|
|
Taraf Olmayı Reddediyorum!Kategori: Ayorum Güncel | 5 Yorum | Yazan: Deniz Günal | 04 Mart 2008 01:27:13 Her konuda fikir sahibi olanlardan mısınız? İtiraf edeyim ben değilim. Hatta bazı konularda ne kadar düşünsem, bilgi edinsem de fikir sahibi olamıyorum. Bazı konular var ki, benim bir fikir sahibi olmam, bunu aktarmam gerekiyormuş gibi de gelmiyor.
Ne kadar akıl fikir sahibi olamasam da bu konularda, duyuş, duygulanış sahibi oluyorum. İstesem de istemesem de. Bunların bazıları oldukça önemli konular. Örneğin Türk ordusunun Kuzey Irak’a girerek PKK kamplarına saldırı düzenleyişi gibi. Bu silahlı örgüte kimileri terör örgütü, kimileri kurtuluş örgütü diyor. Üyelerine de kimileri gerilla, özgürlük savaşçısı, ayrılıkçı, kimileri terörist diyor. Siyasi duruşunuza göre herkese herşeyi söyleyebilirsiniz. Sizin kahraman gördüğünüz birilerinin cellatı olabilir. Sizin leş diye nitelediğiniz bir başkasının şehidi. Olabilir. İnsanların kimileri kahramandır kimileri korkak, yanlış, yalancı. Her insana ayrı ayrı bakmak gerekir. Her insanın iyi güzel kötü taraflarını ayrı ayrı görmek gerekir. Yani, Türk askerlerinin de PKK üyelerinin de kimilerinin kişiliğinde cesaret, özveri, paylaşımcılık kimilerinin kişiliğinde korkaklık, bencillik ağır basabilir. Herkese ayrı ayrı bakmak gerekir. Türk askerleri halkının çıkarlarından oldukça farklı çıkarlara hizmet eden bir devletin güçlü ordusuna üyedir. Güle oynaya da gitseler askere gitmeme şansları olsa giderler miydi, sormak gerekir. O şansı bulsalar ana babalar çocuklarını askere gönderir miydi, bunu da sormak gerekir. Burunlarına mikrofon sokarak değil, yüreklerine sormak gerekir. PKK üyeleri, aynı devletin pek hizmet kaygısı gütmediği yörelerden birinden, hem coğrafi hem de sosyal anlamda en olumsuz koşullara sahip yöremizden çıkmış, içinden çıktığı halka da zulum eden bir örgüte üyedir. Onların başka şansı olmuş mudur? Olsaydı dağa çıkarlar mıydı? Sormak gerekir. Savaşlar niye olur? Öldürerek, şiddetle korkutarak egemen olma, çıkar elde etme hakkını kazanmak için. En çok, en hızlı öldürmek, en çok acıtmak savaşın altın kuralıdır. Öldürdüğünüz kadar ölmeye hazır olmak da. Ölmeye hazır olmak için ölümü yüceltmeniz gerekir. O yüzden “şehit”lik mertebesi, “kahraman”lık sıfatı vardır. Çocuklarımız ölüme güle oynaya gitsinler, arkalarından anaları babaları savaşları çıkaranlardan hesap sormasınlar diye. İşte benim sahip olduğum bütün akıl fikir bu noktada bitiyor. Gerisi tamamen duygularımın alanına giriyor. Bundan sonrasında akıl fikir işe yaramıyor zaten. Siyasi ya da diyelim ki etnik ve de milliyetçi duruşunuza göre bu savaşta bir tarafı tutuyorsunuz. Diyelim ki bu savaşta Türk devletini haklı buluyorsunuz. Dolayısıyla Türk ordusunun askerleri ölünce şehitlik mertebesine çıkıyorlar. Onlar artık şehit oldukları için vicdanımızın rahat olması gerekiyor. Sizin, benim, onları doğuran anaların babaların vicdanları rahatlıyor. Peki şehit analarının, babalarının, eşlerinin, çocuklarının nasıl bir yaşamları oluyor sonra? Yaşamlarına, o güzel erkeği yitirmeden önceki sevinç, umut, mutluluk ya da günlük yaşamın sıradan dertlerine aynı kayıtlılık haliyle dönüyorlar mı? Dönebilirler mi? Bir çocuk ölünce onunla birlikte kaç can sönüyor bir hesap edin! Niye ölsünler, niye bu gencecik pırıl pırıl genç erkekler hayattan paylarına düşen her zevki ve acıyı tatmadan ölsünler ki? Peki PKK’lılar ölünce ne oluyor? Siyasi duruşunuza göre belki şehit oluyor belki “etkisiz hale getirildi” oluyorlar. Bu PKK’ya katılan Kürt çocukları -ki aralarında eminim Türk çocukları da vardır, artık her ne hikmetse Alman çocukları da varmış aralarında- ya onlar niye en zoru, en kötüyü seçip dağa çıkıyorlar? Hadi Alman çocuklarının neyi niye yaptıklarını bırakalım. Bizim çocuklarımız, Kürt çocukları, sevilecekleri bir yaşamları olsun, şarkılar söyleyip, top peşinde koştursunlar, bayramlarda analarının elini öpsünler istemezler? Niye böyle zavallı, kötü seçimlere mecbur kalıyorlar. Onlar dağa çıkınca, dağlarda, oyuklarda ölüp, öldürünce anne babaları nasıl yaşıyor? Hem çocuklarını yitirmenin acısı, hem de yanlış çocuklar yetiştirmiş olmanın utancı ile yaşamak kolay mı? Bu çocuklar, etnik kimliği Türk ya da Kürt her ne olursa olsun hepimizin çocukları, ölünce nereye gidiyorlar? Takıldım! Kolay mi o güzelim çocuklar, çakı gibi delikanlılar, tüm o yaşam gücü, yaşam aşkı, eline silah almış, karlar ortasında kurşunluyor, kurşunlanıyor. Kanlar içinde yıkılıyor. Onlar doğduğunda vardı bu savaş. O zamandan beri hiçbir şey yapmamış ya da her şeyi yanlış yapmışız, bu kavgayı bitirememişiz. Biz değil şimdi onlar ölüyor. Diyelim ki birileri bizi kulağımızdan tuttu geçmişe götürdü. Önümüze iki bebek koydu. Biri ilerde büyüyünce Türk ordusunda asker, diğeri de PKK’ya üye olacak. Yeni doğmuşlar. Mis gibi kokuyorlar. İki kadın ortadan ikiye yarılmış bu cennet parçalarını doğurabilmek için. Şimdi alın bu bebeklerden birini ateşe atın. Atabilir misiniz? Onları gencecik öldüren, onlardan yaşamlarını, anne babalarından yaşam sevinçlerini çalan, bundan utanmayan bir insanlık olabilir mi? Var işte. Bizim insanlığımız. Utanmamak bir yana bu ölümleri bağır bağır bağırarak kutsuyoruz. Kimileri Türk askerleri ölünce bayram yapıyor kimileri de Kürt çocukları ölünce. Demek ki aynıyız zaten. Birbirimizden farkımız yok! Şu bizim iki bebek var ya. Yerlerini değiştirin. Biri dağda vurulsun, biri de o dağda vursun. Hangisi hangisiydi ne farkeder! Ölümün olduğu yerde hak, haklı olabilir mi? Yaşamdan daha kutsal ne olabilir? Bir insan canından daha değerli ne olabilir? Savaşı, ölümü kutsamadığım için PKK yanlısı olduğumu varsayıp ateş püskürmesin kimse. PKK yanlısı falan değilim. Kürt çocuklarının eline silah verip bu dünyaya bir devlet, yani baştan kanserli bir oluşum daha doğurtmak için kan döktürenlerin yanında değilim. O “halkların kendi kaderlerini tayin hakkı”, “tarihi vatan”, “kültürel miras” falan gibi zırvaları da yutmuyorum. Halkların dünyanın neresinde kendi kaderlerini tayin hakkı olmuştur? Devletler, ordular, para, sermaye, silah şirketleri olduğu sürece hiçbir toplumun kendi kaderini tayin hakkı olmayacak. Halklar kendilerini kimin hangi amaçlar için manipüle edeceğinin kararını verecekler ancak. Hayır bütün söylediğim şu. Bir savaşta taraf olmayı reddediyorum. Bir savaşta ölen herkese içim yanıyor. Bir savaşta öldüren herkese karşıyım. PKK’ya karşıyım, PKK’lılara karşıyım. Onlara silah veren, onları kendi insanlarının, çocukların, Türk askerlerinin üstüne salanlara karşıyım. Ama Türk ordusunun dağları taşları bombalamasına, sınırları geçip yüzlerce insan öldürmesine de karşıyım. Kimin ne için öldürdüğünün benim için hiç ama hiçbir önemi yok. Analar, Türk anaları, Kürt anaları “Şehitler ölmez vatan bölünmez” “PKK halktır” gibi sloganlar attırmayın çocuklarınıza. Sokaklara siz çıkın. “Can haktır” “Analar burada PKK nerede” “Analar burada ordu nerede” diye bağırın bağıracaksanız. Yanacaksanız tam yanın, öyle yanın ki başka anaların canları yanmasın. Takılmıştım ya savaşlarda ya da görev başında ölen güzelim erkeklerimiz, canım çocuklarımız nereye gidiyor diye. Tek bir yere. Aynı utanç dolu belleğine gömülmeye insanlığın.
Yorumlarnesli
{ 09 Nisan 2008 11:58:45 }
Hani 8 asker vardi bir kac ay once. Silah biraktlar esir dustuler diye vatan haini ilan edilen, "ulvi" medyamizin delici oklarina hedef olan, baskakanimizin "keske olseydiler" dedigi. Neden hic kimse cikip da "iyi ama, bir dusunun, bireysel bazda herkes savasi reddetse, askeri de, "terorist"i de silah biraksa, savaslar boylec son bulmaz mi, buradan alacagimiz bir ders yok mu?" demedi. Neden "ulvi" yazarlarimizin hic biri Brecht'i hatirlatmadi? Cok kolay gaza geliyoruz, sorun orda. Olen de, olduren de cok kolay gaza geliyor. Ustelik olduren de kahraman filan olmuyor, "yari olu" oluyor. Bilmiyor muyuz bunlari, hep biliyoruz. Tekmil biliyoruz. Peki ama neden?...
saba
{ 06 Mart 2008 07:13:44 }
Her konuda fikir sahibi olanlardan olmadigimi (sevinerek) soyleyecegim. Cogu sey (hatta her sey) ak veya kara degil. Kesinlikle dogru ya da kesinlikle yanlis degil. Ayni durum kimisi icin dogru kimisi icin yanlis olurken, kimisi icin biraz dogru biraz yanlis bile olabilir.Ilgilenen, onemseyen, dusunen, sezinleyen kisi durumu iki tarafin gozuyle de gormeye calismalidir. Ezbercilikten vazgecmelidir ve ille de cizginin bir yaninda yer almak zorunda hissetmemelidir.
Burda sozkonusu olan bir savas. Yitirilen canlar soz konusu oldugunda iki tarafi da anlayabilmek, anlamak icin ugrasmak biraz daha kolay. Iki tarafi da anlamanin daha guc ama onemli oldugu pek cok konu aklimiza gelebilir. Turbana serbestlikten tutun da okullarda edebiyat egitiminin nasil olmasi gerektigine kadar pek cok konu... Bazen de fikre ulasmanin yolu iki tarafi da anlamayi basarmaktan gecer. semra
{ 05 Mart 2008 16:32:24 }
denizcim eline diline yüreğine sağlık...
duygularıma tercüman oldun. Oğul(ismim gizli kalsa daha iyi)
{ 04 Mart 2008 10:54:03 }
Pkk ye katılan, niye katıldığını bile bilmeyen, kandırılıpta dağa çıkanlara sözüm yok, ama bir devlet kurmak için, Türkiye'yi bölmek için çıkanlar ve ele başlarına diyeceğim tek şey onların ölüleri LEŞ.
Analar niye üzülüyor üzülmesin ben de bir şehit haberi aldığım da üzülüyorum, içim yanıyor anasının ki kim bilir ne oluyor! Her şeyden tatlı olan CAN ama, geride kalan canların mutlu olması için, onların canının yanmaması için bazen bizim canımız feda olsun demekten başka çarede kalmıyor. Bizim ülkemiz de ne Kürt sorunu ne Pkk sorunu var, dağdakilerin büyük çoğunluğunun bizim ülkemizle hiç işi yok, onlar orda ki rantın peşinde, onlar eroin, kokain, silahın peşinde. Bizim de kardeşlerimizi kandırıp, kendi kötü emellerine alet ediyorlar. Nasıl ki Türk ordusun da hep garibanın çocuğu ise, Pkk da ölenler hep kandirilip çıkanlar, ele başları sağ salim, zengin cocuklari sağ salim demi? Umarım biter bu savaş ve tüm savaşlar(Ama inanmıyorum buna, bu bitse bile başkası başlayacak) Her konuda olduğu gibi bu konuda da fikir sahibiyiz, Sen ne derse DENİZ, biz hep konuşacağız huyumuz bu. Ümit Köreken
{ 04 Mart 2008 10:41:17 }
Utanç dolu bellek...
Diğer Sayfalar: 1. Zaman bütün değerleri yerinden oynatıyor. Kim neyi ne için yaptığını bilmeden başka bir konumda buluyor kendini. Bunun içinde kahraman olmak da var, hain olmak da. Terör: Yıldırı Terörist: Yıldırıcı Yıldırı: Yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş, terör. Yıldırıcı: Bir siyasi davayı zorla kabul ettirmek için karşı tarafa korku salacak, cana ve mala kıyacak davranışlarda bulunan kimse, yıldırmacı, terörcü, tedhişçi, terörist. (TDK güncel sözlüğü) Ülkemizde yaşanan durum her insanın kişisel özelliklerine bakmaktan ziyade;haklı olduğuna inanılan gerekçelerle- bir illegal örgüte bakış açısıdır. Olay iki bebek açısından düşünüldüğünde duygusal sonuçlar verse de bilinçlerde bu durum iki bebekten çok ilerdedir. Bu sanal durum ise Anadolu toprağına asırlardır oynanan oyunun bir halkasıdır ve asla son halkası olmayacaktır. Askerliğini yapmış ya da mesleği askerlik olan birçok arkadaşım var; Güneydoğudan gelip batının ışıklı gecelerinde kendilerini yapayalnız hisseden, boşluğa düşen. Kimin için neyi koruduğunu sorgulayan; Yıllardır genç nesiller savaş sonrası sendromuyla büyüyorlar. Vietnam'dan sonra sadece savaş sonrası sendromunu giderebilmek için özel rehabilitasyon merkezleri oluşturulmuş. Ülkemizde bu gençler rehabilite edilmeyi bırakın güç yaşam koşullarıyla karşı karşıya bırakılıyor. Savunduğu ve uğruna canını vermek istediği vatanında çaresizliğe terk ediliyor. İşte bu savaşın bence en büyük paradoksu budur. Bir çok aile 'o güzel erkeği' çoktan kaybetmiş. Ülkemizde askere giden gençlerin çoğu işsiz, boşlukta, amaçsız, geleceği ipotek altında; Günümüzün en büyük sorunlarından biri, ülkemizde ya da bir başka ülkede ölüm haberlerini yemek soframızda kayıtsızca izleyebilmemizdir. Hatta ritüele dönüşen şehit haberlerinin iç kanatıcılığına dayanamayarak elimizdeki kumandanın yarışma kanalına basmamız... 'Aynı utanç dolu belleğine gömülmeye insanlığın.' İnsanlığın hala utanç dolu bir belleği var mı? Yoksa güncel tabirle sürekli 'reset' leniyor mu?
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|