere bir yiyecekten ağzı yanar da sonra yoğurdu bile üfleyerek tadar ya, işte şimdi öyle bir durum oluşmaya başlamakta. Ben ılımlı insanlara bayılırım. Hayatta karşılaştığı konulara mutedil bakanlar benim için çok değerlidir. Bazı insanlar vardır her konuda aniden saman alevi gibi parlar, konuyu anlamadan fikir yürütürler. Kişilerin sözlerine bile mantık yürütmeden yaptıkları yorumlarda çoğunlukla yanılırlar. Hatta böyle insanlara ‘’ amma da celali ‘’ derler.
Bilmem hatırlar mısınız tarihte bir CELALİ isyanları vardır? 16. ve 17. yüz ılda Osmanlı yönetimindeki Anadolu’da toplumsal ve ekonomik yapının bozulmasından kaynaklanan isyanları Osmanlı ilk etapta göz ardı etmiştir. Daha sonra otorite gevşekliğinden ortaya çıkan aşırı uç olayların bilhassa ticaret yollarda yarattığı güvensizlik ve adil olmayan vergi toplanması halkı isyana kışkırtmıştır. Yozgat’ta, Bozoklu Şeyh Celal, bu isyanda 1519da ilk başı çekenlerdendir. Kesin bir kaynak olmadığından, aşiretin de başı olduğundan Celali olarak bilinen bu ayaklanmanın hem Aleviler hem de ‘’YÖRÜK‘’ olarak bilinen göçebeler tarafından destek aldığı söylenir.
Devletin ağır vergi yükü altında ezilen toplum bu isyanla kendi kimliklerini kazanma yolunda verdikleri uğraşıda, Anadolu’ya hakim olamadılar. Ancak bu isyanların neticesi kervan yolları değişti, vergi miktarları arttı, Osmanlı tarafından Anadolu daha fazla kenara itilmeye başlandı. Şeyh Celali’den sonra 1606 yılına kadar Tahvil Ahmed, Canbulatoğlu ve Kalenderoğlu isyan hareketleri de Anadolu’da yaşanmıştır. Sadrazam Kuyucu Ahmet Paşa 1610da büyük bir ordu ile önce Şeyh Celali ve adamlarını, daha sonra diğer isyancı kabileleri Anadolu’da yakalayarak öldürttü. Onları, açtırdığı büyük kuyulara gömdürttü. Bu nedenle Ahmet Paşa’nın adı Kuyucu Ahmet Paşa olarak tarihe geçer.
Bu dönemde kaç tane isyancı şeyh ve adamlarının öldürüldüğü kayıtlarda kesin olarak bulunmasa da 65 bin insanın kılıçtan geçirildiği rivayet olunur. İsyanlar Anadolu’nun ihmal edilişi ve yaşam koşullarının Anadolu insanına ağır gelmesi ile başlar. Tarlayı süren onlar, harplerde cephede savaşan onlar, devlete vergiyi veren de onlar olunca, isyanın bir gerekçesi açıktır.
Yavuz Sultan Selim tarafından Şam’dan getirilen Tekke ve Zaviyelerin Istanbul’a yerleşmesi, başka bir konuyu da isyan nedenlerinin içine alır. Tekke, Zaviye ve dergahlara kayıtlananlar ile gayri müslim teb’a ayrıcalıklarlar verilmiş, Memaliki Osmaniyede Anadolu’da yaşayan insanların mükellefiyetlerinden muaf tutulmuşlardır. ‘’Nasıl bir adalet bu’’ diyen Şeyh Celal isyanında öldürülen 65 bin insanın vebali, Yavuz Han’ın üstünde kalmıştır. Osmanlı’nın özü olan KAYI aşiretinin, kervan soyan, halkı haraca bağlayan bir yapı içinde geliştiğini görmekteyiz.
Geçtiğimiz günlerde halkın ortanın sağında olacağını tahmin ettiği bir parti, bilmem kaçıncı parti olarak vücut buldu. Başında bir kadın bulunmakta. Türkiye bundan kısa bir tarih öncesi, sarışın bir kadını parti başkanı olarak denedi. Önce bir bilene sordular, sonra bu sarışın hanıma partiyi teslim ettiler. Etrafındaki yamyamlar hem ülkeyi bir kaosa götürdüler, hem de sarışını harcadılar. Takip eden ilk seçimde Meclis dışı kalmıştı. Biz aslında Türkiye’nin bir fırsatı yakalamasını istemiştik. Hani Margaret Thatcher’ı İngiltere’de Başbakan olarak ülkesinde verimli ve dirayetli bir lider olarak izlemiştik, buradan esinlenerek bizde de bir sarışın var dedik. Amma yanıldık.
Henüz çok erken, ancak KAYI aşiretinin bayrağından esinlenip parti bayrağının seçilmesini garipsemedim desem yalan olur diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.