A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Türkiye ‘gıda egemenliğini’ kime karşı, nasıl kaybetti?

Kategori Kategori: Çevre | Yorumlar 0 Yorum | 01 Eylül 2017 08:23:03

Ülkemizde gıda egemenliğinin gerilemesi son yıllarda iktidar tarafından uygulanan politikalarla hızlandırıldı. Çiftçilerimiz yabancı tekellerin bir sömürü aracı haline getirildi, ülkemiz halkın çıkarlarına uygun bir tarım politikasını belirleyebilme hakkından mahrum edildi. Gıda egemenliği halkın, ekolojik ve sürdürülebilir yöntemlerle üretilen; sağlıklı, kültürel olarak uygun gıdalara sahip olma ve kendi gıda, tarım sistemlerini ve tarım politikalarını belirleyebilme hakkına sahip olmasıdır.

Ne yazık ki 1980’lerden bu yana gerek yerel topluluklar gerekse de ülkeler, bu haklarını daha da artan boyutlarda kaybettiler.



Türkiye de yaptığı anlaşmalarla, gelişmiş ülkelerde üretilmiş dampingli gıdalardan kendisini korumak için kaçınılmaz olan gümrük vergilerini düşürmek zorunda kalmıştır.

Bu bir anlamda ulusal egemenliğin kaybedilmesidir.

Maddeler halinde gıda egemenliği ve hâkim sistemin farklarını ortaya koymaya çalışalım.

Üretimin önceliği

Hâkim sistem, tarımın öncelikle ihracat için yapılmasını öngörmektedir. Gıda egemenliğinde ise yerel pazarlar için üretmek esastır. İhracat ve ithalat ise kökten reddedilmemekle birlikte gıda egemenliğini tehdit etmeme koşuluyla gerçekleştirilebilir bir durumdur. Türkiye’nin de imzaladığı Uluslararası Tarım Anlaşması gümrüklerin düşürülmesini öngörmüştür. Böylelikle daha önceleri pamuk ihraç eden ülkemiz pamukta gümrük vergisinin sıfırlanması ile pamuk ithal eden bir ülke haline gelmiştir. Geçen dönemde pirinç ithalinde kısmen ülke üreticilerini korumak amacıyla zorluklar getiren Türkiye, ABD tarafından uluslararası mahkemelere verilmiş ve geri adım atmak zorunda bırakılmıştır. Gelişmiş emperyalist ülkeler gerekçe olarak uluslararası gıda pazarlarının ‘serbestleşmesini’ gösterseler de yüksek prim destekleri sayesinde kendi ülkelerinde ulus ötesi şirketler tarafından çiftçilerden maliyetin altında satın aldıkları birçok ürünü dampingle gelişmekte olan ülkelere ihraç ederek bu ülkelerin üretim yapılarını tahrip etmişlerdir.

Ürün fiyatları

Hâkim sistem pazar neyi dikte ederse onu kabul ederken, gıda egemenliğinde çiftçi eline geçen fiyatlar maliyeti kapsamalı ve çiftçiye, balıkçıya vb. kesimlere uygar bir yaşamı gerçekleştirecek bir geliri de sağlamalıdır. Ülkemizde destekleme fiyatı verebilen SEK, Et Balık Kurumu, TEKEL gibi kurumlar özelleştirilmiş, çoğu yabancı tekellerin eline geçmiştir. Tarım Satış Kooperatifleri’ne çiftçiyi desteklemesi için devletin yardımcı olması yasalarla yasaklanmıştır. Bu adeta ülkenin işgali gibidir.

Destekler

Çiftçi eline geçen fiyatları etkileyecek destekler, hâkim sistemce yasaklanmıştır. Ancak ürünün kg. başına verilen prim veya dekar başına verilen destekler serbesttir. Desteklere bir üst sınır getirilmişse de gelişmiş ülkelerde destekler daha yüksek gerçekleşmiştir. Gıda egemenliği modelinde başka ülkelerin çiftçilerine zarar vermeyen destekler mümkündür.

Gıda

Hâkim sistemde gıda metadır. Zararlı, çöp gıdalar bir sorun kabul edilmemektedir. Gıda egemenliğinde ise gıda herkes için bir haktır. Ülkemiz nişasta bazlı şeker, margarin, tarım zehirleri ile üretilmiş çöp gıdaları üretmesi için zorlanmıştır.

Açlık

Hâkim sisteme göre nedeni verim düşüklüğüdür. Gıda egemenliğinde ise nedeni gelir dağılımının bozukluğudur. Son yıllarda artan gelir adaletsizliği geniş bir kesimde açlığın kaynağı durumundadır.

Kaynakların kontrolü

Mevcut sistemde toprak, meralar ve su özel/yabancı şirketlerce yağmalanacak kaynaklar olarak düşünülür. Son yıllarda tarımda şirketlerin söz sahipliği arttı. Gıda egemenliğinde ise tarım yerel halk ve küçük üreticiler tarafından kontrol edilmelidir.



Tohumlar

Fikri mülkiyet hakları ile şirketlerin egemenliğine verilmiş bir girdidir. Türkiye’de 2006 yılında yasalaştırılan ve tohum tekelinin önünü açan, 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu yerel/atalık tohumların satılmasının önüne geçmiştir. Gıda egemenliğinde ise tohumlar insanlığın ortak bir hazinesidir. Korunmalı ve geliştirilmelidir.

GDO’lar

Geleceğin teknolojisi kabul edilen GDO’lar, gıda egemenliğinde gereksiz, zararlı ve şirketlerin kontrolünde bir teknolojidir.

Tarım teknolojisi

Hâkim sistemde endüstriyel tarım (tarım zehirleri, kimyasal gübreler, aşırı su, şirket tohumları, ağır makinelerle yapılan tarım), GDO, monokültür (tek veya az sayıda ürün yetiştirme) esastır. Gıda egemenliğinde agroekolojik tarım (tarım zehirleri, kimyasal gübreler olmaksızın, yerel bilgileri, ekolojik süreçleri kullanarak yapılan tarım) esastır. GDO’ya ihtiyaç yoktur.

Damping

Hâkim sistemde bir konu değilken, gıda egemenliğinde yasaklanmalıdırlar.

Tekeller

Hâkim sistemde bir konu değildir. Günümüzde tekellerin sayısı ve gücü artıyor. Gıda egemenliğinde bu kırılmalıdır. Küçük üreticilere dayalı bir sistem esastır.

Çifçiler

Hâkim sistemde yok edilmesi gereken çağdışı bir kitledir. Gıda egemenliğinde ekolojinin, gen kaynaklarının koruyucusudur.

Kentli tüketiciler

Hâkim sistemde mümkün olduğu kadar az ödeme yapılacak işçilerdir. Gıda egemenliğinde uygar yaşam için yeterli gelire sahip olmalıdırlar.

Başka bir tarım

Hâkim sistemde mümkün değil. Gıda egemenliğinde mümkün ve olabildiğince geniş ölçüde gösterilmelidir.

Genel sonuç

Ülkemizde gıda egemenliği uzun yıllar boyunca geriletildi. Son yıllarda gerileme iktidar tarafından uygulanan politikalarla hızlandırıldı. Çiftçilerimiz yabancı tekellerin bir sömürü aracı haline getirildi, ülkemiz halkın çıkarlarına uygun bir tarım politikasını belirleyebilme hakkından mahrum edildi. Tüketiciler de sağlıklı, tadını beğendikleri gıdaları bulamamaktadır. Onlara bu sistemde çöp gıdalar sunulmaktadır.

***

Gürer: Milli tarımdan bahsedilemez

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, AKP hükümetinin tarım politikalarını eleştirerek, 15 yılda tarımın bitme noktasına getirildiğini belirtti.

Tarımla alakalı her şeyin ithal edildiğini ifade eden Gürer, “AKP hükümeti milli bir tarım politikasından bahsedemez” dedi.

Türkiye’de çiftçi kesiminin son yıllarda yaşadığı sorunların, hükümetin yanlış tarım politikasından kaynaklandığını aktaran Gürer, 15 yıl öncesine kadar tarımda kendi kendine yeten Türkiye’nin, artık pek çok ürünü ithal ettiğine dikkat çekti.

Gürer şöyle devam etti: “Tohumun, ilacın, gübrenin, mazotun ithal edildiği ülkemizin yakın gelecekte tamamen dışa bağımlı bir hale gelmesinden endişe ediyoruz. Giderek artan enerji masrafları, ithal edilen tarım ilaçları yine ithal edilen tohum, dünyanın en pahalı mazotu çiftçimize reva görülüyor.”

***

Tarımda dışarıya 181 milyar dolar ödedik

Hükümet, Morityus Cumhuriyeti dahil 16 ülke ve AB’den yapılan bazı tarım ürünleri ithalatında kontenjan değişikliğine gitti. Ziraat Mühendisleri Odası, AKP’nin 15 yıllık tarım ithalatı karnesini çıkardı.

Ekonomi Bakanlığı, AB ile aralarında Arnavutluk, İran, İsrail, Mısır, Sırbistan, Şili’nin de bulunduğu 16 ülkeden yapılan bazı tarım ürünleri ithalatında uygulanan tarife kontenjanlarında değişiklik yaptı.

İthalat yapılan ülkeler arasında Hint Okyanusu’nda yer alan ada ülkesi Morityus Cumhuriyeti bile yer aldı. Resmi Gazete’de yer alan değişiklikleri değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özden Güngör, tarımda ithalattan bir an önce vazgeçilmesini isteyerek, “Yazık bu ülkeye” dedi. Güngör, AKP’nin 15 yıllık karnesini de şöyle özetledi: “AKP döneminde 60 milyon ton yağlı tohum ve türevleri ithal edildi. 37 milyar dolar para ödedik. 44 milyon ton buğday ithal edildi. 12.5 milyar dolar para ödendi. 28 milyon ton soya ve küspesi ithal edildi. 12.3 milyar dolar para ödendi. 11 milyon ton pamuk ithal edildi. Toplam 18.5 milyar dolar para ödendi. 21 milyon ton ayçiçeği tohumu, yağları ve küspesi ithal edildi. 14.5 milyar dolar para ödendi. 3 milyon ton pirinç ithal edildi. 1.5 milyar dolar dolar ödendi. 15 milyon ton mısır ithal edildi. 4 milyar dolar para ödendi. 3 milyon ton mercimek ithal edildi. 2 milyar dolar ödendi. 2.5 milyon ton arpa ithal edildi. 587 milyon dolar para ödendi. 400 bin ton nohut ithal edildi. 460 milyon dolar para ödendi. Tüm bu ürünler için ithalata toplam 100 milyar doların üzerinde para ödendi. Kepek, saman, bezelye gibi tarla çıkışlı ürünleri de ekleyecek olursak 181 milyar dolar para ödemişiz... Böyle tarım politikası olur mu?”


PROF. DR. TAYFUN ÖZKAYA
TARIM EKONOMİSİ


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git