|
|
Lafla peynir gemisi yürümez…Kategori: Türkiye | 0 Yorum | Yazan: Ferruh Dinçkal | 05 Nisan 2015 07:09:01 Keşke lafla peynir gemisi yürüseydi. İnanın son 50 yılda Türkiye dünya ekonomisinde ilk 10`a girerdi, hele son 13 sene patlama olurdu. Bilmem kaç kişi farkında ama tarım devriminde başarı gösteren Türk toplumu matbaa ve sanayi devriminden sonra bilişim devrimini de kaçırıyor.
Yaklaşık son 15 yıldır, İngiltere, Hollanda, yaşadığım Avustralya ve diğer gelişmiş toplumlar ülkelerine ‘bilişim ve iletişim’ yatırımlarını çekme, devlet eliyle yapma ve geliştirme yolunda çeşitli projeler geliştirip uygulamaya koyuyor. Adını saydığım, sizin de aklınıza gelecek bu ülkelerin dünya ekonomisindeki yerlerinin neden önde olduğunu anlamak için dahi olmak gerekmiyor. Elbette bu ülkelerin ekonomik gelirleri ya da GSMH’si sadece bilişim alanındaki yatırımlar ile açıklanamaz ama bir ülkenin gelişmişliğinde bilişimin önemli bir öğe olduğunu düşünüyorum. Yetkililer konuştuğunuz zaman, bizimkiler gibi fıtrat, kader filan gibi boş sözler yerine adı geçen ülke yetkilileri “Bu çağda, en iyi atılım yapılacak endüstri budur” diyorlar. Doğrudur; bilişim sektörü fazla yatırım yapmadan, para kazanmaya başlanan ve günün sonunda da müthiş başarılara imza atılabilen bir sektör. 17-25 yaş grubunda kişilerin kurduğu ama bugün Türkiye GSMH’sine yaklaşan değerlere ulaşan Google ve Facebook’u düşünün. Bu haliyle de bilişim sektörü, önce matbaa, sonra sanayi devrimini kaçıran ve sermaye birikimi düşük, genç nüfusu yüksek ülkemiz açısından önemli bir fırsat olabilir mi? Lafta bakarsanız oldu olacak… Ama araştırmalar öyle söylemiyor. Türkiye’nin de üyesi olup bilgi paylaştığı, International Telecom Union – ITU (Uluslararası Bilişim Birliği) tarafından açıklanan rapora bakarsanız, ‘Bilgi Toplumu 2014′ araştırmasında Bilişim - Haberleşme endeksinde 68’inciyiz. İlk sıraları boş verin üstümüzde kim var diye bakınca birçoğumuzun haritada yerini gösteremeyeceği 67’nci sırada Trinidad Tobago var. ‘Dünyanın en büyük 10. ekonomisi olacağız’ hedefini koyanlar için ne demeli? Sürekli olarak ‘Küresel İnternet Erişim Endeksi’ ya da ‘Küresel Bilişim-haberleşme Endeksi’ gibi listelerde de ya yerimizde sayıyoruz ya da geriliyoruz. Bugün bireysel kullanım bir yana, ticaret ya da finans ya da devlet işlemleri için ‘internet’ ya da ‘bilişim’ olmazsa olmaz. 10. büyük ekonomi olmayı hedefliyorsanız, nerede bunun iletişim ayağı? Türkiye genişbant sahipliğinde 69’uncu ve mobil internet sahipliğinde 60’ıncı sırada. Dahası kendi ayağına sıkan bir kafa… Neden mi? Okuduğum birçok haber ya da rapora göre Türkiye’de fiber yatırım engelleniyor ya da en azından önemsenmiyor. Önce belediyeler tarafından ‘yasal kazı izni verilmeyerek’, sonra ‘Türk Telekom’dan izin alınmasını getiren bir yönetmelik’ yoluyla. Türk Telekom’un yerinde olsanız rakiplerinize izin verir misiniz? Fiber hatların döşenmesinin yavaşlatılması ya da engellemesi neye yol açıyor derseniz bunun yanıtı açıklanan başka bir ITU raporunda yer alıyor. Buna göre Türkiye hem mobil hem de sabit genişbant sahipliğinde (hükümetin cafcaflı açıklamalarının tersine) ilk 50’ye bile girememiş durumda. Rapor da demin yukarda verdiğim değerleri onaylıyor ve ‘sabit genişbant sahipliğinde 69’uncu sıradayız, mobil sahipliğinde ise 60’ncı sırada gözüküyoruz’ diyor. Bir de “Türkiye’nin genç bir nüfüsu var ve sosyal medyada dünyada ilk sıralardayız” diye boş boş konuşulduğunu görüyoruz. Çünkü aynı araştırmaya göre sosyal medya kullanımı konusunda da sıralamanın gerisinde gözüküyoruz. Türkiye’de sosyal medya kullanıcılarının yüzde 44 olduğunu gösteriyor. Ama örneğin Kanada’da bu rakam yüzde 82. Eeeee… Türkiye’nin genç nüfusuyla heyecan verici bir ülke olduğu gerçek de Türkiye’nin önünün ’10’uncu ekonomi olacağız’ propagandası yapan siyasiler tarafından bizzat kesiliyor olması anormal. Bunun nedenlerinin ise; sosyal, siyasi ya da bazı firmaların kayırılması gibi nedenleri olduğunu konusunda sanırım büyük bir çoğunluk aynı fikirdedir. Ama bugün sadece özel hayatlar değil, ticaret de, sanayi de, finans da artık internet ve bilişimin üzerinden yürüyor. Buradaki duraklama ya da geride kalma, gerçek dünyayı etkilemeyecek sananlar büyük bir ön görüşsüzlük içindedir. Tarım devrimi sonrası gerek birikim gerek deneyimleri sonucu fırsatları iyi kullanan Türk toplumu Osmanlı imparatorluğunu kurarak uzun yıllar süper güç oldu. Sonra buhar gücü, keşifler ile sanayi devrimi gelince bunu kaçıran Osmanlı göçtü. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti sanayi devrimini arkadan yakalamaya çalışarak ilk on yıllında bir sıçrama yarattı. Sonra kör topal bugünlere biraz icraat bol laf ile geldi. Bugün gene dünya tarihinde kırılma noktasındayız… Bilişim devrimi. Bu sefer geri kalanların bu yüz yılı yakalama şansı yok. Türkiye bu treni kaçırmış görünüyor Peki, son vagonu yakalayabilir mi? Ya da betondan başka bir şey düşünmeyen tuğla kafalar ile yakalana bilinir mi? Bence biraz zor ama yakalamaya çalışacaksak acaba önce nereden başlamalı?
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|