Bir dönemin bittiğini, yeni bir dönemin başladığını aklına getiren toplumun günümüzde çoğalmaya başlamasını izlemek, ileriye dönük planlarda hayal gücünü zayıflatmaktadır. Gelecek için plan yapmak, daha iyi yaşam için insanların hayal kurmasının elinden alındığını izlemek bile, ülke insanının canını acıtmaktadır.
Kime ne şekilde hayal kuracağının dikte edildiği bir yaşamın, gelecek nesillere ne vaad edeceğini, topluma ne katacağını bilememekteyim. Hayatta amacınız yoksa, yaşamanın nasıl bir anlamı olur, tarif bile edemiyorum. Bu nedenle hayalimi yok sayamamaktayım. İnsanın bir hayali yoksa, bilmediği bir boşluk için güncel hayatta uğraşı verilir mi? Bir amaç, bir hedef olmazsa buna hayat denir mi?
Hani uzay biliminde bir kara delik vardır ya, burada ne olduğunu ne olmadığını kimse bilmez. Hatta Hubble teleskopu bile bu karanlık delikte ne olduğunu gösterememekte. Bizim de ülkemizde bu kara deliği yaşadığımızı düşünmekteyim. Bu kara delik için insanın uğraşı vermesi ne kadar başarılı olur bilemiyorum. Karanlık nokta veya deliğin ne kadar geniş, ne kadar derin, ne kadar büyük olabileceğinin bile tahmin etmek için ışık yılı kullanıldığını bilmem hatırlıyor musunuz? İnsan hafsalasının alabileceği bir mikyasta olmamakta. Işık Yılı tabiri kullanılmakta. Yani C (3 x 10 üstü 8 metre saniye) ile ifade edilen ışık hızının bir yılda kat ettiği bir mesafenin, katları ile izah edilebilen bir boşluk.
Hubble teleskobunun uzayda çektiği bazı fotorafları NASA’nın sayfasından izlerken büyük mutluluk duyuyorum. Ancak bu güzelliklerin bir köşesinde böyle bir kara deliğin var olmasını bilinmeyen bir geleceğin de saklı olduğuna bağlıyorum. Ne olmadığını bilmemekle birlikte ne olduğunu da bilmemek size ne ifade eder, hiç düşündünüz mü? Bilmediğimiz bir sonsuzu hayal gücümüzün dışında tutmaya çalışmaktayız.
Ülkemizde uzayın bir kesitini izlemek mümkün görünmekte. Yenilenen milletin vekillerinin toplandığı Meclis’in çalışmaya başladığını izlemekteyiz. Değişen Meclis aritmetiği, yenilenen bazı yüzler, erkek egemen bir yapının bazı dikenli ve dikensiz bayan çiçeklerle süslenmesi ile bu yasama takviminde bazı konuların değişmesini beklemenin halk olarak hakkımız olduğuna inanmaktayım.
Hatta 2 metrekare çalışma ofisleri değişti, yeni yerlerinde daha ferah bir ortamda ülkeye aynı kaosu yaşatmaktalar. Herşey değişti amma değişmeyen tek konu bir adamın bitmeyen tükenmeyen ihtirasının orta noktası, yani boşlukta bilmediğimiz kara delik misali bir KABUS hiç gündemden düşmemekte. Başkanlık ihtirasının parlementer demokrasi yaşayışının üzerine çökmeye başlaması, ülkenin önemli konularını bir kenara itmektedir.
Güney Doğu kan ağlamakta, yollar, mahalleler yerle bir edilmekte. Yasak sokakları, kapalı kapıları, kapalı iş yerlerini, hayatın felç olmasını bir kenara bırakıp, illa yeni bir anayasanın ve içinde Başkanlık sisteminin olmazsa olmaz ön koşul olarak, hasta yurdum insanına ilaç olarak yutturulmaya çalışıldığını izlemek, yurdum insanına kara delik gibi gelmekte.
Kara deliğe umutla bakmaya çalışan gariban vatandaşın olmayan umudu olarak muhtarlara 854 rakımlı Beştepe’de, ulufe diye örtülü ödenekten öşür dağıtılıp, taraftar toplanması, yurdum insanına kara deliği ne kadar aydınlatır diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.