Hiç düşündünüz mü Türkiye’nin Genel Müdürü kim? Hani ülkede bir kamu kurumu vardır ve bunun başına da bir genel müdür atanır. Bu genel müdür her konudan sorumlu zanneder kendini. Kuruma bir çaycı atanacaksa, genel müdüre sormadan olmaz. Kurumun yapacağı yatırımların planlanması da genel müdüre sorulur. Planlanan yatırımların plan toplantılarının hepsine kurumun genel müdürü katılır. Eee, ne de olsa kurum yatırım yapacak, içinde onun da tuzu ve biberi olması gerekir.
Hazırlanan yatırım projesinin matbaada ciltli kitap haline getirilmesi gerekir. Hangi matbaada basılacağı konusunda genel müdürün engin bilgilerine başvurulur. Matbaanın seçimini de genel müdür yapar. Genel müdürlüğün mobilyalarının değişmesi gerekir. Hemen genel müdüre başvururlar. Hangi mobilyacıdan alınması konusunda da genel müdürün karar vermesi doğaldır. Kurumun mevcut çalışanlarının çalıştıkları yere evlerinden gelip gitmelerinde servis aracı tesis edilmesi konusunda hemen genel müdüre sorarlar.
Seçilecek servis firmasının tespit edilmesini de, kurumun genel müdürünün belirlemesi en doğal bir iştir. Kurumun büyümesinden yeni bir binaya taşınması kaçınılmazdır. Şehrin en müstesna semtinde bir arazi bulunur. Yerin onaylanması için hemen Genel müdürün görüşlerine başvurulur. Genel müdür tespit edilen arazinin tahsisi için gerekli yerlere müracaat etmeyi bile gereksiz, bir zaman harcaması olarak düşünür. Hemen bir inşaat firması aranır.
Bir kaç firma bu işe talip olur. Aralarında fiyat rekabeti yaratılmasını Türkiye Genel Müdürü istemez, çünkü bu konuda bir firmaya sonsuz güveni vardır. Daha da ötesinde firmanın sahibi ile ortak menfaate dayalı bir bağı olduğunu herkes bilir ama dile getiremez. Çünkü Türkiye Genel Müdürü kendi işlerine karışılmasını sevmez.
Etrafındakiler de genel müdür kızmasın diye, ellerinden geldiği kadar her şeyi oluruna bırakırlar. Arazinin yapısı ve üzerinde bulunan yüzlerce ağaçları korumaya kalkan toplumun çevreci yurdum insanının, Danıştay’da açtığı davada ‘’ Yürütmeyi Durdurma Kararı’’ elde etmelerini genel müdüre söylemeye kalkarlar, genel müdür ne de olsa Türkiye Genel Müdürü , ‘yapıma devam edin’ talimatını verir.
Genel müdürü kızdırmamak gerekliliği üzerinde çalışanlar hassas davranır ama bunu yurdum insanı bilmez. Hedefinde Orta Doğu Genel Müdürü olmak vardır . Bu nedenle sınırlarının ötesinde çalışmaya başlar amma gittiği her bir ülkede davranışlarından dolayı karnesine kırık not düşerler. Buna içerleyen Türkiye Genel müdürü, kendisi için yaptırdığı yeni yerleşim yerinde oturmak için başka statü araştırır.
Bu yeni yerleşkesinde oturmada tedirgindir, arkada bıraktığı halef Türkiye Genel Müdürü, ve emrinde çalışanlar, onun bıraktığı boşluğu doldurmakta güçlük çekerler. Ne de olsa Türkiye Genel Müdürünün her konuda kiloca ağırlığı vardır. Kendi yerine gelen genel müdürü de uzaktan kumanda ile yönetmeye çalışır. Fakat eğreti dikiş bezi tutmaz. Bu sefer eline iğne ile ipliği alır, meydanlara inip boşluğu doldurmaya başlar. Bu da toplumun tepkisini çeker. Bulunduğu yerin hassasiyeti itibarı ile meydanlarda halka hitap etmesinde, olmamış kavunluk bir görünüm meydana gelir.
Bunu kamufle etme adına meydanlarda halktan dört yüz meşe ağacı ister. Halkın bunu verip vermeyeceği çok bilinmeyenli bir denklemi bir anda masaya bırakır. Akıllı insanlar hatta yarı akıllı insanlar da bu konuya kafa yorarlar. Türkiye Genel Müdürü bu sefer açılacak defteri karıştırır , halka defter sunarken eline geçirdiği din kitabını gösterince iş çığırından çıkar.
Aklı, hırsların esiri olarak kullandığımız müddetçe hata kaçınılmazdır, her zaman hırs ve intikamın önünde aklın olması gerekir ki dizginlesin diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.