|
|
Türkiye’nin Din İle İmtihanıKategori: Makale | 0 Yorum | 23 Nisan 2015 02:14:52 Maket Kabe etrafında dönenler, Kuran tasarımlı pasta kesenler, Alevileri dinsiz ilan eden sınav soruları… Son günlerde Türkiye’de ‘din’ kisvesi altında gerçekleşen olaylar ne anlam ifade ediyor? Hatırladığım kadarıyla ilköğretim yıllarında ‘din kültürü ve ahlak bilgisi’ dersini veren hocalarımız bizlere temel bilgiler olarak, İslam dininin güzelliklerini, ahlaki değerlerini, yüceliğini, muntazamlığını; Allah, peygamber, insan sevgisini, ilahı aşkı anlattılar.
İnsanların, birbirini amaçları doğrultusunda kandırmaması gerektiğini, kinin, nefretin dinde olmadığını; dinin ‘mutlak’ olduğunu her ortamda belirttiler. İnsanların inançlarına, görüşlerine, dinine, mezhebine, etnik kimliğine bakılmaksızın İslam dininde herkesin eşit olduğunu belirtmişlerdir. Bölücülük, ayrımcılık, üstünlük hiçbir insan tarafından yapılamaz. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in bir hadisini de burada ortaya koymak gerekiyor: “Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Aceme, (Arap olmayana) Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva (yasaklardan korunarak) iledir.”Yani peygamber efendimiz ‘sen’ci, ‘ben’ci zihniyete karşı olup, insanların birbirini ‘ayrıştırma’dan uzak kalmasını emretmiştir. Bunu nasıl sağlayabiliriz? Bir ipliğin yumaklaştırılması gibi, insanları da bütünleştirerek gerçekleştirebiliriz. İslam dini, her durumda ortak paydada buluşacak bir yolun olduğunu; dinde herhangi birinin, herhangi bir şekilde zorlamaya sokulmaması gerektiğini; kişinin kararlarına saygı duyulması konusunda hemfikir olmuştur. Bu ‘zorlama’, her anlamdaki bir zorlamadır. Yani İslam dininde bir şey yapılamıyorsa, yerine gelmiyorsa onun muhakkak bir ikamesi vardır. Din konusunda size daha fazla ahkam kesmeden yukarıda anlattıklarımın ışığında Türkiye gündeminde yer alan birkaç konuya değinmek gerekiyor. Bunları ortaya dökmek gerekiyor ki masum Türk halkının dini duygularını sömürmesinler! Maket ‘Kabe’lerle uygulamalı tavaf İlk örnek Üsküdar Belediyesi’nin Kutlu Doğum Haftası için yaptığı harika bir organizasyon!.. (Belediye, hangi partiye ait onu belirtmeyeceğim…) Bu organizasyon ile belediye Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nin bahçesine Kabe maketi, Kabe’nin yanı sıra Hira Dağı, Hira Mağarası, Sevr Mağarası, Muallak Taşı, fil heykeli ve zemzem kuyusu gibi maketleri koyup insanların karşısına çıkarıyor. Bunlar yapılırken bir yandan da insanlar orada Kuran okuyorlar. Değerli okurlar siz de biliyorsunuz ki Anadolu’da bazı yerlerde dileklerin kabul olması için ağaçlara, türbelere bez parçaları asıp dua ederler. Birçok ilahiyatçı hoca bu tür davranışların doğru olmayıp, çeşitli hurafelerin oluşturulduğunu birçok kez ifade etmiştir. İnsanlar, Üsküdar’daki bu olayda da maketlerin yanında Kuran okumaktalar. Bu gibi durumlar insanların akıllarına farklı şeyler getirmektedir! Diğer bir örnek, Adıyaman Müftülüğü’nün uygulaması. Müftülüğün bahçesinde insanlara Kabe’de “neler yapılıyor?” bunun dersini veriyorlar. Adıyaman ve Üsküdar’daki bu tür olaylar birbirine benzer olaylar… Belediyelerin burada amacını kestirmek mümkün değil; ama seçim üzeri ve giderek İslam’ın temel dinamikleri üzerinde yapılan bu tür uygulamalar yarardan çok insanların duygularını etkilemekten başka bir şey değil. Bu tür eylemler toplumun katmanları arasında zıtlık doğururken, ülkenin seküler yapısında da soru işaretleri doğurmaktadır. Unutmayalım ki bunları yapan kurumlar devletin resmi kurumlarıdır. İnsanların ayrışmasına neden olabilecek bu tür eylemlerden uzak kalmak daha doğru olacaktır. Aleviler Kuran sevgisinden uzakmış… Yine geçen günlerde ortaya çıkan bir haberde Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 7. sınıflara yönelik yaptığı bir deneme sınavında Aleviler, Kuran sevgisinden uzak gösterildi. (1) Bu da devletin diğer bir resmi kurumudur. Bu tür olayların “sehven” olduğunu düşünmek mantık dışı olacaktır. Yazımın ilk bölümünde İslam dininin ayrışmayı kabul etmeyeceğini belirtmiştim. Bu olay ve benzer olaylar toplum kaynamasına ve ayrışmasına neden olabilecek davranışlardır. ‘Bütünleştirme’den uzak; tamamen ‘ayrıştırıcı’… Kuran tasarımlı pasta Bunların dışında yine Tokat’ın Zile ilçesinde Kutlu Doğum Haftası’nda Kur’an-ı Kerim tasarımlı pasta kesilip dağıtılması diğer bir ilginç olay olarak ortaya çıktı. Müftülüğün yaptığı açıklamaya göre; söz konusu pastanın, Zile Müftülüğü’nün organizesi olmadığı, pastanın Zile Din Görevlileri Derneği ve Kur’an Kursu öğrencileri tarafından 2013 yılında hazırlatıldığı belirtildi. Kur’an sayfası ise müftülüğün bilgisi dışında konulmuştur” ifadesini yer verildi. (2) Söz konusu fotoğraf iki yıl önceye ait olsa da Müftünün Kuran tasarımlı pastayı kesmesi objektiflerden kaçmadı. Yine Manisa’da Yaşar Hoca diye bilinen bir kişi Allah ile iletişime geçtiğini iddia ediyor. En sonunda trajikomik bir şekilde; Allah, hocaya depremin Manisa üzerinden gidip gitmemesini soruyor! Dikkatinizi çekerim Allah hocaya deprem gitsin mi diye soruyor! Hoca da “gitsin” diyor! (3) Değerli okurlar, bu hoca bana Aziz Nesin’in öykülerini ve tarihin belki de mizahın dehası Nasrettin Hoca’yı hatırlattı. Siz bu hocaya inanır mısınız bilemiyorum! Türkiye’de yaşanan bu olaylar gerçekten kara mizah örnekleridir; fakat ben, ne bu kendisini hoca zanneden muhterem Yaşar Hoca’yı; ne de kurum, kuruluşları yadırgıyorum. Neden mi? Size sadece birkaç örnek vereceğim… Düzce Milletvekili Fevai Arslan, dönemin Başbakanı Erdoğan için “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var. İşte bunun önünü kesmek istediler” dedi. (4) Aydın Eski İl Başkanı İsmail Hakkı Eser ise Erdoğan’ı peygambere benzetmiş, ardından partisinden istifa etmek zorunda kalmıştı. Sağlık Bakanı Yardımcısı Agah Kafkas da Çanakkale’deki bir devlet hastanesi açılışında “Bu, Tayyip Erdoğan sünnetidir.” demişti. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Yukarıdaki siyasetçilerin ifadeleri bana “hoca-cemaat” hikayesini hatırlattı. Ülkeyi yöneten partinin temsilcileri bunları söylerken, bu kişi veya kurumları yadırgamak ne kadar doğrudur? Din hassas bir konu olup bunun üzerinden bir şeyler devşirmeye çalışmak; dini, sadece zedelemekten, halkın da hassas duygularına gem vurmaktan öteye geçmez. O yüzden burada daha dikkatli davranıp, bu konuya azami özen gösterilmelidir. Erdal Kişioğlu | indigodergisi.com Kaynak: 1.http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/258027/Milli_Egitim_den_skandal_soru…___Alevilerin__Kuran_ve_doga_sevgisi_yok_.htm
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|