A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Türkiye’nin tek sorunu lakaytizm!

Kategori Kategori: Makale | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Ferruh Dinçkal | 11 Nisan 2015 14:03:45

Lakayt, Arapça bir sözcük kayıtın olumsuz anlamını veriyor, ilgisiz, umursamaz demek. İzm eki ise bir siyasi sistemin modellenmesini içerir.. Anlayacağınız Lakaytizm, bugünkü Türkiye’nin sistemi ilgisizliklerin sistemleşmesinden dolayı benim uydurduğum bir kelime… Sanırım Türkiye’ye cuk oturuyor. Neden mi?

–İzm eki bir doktrini yani öğretiyi gösterir. Elbette ki çözümleme modellemeleri olması da gerekir ama Lakaytlık bence Türkiye’de yaşayan her görüşteki insanların ezici çoğunluğunun kanına işlemiş durumda… Eee, bunca yıllık davranış biçimi kendi modellerini yarattı ve LAKAİTİSM ünvanına hak kazandı.
 
Marksizm, Sosyalizm, Kominizim, Faşizm, Liberalizm derken şimdi bu Lakaytizm nereden çıktı diyeceksiniz?

Uzun yıllar baskıcı dönemlerden geçen Türkiye’de baskı son 10 hatta son 5 yılda tavan yaptı. Seksenden bu yana bu topraklarda yaşayan insanlar kendi yaşamlarını sürdürebilmek için kendi modellerini geliştirdiler diye düşünüyorum. Bunun yanında güzel ürünler de çıktı elbette akıl sağlıklarını kaybetmemek için sokakta ve son yıllarda sosyal medyada mizahı geliştirdiler.

Lakayt ya da Türkçesini kullanırsak ilgisizliğin temelinde sorgulamayı, önemsemeyi bırakmak var. Baskılar yüzünden insanların akıl sağlıklarını korumak için doğal olarak geliştirdiği bir yöntem. Bunun üstünde sos olarak bir de bu davranış biçimini destekleyen bir eğitim sisteminin olması Lakaytizm’e giden süreci hızlandırdı.

Bir eğitim sistemi düşünün ki sonuç olarak size sorulan soruya yorum yapma, yanıt verme hakkı vermiyor. Sadece size verilen yanıtlardan birini seçmeyi öğretiyor. Kısaca diyor ki ‘sen düşünme, ilgilenme. Biz sana yanıtları hazırladık.’

Bu yaşama doğrudan yansıyor.

Binlerce örnek verilebilir ama size beni şaşırtan yaşadığım iki örnek vereceğim.

Birincisi bir tatilde Ankara’dayız yollar kapanmış, Belediye başkanı üstü açık bir arabada millet alkışlıyor. Ne oluyor diye sorduğumda altgeçit açılışı var dediler. Eeee, taman belediyenin görevi değil mi? diye sordum.

Yanıt ilginçti. Planlara göre alt geçit 16 ayda bitecekmiş ama 8 ayda tamamlanmış. Herkes bu olayı başarı olarak algılıyor. Kimse demiyor ki 16 ayda planlanan bir işi 8 ayda bitirme ile 32 ayda bitirme arasında fark yok. İkisinde de planlamada %100 hata var. Sen 16 ay planladıysan ve 8 ayda bitirdiysen ya planlama yapmasını bilmiyorsun ya da sağlam bir yapı yapmadın. Üstüne üstlük işçilik, maliyet her şey değişir…

Daha kısa bir örnek verelim. Türkiye’de son moda raylı sistem inşaatları... Kesinlikle gerekli. Hatta toplu taşıma kesin çözüm büyük kentler için..

Peki, bir raylı sistemde kaç ana öğe var?. Bunu bilmek için sanırım mühendislik eğitimi almak gerekmiyor.
1.Ray sistemi yani hat
2.İstasyon
3.Tren ya da vagon.

Ayrıntılara girince eminim elektronik sistemler, güç kaynağı, destekleyici sistemler, güvenlik, bilet sistemi ve daha pek öğe sayılabilir.

Ama başta saydığımız 3 öğe olmasa raylı sistemden söz edemeyiz. Eee n’olmuş, değininizi duyuyor gibiyim. Proje yapıyorsunuz ve üç ana öğeden birini yanlış alıyorsunuz. Milyonlarca avroluk vagonları yağmur altında çürümeye bırakıyorsunuz. Sonuç: gazetede bir gün haber o da muhalif gazetelerde! Ertesi gün soran yok. Kim yaptı bu projeyi? Bırak üniversite diplomasını bence bu proje yapanın ilkokul diploması var mı bakmak gerek!

Demin dediğim gibi örnekleri çoğaltmak çok kolay. Türkiye’de her gün gazetelerde en az bir, sokakta yürürken 10 örnek görürsünüz. Elbette eğer “Lakaitizm”in bir ürünü değilseniz.

Peki, insanlar neden Lakaytizmi seçiyor?

Çoğumuzun vereceği ilk yanıt tembellik olacaktır. Bence yanıtın kendi de tembellikten geliyor.  Tembellik Türkiye’de asıl ilgisizlikten geliyor sanırım. Onlarca yıllık baskı, kendini koruma içgüdüşünü tetikleyerek insanların ‘bana mı kaldı’ tavrını geliştirmelerine, hatta çaba harcayanlara da ‘biraz aptal bunlar’ diye bakmalarına yol açtı. Çok da haksız sayılmazlar. Her canlıda olduğu gibi öncelik hayatta kalmaktır.

Belki bunların üzerine eğitim gibi başka etkenler de eklenince insanlar daha da tembelleşiyor. Örneğin demin söz ettiğim eğitim sisteminin yanıtları hazır vermesi gibi. Düşünün kişilerin düşünüp sorgularayak varabilecekleri sonsuz sayıda yanıt, sistem tarafından baştan dört seçeneğe indirgeniyor!

Soruları da zaten sistem hazırlıyor.

İnsanlar da her gün yinelenen sorular karşısında
a. Solcuların
b. Mütedeyyinlerin
c. Milliyetçilerin
d. İslamcıların
yanıtlarını kendi sosyal durumuna göre seçiyor.

Düşünmek kolay değil.

Hele uzun yanıt vermek ölüm! 

Kim uğraşacak şimdi dediğinizde siz de artık Lakaytizmin bir bireyi olarak LAKAYTSINIZ.
 
Peki, bir de her gün televizyonlarda boy gösteren kanaat önderlerimiz, bilim insanlarımız, soru soramayan ama ezberden hep aynı yanıtları veren gazetecilerimiz var… Dün televizyonda bir bilim kadını, iktidardan önemli bir siyasetçi, bir gazeteci ve bilim adamı gibi durup ama sürekli cumhurbaşkanını savunan zatın katıldığı tartışma programı izledim. Konu Türkiye’ye başkanlık rejimi gerekli mi yoksa parlamenter sistem iyi mi?

Ne anladın diye yorarsanız yanıt veremem ama anlamadıklarım daha önemliydi benim için… Tartışma uzun sürdü. Kilit noktası şuydu ki verilen örnekler ABD, İngiltere, Danimarka. Kişi basına gelirleri yüksek.  Bilmem kaç bin dolar falan. Bunlar başkanlıkla yönetiliyor, demek ki, başkanlık daha iyi.

Anlamadığım konu ise, kişi başına gelirin sistemle değil üretim ile ilgili oluğuna kimsenin değinmemiş olması. Kimse, “örneğin başkanlık sistemine geçersek ya da parlamenter sisteme devam edersek gökten para mı yağacak?” diye sormadı.

Kimse hiçbir şey ile ilgilenmiyor dersem acımasız olur ama büyük bir çoğunluğun toplumun sorunları ile ilgilenmediğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. İlgileniyor gibi yapıyorlar bence, yanıtlar da belli sorular da belirlenmiş.

Ekonomi biraz iyi gitse, gelir dağlımı da biraz düzelme olsa tamamdır, kim tutar bizi diye de düşünebilirsiniz.

Beni korkutan da bu…

Çünkü lakaytizmin diğer tüm –izm’lerden daha çabuk yayılma ve yerleşme sansı var. Çünkü aklı tembelleştiriyor ve tembellik aslında güzeldir.

Eeee, niye bu kadar söz söyledim, neden korkuyorum?

Tek örnek:

Raylı sistemde yanlış vagon alan beyin, dünyanın en tehlikeli şeyi oluğuna inandığım “Nükler Enerji”yi kullanmaya kalkıyor.

Biraz düşünür, etrafınızı gözler ve hazır yanıtlardan vermezseniz birçok risk göreceksiniz.


 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 4 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Erdoğan'ın tek hedefi iktidarını korumak…
İşçiyi Bırak Kutlasın
Erişim engeli sonrası X'te Ekrem İmamoğlu akımı
Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli

Avustralya Eylül'de Filistin'i devlet olarak tanıyacağını açıkladı.
İsrail'in Gazze Şeridi'nin işgali kararına tepkiler büyüyor.
E-imza ile sahte diploma: Devleti kandıran ağ nasıl kuruldu?
On binlerce kişi Sidney Limanı Köprüsü'nde Filistin yanlısı yürüyüşe katıldı.
Üremeyi Kim Hak Ediyor? Koşullu refahın arkasındaki tehlikeli mantık...

ABD'de gümrük gelirlerindeki artış, Temmuz'da rekor harcamalarla yükselen bütçe açığını frenleyemedi…
Çin yapay zekayla “yumuşak gücünü” artırıyor.
Avrupa nasıl Çin'le ABD'nin arasında kaldı?
Elon Musk yeni parti kurduğunu duyurdu…
Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak

Yeni Zelanda'dan yeni turist politikası…
Dünyanın en eğlenceli 40 ülkesi seçildi.
Dedikodu neden toplumda 'olumlu' bir rol oynar?
Avrupa gözünü ABD'li akademisyenlere dikti.
Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.

Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez
Af Örgütü: Türkiye'de yargıya müdahale derinleşti
"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"

MÜNİH, 30 EYLÜL
DİL DEMİŞKEN
BABAM
YAZ-IN SÖZLÜ TARİHLE YAZ-IN SÖZLÜ TARİHLE YÜRÜMEK
İKİ DİRENİŞ

DİPLOMA
Güzel Sözler
YANGIN
DEVLET NEDİR
Kim Kimi Kandırmakta

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git