Her işletmenin bir aylık bir de yıllık bütçesi olur. Oturup gelirlerinizi ortaya koyarsınız. Birde yapacağınız harcamaları listelersiniz. Gelirle giderler arasında dengeyi sağlamaya çalışırsınız. Eğer ikisinin arasında bir fark varsa, bertaraf etmenin yollarınız ararsınız. Bu her zaman doğru olmayabilir. Yapılan bütçe zaman içinde artı da verebilir. Yani harcamalarınızın az, gelirinizin fazla olması halinde karlı bir bütçe yapmış olursunuz.
Muhasebe tekniklerini bildiğimi iddia edemem ancak iyi bir bütçe denk bir bütçedir. Yani gelir ve giderinizdeki tahminlerin doğru yapıldığına işaret eder. Eğer bunu becemiyorsanız o zaman bu işi iyi bilmiyorsunuzdur. Bizim bir aile bütçemiz var, kimi zaman fazla verir, bir yere o miktarı aktarıp yatırım yaparız. Kimi zaman bu bütçe açık verir, o zaman giderlerimizde kısıntı yapmaya gider, diğer bir deyişle tasarruf yapmaya çalışırız.
Bu sadece bir aile bütçesi. Şirketlerde de bu şekilde bir tatbikat vardır. Sene içinde meydana gelecek bazı gelişmelerden olumlu veya olumsuz etkilenen şirket bütçesi, ya kar eder ya zarar. Ancak şirketler işlerinde mutlaka kar etmeye kurguludur. Eğer tahmin edilen bütçe rakkamları %5 den fazla oynarsa bu bütçeyi yapan bir hırpalanır.
Bazi şirketler vardır bunların zarar etmesi mümkün değildir. Mesela elektrik dağıtım şirketleri, hal ne olursa olsun her zaman kar ederler. Çünki giderleri üzerine kar konularak tahsilat yaptıkları için bu müesseselerin zarar etmesi için mucize gereklidir.
Hele bir de telefon operatörü firmalarını düşünün. Bu firmaların da elektrik dağıtım şirketleri gibi zarar etmeleri matamatik olarak mümkün değildir. Bu kurumların nasıl el değiştirdiğini, nasıl özelleştirme kurumu tarafından paketlenip hediye edildiğini geçtiğimiz son 10 sene içinde yaşadık.
Konuyu analiz etmek için rakamlardan hareket etmemiz gerekir. 2017 senesinde ilan edilen Türkiye’nin bütçesinde gider olarak 645.1 milyar Yeni Türk Lirası yer almakta. Gelir olarak verilen verilerde 598.3 milyar Yeni Türk Lirası gözükmekte. Bu bütçenin içinde Türkiye‘de sorgusuz sualsiz harcanan bir örtülü ödenek vardır ki, bunu hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı harcar.
Şimdi Başkanlık olduğuna göre bir kişinin harcadığı bu paranın 2016 yılında toplam 1.6 milyar lira olduğu söylenmekte. 2017 yılı için de 1.98 milyar lira konuşulmakta. 2016 yılında sadece ocak ayında harcanan örtülü ödenek miktarı 103.4 milyon lira. 2017 yılında ise bu miktarın 163.8 milyon liraya çıktığını basından öğrenmekteyiz. Bakkal hesabı olarak bölüp çarptığınızda harcama miktarında artışı %38 olarak görmektesiniz.
Bir başka gayya kuyusu ise ülkede çeşitli dinlere inananları kucaklaması beklenen bir kurum olarak çalışması gerektiği halde, böyle olmadığını izlediğimiz Diyanet işleri. 118 bin çalışanı ile Türkiyenin en büyük arkabahçesi olduğuna inanmaktayım. Bu yaşadığımız senede elde ettiği 4 milyar 368 milyon lira bütçe ile ne yaptığını düşünmekteyim. Bakınız çok önemli bir veri 7 ayda bu kurumun harcadığı meblağ 4 milyar 244 milyon lira. Sayıştay denetimine kapalı olan böyle kurumların olmasının ülkenin büyümesine büyük engel olduğuna inanırım.
Bizler devletin koydukları vergilerde artışın genelde nedenini sormayız. Devlet istiyorsa biz de veririz mantığı ile ödemelere devam ederiz. Akaryakıtta oluşan %5 veya %10 artışlara ses çıkarmayan vatandaşın bu sessizliğini fırsat sayan maliye, araçların vergilerinde %40 zam yaparak ülkedeki kargaşadan nemalanmakta.
Ülke idaresinde her yapılan hatadan ‘Böyle olduğunu bilmiyorduk’ veya ‘Bizi kandırdılar’ ve de ‘Kuzey Irakta yanıldık’ diyenler, toplumu aptal yerine koyup denk olamayan gelir ve giderle Meclisin önüne hatalı bir bütçe koyarsanız, %40 zam isterken buna da ‘YANILMIŞIZ’ demek mecburiyetinde kalırsınız diye bir sözüm geldi söyledim. Hem nalına hem mıhına.