Yaşadığımız topraklar üzerinde bir durup düşünmemiz gerekir. Burada bizden evel kimler yaşadı ve neler yaptılar? Bazı tarih kitaplarında Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaşayan ve günümüze kadar kaybolmamış izleri bulunan medeniyetlerin en eskisi olarak, Hatti uygarlığı kabul edilir. Ancak son yıllarda bir çobanın tesadüfen bulduğu Göbekli tepedeki kalıntıların Hattilerden de önce olduğu söylenmekte. Bilimsel kanıtlara bakarak bunun doğruluğunu kabul etmemiz gerekir.
Fakat aklıma hep şu soru gelmekte: Neden Anadolu’da asırlarca yaşamış olan bunca medeniyet izlerini bırakıp yok olmuşlar?
Mutlaka bu medeniyetlerin de özel günleri, kendilerine özgün inançları vardı. Bereket tanrıçalarını, doğa güçlerini ellerinde tutan tanrıları olduğunu biliyoruz.Anadolu’da tarım ve buna bağlı mahsulün daha verimli olması için tanrılara adaklar verdiklerini biliyoruz. Hattilerden sonra Anadolu’da yaşayan Hititlerde de bir evvelki medeniyetin tanrılarının izlerini görmekteyiz. Bir elinde üzüm salkımı, diğer elinde yaşamın anahtarı sembolünü kabartmalardan hatırlamaktayız. Bu kültürün de Anadolu’nun öz değeri olduğunu inkar edemeyiz.
Anadolu’da Hattilerden sonra yaşayan kültür kalıntıları içinde, yani Hititlerin yazıtlarında Hattilerden ve onların kültüründen bahsederler. O değerleri yok saymadan, kendi kültürlerini de yaşatarak bahsederler. Burası Anadolu, yani dolu dolu medeniyetlerin beşiği! Bunu kabul etmemiz gerekir.
Kimler yaşamamış, gelip geçmemiş ki bu topraklardan bir düşünün: Sümerler, Akadlar, Kaldeliler, Elamlılar medeniyetler kurmuş, ticaret yapmış, iz bırakmışlar. Anadolu hem Balkanlardan hem de Güneyden istilalara uğramış. Romalılar yüzyıllarca bu topraklarda yaşamışlar, medeniyetlerini bu topraklara da taşımışlar.
Meryem Ana bu topraklarda yaşamış. Hatta Hazret-i İsa’nın da bu topraklarda dünyaya geldiğine inanmaktayım. İsa’nın vefatından sonra, ona ilk inananların da gelip yaşadıkları yer Anadolu. Hatta Havari Nicholas, bir başka deyişle Santa Klaus’un aslen Antalya DEMRE ‘de yaşadığı söylenir.
Şimdi bizim bu konunun aksini söyleyip, bunun gerçek olmadığını kanıtlama olanağımız var mı? Anadolu’da hıristiyanlığın ilk kiliselerinin yapıldığı da bir gerçektir. Bunu inkar etmemiz mümkün değildir. Anadolu’da iki bin yıl boyunca çok sayıda kilisenin yapılıp kullanıldığını da biliyoruz. Asithane’de Roma’lılar tarafından Hıristiyanlık tarihi ile aynı zamanda yapılmaya başlanan AyaSofya Kilisesi bunlardan sadece bir örnektir.
Yılbaşından evvelki Cuma hutbesindeki bir cümleye dikkat etmemiz gerekir:
‘’Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür. Sevap- Günah, Hayır-Şer konularında muhasebe yapılması gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango gibi şans oyunlarıyla heba edilmesi ne kadar üzücüdür.’’Bu topraklarda doğan, yaşayan kültürler hakkında cahilce söylenen sözleri istediğiniz gibi yorabilirsiniz diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.