A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Özgür Okullar

Kategori Kategori: Felsefe | Yorumlar 0 Yorum | 20 Ocak 2016 10:33:53

Özgür okullar: okuyan modern öznenin tarihindeki özgürlükçü pencereler… Anarşist özgür öğretim kavramı 19. yy sonlarına doğru yükselerek; ilerleyen dönemlerde ABD, Birleşik Krallık ve Avrupa’da açılan okullarda somut ifadesini buldu. Evveliyatında Stirner’dan Bakunin’e kadar konuya değinmeyen kalmamıştı kuşkusuz.

Mesela Stirner’in çocuklarda bastırılması değil desteklenmesi gereken sorgulama yeteneği, özgür bireylerin eşitliğine dayanan evrensel öğrenim sistemi, serbestçe öğrendikçe gelişecek özgür irade gibi temalar etrafında kaleme aldığı “The False Principle of our Education”  adlı makalesi dikkate değerdir.

Bakunin gibi düşünürler ise öğretimdeki sınıfsal eşitsizliğe dikkat çekiyor, evrensel öğrenimin herkesçe erişilebilir olması gereken mutlak niteliğine vurgu yapıyorlardı. Ki bu tutum komunistler tarafından da paylaşılacaktır.

Resmi eğitimin baskıcı, özneyi bir nesne konumuna indirgeyen totaliter niteliğine vurgu yapan anarşistler, çocukların özgür bir iklimde yetişmesinin, bütün dünyada yükselişe geçen, ileride faşizme ve nazizme dönüşecek milliyetçi, savaşçı, faşist ideolojilere esaslı bir darbe indireceğine inanmışlardı. Kendilerinden önce gelen özgür düşünürlerin özgürlük, ansallık (spontaneity), yaratıcılık, bireysellik, öz-gerçekleşme (self-realization) anahtar sözcüklerini esas alan yeni bir öğretici kuşağı 1960’lara kadar gündemde kalacak bir okul sisteminin temellerini atıyorlardı.

Bu okullardan bir tanesi, 1901’de Barselona’da anarşist düşünür ve öğretmen Francisco Ferre tarafından açılan La Escuela Moderna (Modern Okul), özellikle ilgi çekicidir: Ferre Kilise’nin gazabını çekmekte gecikmeyecek, 1906’da vatana ihanetten yargılanacak ve idam edilecek, ancak okulunun ilkelerine dayanan benzerleri dünyanın diğer bölgelerine yayılacaktı. New York’ta 1911’de açılan ve Emma Goldman tarafından da desteklenen; Upton Sinclair, Jack London gibi önemli isimlerin de ders vereceği Ferrer School gibi.  Ferrer School sadece öğretim faaliyetinde bulunan bir okul değildi, hakeza yine New Jersey’de yerleşik, komünal ilkelere göre işleyen Ferrer Colony ile de bağlantılı çalışıyordu. Böylece öğrenilenlerin pratik değerlerinin sınanabileceği bir üretim ve yaşam kollektifi de hayata geçmiş bulunuyordu.

Bizde zannederim konuya dair bir kronoloji oluşturacak bir külliyat yok.  Halen “anadilde eğitim”in tartışıldığı ülkemizde, resmi eğitimin ideolojik-siyasal-tektipleştirici doğası çok açık. Kişisel hatıratımdan konunun üniversite hareketleri çerçevesinde anarşistler tarafından sınırlı da olsa dile getirildiğini hatırlıyorum. ‘90’lı yıllarda öğrenci hareketinin yükseldiği zamanlarda pankart ve afiş faaliyetlerinde bulunurken bir tartışma dönmüştü. (Başlardaki gevşek yapılanma neticesi herkesin, anarşistten sosyal demokrata kadar birarada bulunabildiği bir öğrenci cephesinden bahsediyorum.) Bir anarşist öğrenci “parasız eğitime hayır” afişine karşı çıkarak “eğitime hayır” yazmalıyız demişti ve ardından ilerleyen haftalara yayılacak uzunca bir tartışma dönmüştü bunun üzerine.

Aslında bu sefer de başka bir öge dikkat çekici hale gelmişti. Klasik anarşist külliyata bakıldığında konunun daha çok çocukların öğrenim faaliyeti ya da yoksulluk yüzünden kaynaklara erişemeyen işçi sınıfının özgür öğrenimi üzerine döndüğü görülebilirken, yüksek öğrenimde bunun nasıl sağlanabileceği biraz muğlak kalıyordu. Mühendislik fakültesinde okuyan öğrenciler okudukları bölümün niteliğinden emindiler ve mühendisliğin disipliner olmayan, onaysız icra edilemeyeceği konusunda hemfikirdiler. Birisi tartışmalar esnasında şu örneği verdi, “Diplomasız bir dişçiye gider miydin?” Marksist öğrenciler asıl sorun olarak gördükleri uzmanlaşmaya takılmış gibi gözüküyorlardı ve “eğitime hayır” demenin çıkar yol olmadığını, doğru talebin politeknik eğitimden geçtiğini söylüyorlardı.  Anarşist cephede durum farklıydı, o zamanlar henüz tanışmadığımız postyapısalcı kuramdan bihaber, içgüdüsel bir şekilde, kurumların insan “doğası”nı zehirleyici etkisinden bahsediyor ancak bu kurumların, yani özneleri hem iktidarlandıran hem de kendi iktidarına tabi kılan kurumların, neden ve nasıl yok edilmesi gerektiğini kestiremiyorduk. Daha sonradan disiplin kavramıyla tanışınca, eğitimin hayat boyu devam eden süreçlerine vakıf olma ve mühendislik, tıp gibi nötr gözüken bölgelerin ideolojik yönlerini algılama imkânımız oldu. Hapishaneler ve okullar arasındaki tesadüf eseri sayılamayacak mimari-söylemsel benzerlikleri; aile, okul, askerlik gibi disiplinler arasına sıkıştırılmış hayatlarımızın nasıl “terbiye edildiğini”, sisteme uygun özneleşmelerin dışına çıkıldığında bireyin kliniğe tıkılmaktan, işsiz kalmaya kadar çeşitli şekillerde nasıl burjuva modern hayatın dışına atıldığını, cezalandırıldığını görebildik.

Yaşadığımız dönemde, eğitimden şiddete her şeyin “özelleştiği” bir çağda, toplumsal uzam artık öznelerin öz-erklenebileceği şartları, bedelini ödemek şartıyla üretiyor, hatta “sağlam bir kariyer” için zorunluluk haline dönüştürüyor. Eskinin ayrıcalıklı sınıflarının da artık yarından emin olamadığını, bunun için eskisinden çok daha fazla çaba sarfettiklerini, çocuklarını da birer donanımlı canavar haline getirmeye çalıştıklarını da bu angst, endişe çerçevesinde anlayabiliyor, görebiliyoruz.  

Hasıl-ı kelam, ufak bir kıvılcım olarak kalan o dönemin tartışması, daha sonradan bizi başka külliyatlara, okumalara sevkedecek bir düşünüşün yolunu açtı. Anarşist kuramın siyasal net çıktılar üretmeyen -totolojik olmayan- doğası hep benzeri tartışmaları ateşler, bir müddet sonra, asıl meselenin bu tartışmalar neticesi bir sonuca varmak değil, bu tartışmaların kendisi olduğunu kavradım. Benzerini şimdi forumlarda da görebileceğimiz, herkesin söz alabildiği ve konuşabildiği, öğreten–öğrenen arasındaki hiyerarşinin minimize edildiği; atölyeler, işlikler yoluyla diğerine bir şeyler öğretebildiği bir özgür tartışma-kollektif öğrenim faaliyetinin kendisi, aslında hedefin ta kendisi, bugünlerde parklarda, sokaklarda bir kez daha deneyimliyoruz.

Karga Mecmua - Ekim 2013

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Erişim engeli sonrası X'te Ekrem İmamoğlu akımı
Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı
Yüzlerce öğrenciden ABD'yi terk etmeleri istendi.

Hindistan-Pakistan Savaşı Senaryosu
Hindistan - Yeni Zelanda: Sessiz ama Kritik Bir Ortaklık
Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor
Suriye nasıl kutsallaştırıldı? Suriyeliler umutlu olabilir mi?
Penguen ve foklara da vergi uygulaması…

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Avrupa gözünü ABD'li akademisyenlere dikti.
Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü

JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN
Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez
Af Örgütü: Türkiye'de yargıya müdahale derinleşti
"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!
Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4. ülke

Bu sistemdeki bir kusur değil, sistemin kendisi
Post-truth dünyada adalet nedir?
1919-1922'de Bir Mayıs’lar, Gösteriler, Yürüyüşler
Türkiye halkı otokrasiye direniyor. Sessizlikten daha fazlasını hak ediyorlar.
Kakao Endüstrisinde Çocuk İşçiliği: Tadı Kadar Tatlı Değil

KURBANIM BUGÜN
KAZ DAĞI
GÜNÜN HABERİ
NE İSEN O
KILAVUZ KARGA

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git