Geçenlerde aklıma geldi, acaba Deccal kelimesi ne zaman ve hangi amaçla dile getirilmiş diye düşündüm. Mitolojik anlamlardan güncel mana çıkarılması doğru olur mu bilmiyorum. İslam mitolojisine göre ahir zamanda bir Mesih ikinci kez yer yüzüne gelecek derler. Bu geliş ne zaman olacak ve hangi koşulda olacak diye hep düşünürüm. Bir kez dünyaya gelmiş, daha sonra ikinci kez gelecek olduğunu söylerle Mesih anlamına gelen Habercinin.
Bir başka deyişle Tanrı’nın bir elçisi bir sefer gelmiş yer yüzüne, şimdi ise ikinci kez inecek.
Kendilerini Tanrı’nın elçisi olarak tanıdığımız, semai dinlerin peygamberlerini ve kitaplarını biliriz. Hazreti Adem’le başlayıp daha sonra Hazreti Musa, Hazreti İsa ve Hazreti Muhammed diye kronolojik sıraya koyabiliriz bu diziyi.
Şimdi efsaneyi anlamamız gerek. Çünkü kelime Türkçe olmadığı için doğrudan bir anlam çıkaramayız. Arapça da ilginç bir dildir. Bir kelimenin söylenişi itibari ile başka anlamlara da geldiği bilinir. DECCAL, yalancı hilekar, zihinlerde iyi ile kötüyü karıştıran, hak ile batılı ayırt edemiyen, gerçekleri saptıran , kötülük timsali şeytani bir varlık olarak da tanımlanır. Hatta bir hadise göre Hz. Muhammed “Deccal’a denk gelen, ona karşı Kehf suresinin ilk ayetlerini okusunlar” diye buyurmuş, derler.
Ne zaman geleceği konusunda türlü rivayetler vardır. Kanıtı olmayan bir tevatüre akıl yormak belki abesle iştigal gibi gelse de, böyle bir mitolojik hikayeye mütedeyyin halk inandığından irdelemek gerekir. Doğruluğu üzerinde bir yorum yapmak istemem, ancak bu mitolojik inancın boyutlarını anlamak gerekir. Semai dinlere inanan değişik toplumlardan hangisi yozlaşmaya daha erken başlayacak ve bu dinin peygamberi mi yoksa bir başkası mı yer yüzüne DECCAL olarak tekrar gelecek? Yoksa maksadını yitirmiş bir dinin bozulan inançlarını düzeltme anlamında mı dünyaya geri gelecek bu Deccal? Bir başka dinin mesihi mi olacak burası açıklık kazanmamış rivayetin.
Neresinden bakarsanız bakın, müsbet ilim yapmış insanlar bu senaryo üzerinde kafa yormak bile istemezler. Mitolojik olayların doğruluğu tartışılır. Ayrıca semai dinler neden hep bizim coğrafyada zuhur eder de, bir Avrupa veya Amerika’da hatta neden bir Afrika ülkesinde ortaya çıkmaz? Belki Orta Doğu’daki iklim insanların müsbet ilimden uzaklaşmasına neden oluyor da ondan mı diye de düşünmek gerekir.
Ülkemizde gelişen olaylar zincirinde halkalar öyle kopuk ki zincirin halkalarını birleştirmek için sadece akıl ve mantık gerekmediğine inanmaktayım. Halkaların nelerden oluştuğu da çok önemli. Bu senaryoların bir başka ülke tarafından kurgulanmış olsa da içerde bu kurguda anahtar olan birden fazla öğe olduğu muhakkak. İnsanların bu konulara eğilecek zamanları olmadığı için işleri ve uğraşılarına geri dönüp, geçim derdine düştükleri de muhakkak. Yoksa oturup düşünseler, yanıt bulamadıkları onlarca soruya yanıt aramakla hayatlarını geçirmek zorunda kalacaklar.
Hani olası bir Deccal ülkemize mi gelir, diye düşünenler bile olabilir.
Kimbilir hangisi tekrar dünyaya hangi sıfatla ikinci bir görev için gelecek ve bu Orta Doğu yöresine inip toplumun bozulan düzenini tekrar kurgulayacak diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.