Evet yanlış okumadınız. İspanyolca bir başlık bu. Anlamı ‘Bir Türk Ressamın gözünden Don Kişot’ Ressam Cemil Eren’in 26 Kasım 2016’da İspanya Bilbao’da açılan sergisinin adı. İspanya bu yıl Cervantes’in doğumunun 400. yılını kutluyor. Cervantes, bir İspanyol yazar ve şair. Onu, dünyanın üç büyük dininin kitaplarından sonra en çok okunan kitabı olan Don Kişot’la tanıyoruz.
Batı dünyasının klasiklerinden biri Don Kişot, ve eğer onu okumadıysanız henüz, bir üniversite mezunu bile olsanız çok anlamı yok, cahil olduğunuzu düşünebilirsiniz. Ya da bir dünyalı olmadığınızı.
Cemil Eren’in Cervantes ya da Don Kişot’la ilk karşılaşması 1961 yılına rastlıyor. Paris’teyken Sein kıyısında bir kitapçıda bulduğu keyifle okuduğu bir kaç öyküsünden sonra, Don Kişot karşısına çıkmayı sürdürüyor. Fransa’da, Ankara’da Bodrum’da… Öyle keyifle okuyor ki, sonunda Don Kişot’un onda esinleyip uyandırdıklarını, kendi buluşu olan mürekkep balığının mürekkebi ile yapmaya başlıyor.
Hatta bir gün kendisini küçültmek amacıyla Don Kişot benzetmesi de yapıyorlar ışığın ressamı Cemil Eren’e. Sanata, özellikle de resme pek de dost olmayan, sanatınızdan çok paranızla ve çevrenizle tanınabildiğiniz bir ülkede ressam olmak elbette bir anlamda Don Kişotluktur da.
Cemil Eren’in Don Kişot’u canlandırdığı kimi resimlerinden bakanın kendisi olduğunu görebiliyoruz. Sanatçının hınzırlığı mı yapıtının tam içinden bir başka kimlikle gözünüzün içine bakmak? Öte yandan başka bir sanatçının yapıtını özümseyebilmek ile de ilgili elbette. Gerçek sanat yapıtları çağlara, kültürlere, kişilik ayrımlarına aşkın oluyor. Öyle olunca Cemil Eren’in Don Kişot resimleri 16.yy dan 21.yy bir köprü oluyor. Anlamlı, yakın, sıcak, çıkıç noktası ile belirli ama özgün.
İlk Don Kişot sergisini İspanya’da 1992’de açmış Cemil Eren. Bu serginin açılışı ise İspanyol Büyükelçiliğinin girişimleri ile olmuş. Cervantes’in ölümünün 400. yılı dolayısı ile. Bizim içinse bambaşka bir anlamı var artık bu serginin. Cemil Eren’in aramızdan ayrıldığı gün 26 Kasım 2016’da açıldı çünkü. Sanatçıların yapıtlarıyla yaşamayı sürdürdüklerinin bir kanıtı olarak.
Her ülkede her çağda Cervanteslerin Don Kişotların Cemil Erenlerin varolduğunu var kalacaklarını bilmek güzel değil mi?