A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Aborijinler neden tarım yapmadı?

Kategori Kategori: Yaşam | Yorumlar 0 Yorum | 05 Ocak 2017 02:44:24

Tarım 12 bin yıl önce Avustralya’ya yakın yerler dahil çeşitli yerlerde başlamasına rağmen, Avustralya yerlisi Aborijinler avcı ve toplayıcı kalmaya devam etti. Yeni Gine’nin yüksek yerlerinde tarım vardı. Çin’de başlayan tarım Filipinler’e, Endonezya’ya ulaştı. Timor, Vanuatu, Solomon Adaları, yerleşik hayat, bahçecilik ve tarlalarla tanıştı, ama Aborijinler toplayıcı ve gezgin kalmaya devam etti.

Yeni Gine ve Avustralya arasındaki adalarda Melanezyalılar bahçecilik yaptı. Kuzeyli Aborijinlerin Torres Boğazı Adaları’nda bahçecilik yapanlarla yakın ilişkileri oldu. Adalılar ve Aborijinler bildiklerini birbirine öğretti, ticaret yaptı.



Bütün bu ilişkilerde Aborijinler ekim-dikimi öğrendi ama bahçecilik-çiftçilik yapmaya yanaşmadı.

1700’lerde Arnhemland ve Kimberley Aborijin kabileleri Çin’de üretilen ve Güneydoğu Asya’ya yayılan pirinçle tanıştı. Endonezyalılar Çin’de yiyecek ve afrodizyak olarak kullanılan deniz hıyarı toplamak için geldikleri Avustralya’nın kuzey kıyılarında, yemek için yanlarında getirdikleri pirinci Aborijinlerle paylaştı. Aborijinler pirinci sevdi, ancak toprak müsait olmasına rağmen pirinç üretmeye yanaşmadı.

Avustralya’ya beyazlar geldiğinde tarım yapmayan bir halkla karşılaşınca yanıtı kolayca buluverdiler: Aborijinler geri kalmıştı. Beyazların insanlığın gelişimine olan bakışı zaten belliydi: Avcılıktan sürü gütmeye, oradan tarıma ve ardından ticarete geçilmeli ve nihayet sanayi ortaya çıkmalıydı ki, ‘gelişme’ olsun…

Geri kalmışlık giderilebilir, ilerleme sağlanabilirdi. 19. yüzyıla gelindiğinde ırk mefhumunun yayılmasıyla birlikte artık Beyazlar Aborijinlerin ‘ilerleme kapasitesi olmadığı’na inanıyordu. Ama Murray nehrinde ördek avlayan Aborijinleri seyretmek yeterdi. Aborijinler nehrin bir yakasından öbür yakasına, suyun biraz üzerinde duracak şekilde uzun bir ağ geriyor, biraz ilerideki ördekleri ürkütüp, o yöne doğru uçmalarını sağlıyorlardı. Avcılar, yüksekten uçan ördeklerin üzerine ağaç kabuğundan diskler fırlatarak ve atmaca sesi çıkartarak aşağıya dalış yapıp daha alçaktan uçmaya zorluyor ve ördekler ağa takılıyordu. Kaşif Thomas Mitchell, Aborijinlerin ördek avında kullandığı ağı inceledi ve ağın İngiltere’de yapılanlar kadar iyi olduğunu tespit etti.

Tarım ‘ileri’ olmanın kanıtıysa, Aborijinler bütün kıta çapında bir tür tarım da yaptı. Nardoo adlı yerel bir otu toplar, kurutur, sapla tohumu ayırır, tohumu taşla ezerek un elde ederler, ateş külünde pişirerek bir tür kek yaparlardı. Avustralyalı ünlü kaşifler Burke ve Wills, son günlerinde açlıktan ölmemek için Aborijinlerden öğrendikleri bu yolla karınlarını doyurdular.

Aborijinlerin kanguru ve diğer av hayvanlarının yiyebileceği taze ot elde etmek için geniş alanlarda otlak yangınları çıkardığı da biliniyor. İngilizler, ağaç altlarının temiz olmasına, çalılıkla kaplı olmamasına şaşırmışlar ve gördükleri manzarayı ‘centilmen parkı’na benzetmişti. Tarihçi Bill Gammage, bu arazi yönetimini tarım olarak kabul eder. Gammage’e göre Aborijinler tarım yapıyordu, ancak çiftçi değildi.

Geoffrey Blainey’e göre, beyazlar Avustralya’ya geldiğinde, Aborijinlerin hayat standardı Avrupalı köylülerden daha iyiydi. Karınlarını doyurmak için günde birkaç saatlik çalışma yetiyordu. Günün geri kalan kısmı oyuna, zevke, seremonilere kalıyordu.



Aborijinler için toprağın anlamı

Batılı anlamda tarım, toprağa sahip olunarak, üzerinde yerleşip onu işleyerek yapılır. Aborijinler toprağı alma-satma kavramına hiç sahip olmadı. Toprak onlara değil, onlar toprağa aitti. Bir yere yerleşmediler. Kutsal toprağın her parçasıyla ilişkilerini sürdürmek için gezgin kaldılar. Aborijinler kadın için ya da davranışını beğenmedikleri başka Aborijinlerle kavga etti. Ancak toprak için asla savaşmadı. Beyazlarla yaptıkları anlaşmalarda, topraklarını bugün anladığımız şekilde sattıklarını düşünmediler. Anlaşmaların altına imza atarken, belli bir amaçla, geçici olarak bir süre topraktan yararlandırdıklarını düşünüyorlardı. Beyazların toprağın peşinde olduklarını çok geç fark ettiler.
    "Beyazlarla asla savaşmadılar. Beyazlarla çatışmalar yaşadılar ama bu işgalcileri uzaklaştırmak için değil, davranışlarını düzeltmeleri, ‘yola gelmeleri’ için yaptıkları çatışmaydı. Beyazlarla ilk karşılaştıklarında önce onlardan uzak durdular, sonra da asimile etmeye çalıştılar."
Aborijinler toprağa sahip olma kavramının kendilerine yabancı olması yönüyle Amerikan Kızılderilileri ve Yeni Zelanda Maorilerinden ayrılır. Kızılderili ve Maoriler, toprağa sahip olma kavramına yabancı değildi ve bu nedenle beyazlarla kanlı savaşlar verdiler. Aborijinler, 1788’de başlayan beyaz yerleşim sonrasında, yerleşimciler için hiçbir zaman büyük bir sorun teşkil etmedi. Büyük, kanlı savaşlar, Aborijin ayaklanmaları yaşanmadı.

Aborijinler doğaları gereği kalabalık gruplar halinde değil, küçük gruplar halinde günlük yaşadı. 500 farklı dil konuşur, kabileler birbiriyle geçinemezdi.

Tarım toplumuna geçen toplumlar, kısa sürede toprağa sahip olan ve onun üzerinde çalışanlardan oluşan sınıfsal ayrışma geçirdi. Toprağın metalaşması demek, onun bir parçası olmak değil, ona yabancılaşmak anlamına gelir. Toprağı metalaştırmayan Aborijinler bu sınıf farklılığını yaşamadı. Kızılderililerde olduğu gibi kabilenin bir lideri, bir ‘şefi’ yoktu.

Ticaret mefhumuna da sahip olmadıkları için, yaşadıkları yerleri paylaştıklarını düşündükleri beyaz yerleşimcilerin hayvanlarını ‘çalmak’ta sakınca görmediler. Hoşlarına giden ya da ihtiyaçları olan bir şeyi istemek, normaldi. Kadınlarını verdikleri beyaz yerleşimcilerden karşılık bekliyorlardı. ‘Dilenmek’ diye adlandırılan ve ayıplanan şeyler, onlar için normaldi.

 Avustralya’ya yerleşen İngilizlerin önceliği, Aborijinleri uygarlaştırmak ve Hıristiyanlaştırmaktı. Bu da onları yerleşik hayata geçirerek başarılabilirdi.



Koloninin Valisi Macquarie, 1810’larda Aborijinleri çiftçi haline getirmek için ciddi bir girişim başlattı. Görevli misyonerler, tarlada çalıştırılan Aborijinlere yemek sağlayacak, çalışmayanların yemeği kesilecekti. Aborijinlere göre değildi bu. Yemekleri kesilen Aborijinler dilenerek ya da eski hayatlarına dönerek bu projenin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldular. Çalışmaya gönülsüz de olsa devam edenler, kalmak için kendileri için hazırlanan barakaları değil, İngiliz centilmenlerin evlerini istediler. Hatta Sydney’in batısındaki bir yerleşim yerindeki Aborijinler, kendilerinin yerine çalışması için tarlaya İngiltere’den gönderilen suçluların getirilmesini isteyerek yürütme komitesindekileri şoka uğrattılar.

Avustralya’nın kuzeyinde misyonerler ve hükümet görevlileri 1970’lerde bölgeden ayrılınca, bölgedeki bahçeler bir anda enkaza dönüştü. Cape York’ta bu durumu inceleyen bir antropolojist, bahçelerin bakımını sadece dışarıdan gelen Melanezyalıların ve Torres Boğazı Adalılarının yapmaya devam ettiğini, bütün Aborijinlerin ‘bu iş bize göre değil’ diyerek bahçeleri terk ettiğini tespit etti.

Aborijinler, yanlarında çalıştıkları beyaz işverenlerden ücret talep etmedi. Kendilerine göz kulak olan kişi gözüyle baktılar patrona. Karın tokluğuna çalıştılar. 1960’da hükûmet, Aborijin ücretlerinin de beyaz işçi ücretleri seviyesine çıkarılmasını kararlaştırınca, çiftliklerdeki bütün Aborijinlerin işine son verilip, bu gönülsüz işçilerin yerine 8 saat çalışmaya istekli beyazlar alındı. Aborijinler işsizlik parasına yazıldı. Hâlâ önemli oranda işsizlik parasıyla yaşıyorlar.

Kaynak : sbs.com.au | Ismail Kayhan | 29 Mar 2016

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 5 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Erişim engeli sonrası X'te Ekrem İmamoğlu akımı
Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı
Yüzlerce öğrenciden ABD'yi terk etmeleri istendi.

Hindistan-Pakistan Savaşı Senaryosu
Hindistan - Yeni Zelanda: Sessiz ama Kritik Bir Ortaklık
Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor
Suriye nasıl kutsallaştırıldı? Suriyeliler umutlu olabilir mi?
Penguen ve foklara da vergi uygulaması…

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Avrupa gözünü ABD'li akademisyenlere dikti.
Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü

JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN
Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez
Af Örgütü: Türkiye'de yargıya müdahale derinleşti
"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!
Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke

Bu sistemdeki bir kusur değil, sistemin kendisi
Post-truth dünyada adalet nedir?
1919-1922'de Bir Mayıs’lar, Gösteriler, Yürüyüşler
Türkiye halkı otokrasiye direniyor. Sessizlikten daha fazlasını hak ediyorlar.
Kakao Endüstrisinde Çocuk İşçiliği: Tadı Kadar Tatlı Değil

KURBANIM BUGÜN
KAZ DAĞI
GÜNÜN HABERİ
NE İSEN O
KILAVUZ KARGA

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git