Her önemli insanın birçok konuda fikirlerine başvurduğu danışmanları olduğu bir hakikattir. Bir insanın her konuyu mükemmel bildiğine inanmam. Bir insan bir konuda belki üç konuda bilgi sahibi olabilir. Hatta gelişen dünyada her gün olmasa da zamanla bilgilerin güncellenmesi gereklidir. Bilgisayarların bile kullanım zamanı içinde birçok kerre güncellenmesi gerekmektedir. Kullandığımız telefonların bile, bir sene içinde yeni tür yazılımlarla güncellenmesi mümkün olmaktadır.
Bazı konuları güncellemek kabil olmamasına rağmen, gelişen dünyada tekamül eden bilimle bildiklerimizi yenilememiz, bilmediğimiz konuları öğrenmemiz kendi yaşamımızı kolaylaştırma adına gereklidir. Ben bilime inanan bir insanım. İnsaoğlunun yaşamı sürecince hayatı kolaylaştırma adına bilim ve bilginin dışında yaşam sürmesi mümkün görünmemektedir. Artık her konunun bilimle yönetildiği bir dünyada, bilim dışı yaşamanın kolay olmadığı muhakkak.
Basit bir iş olarak gördüğümüz pazar yerlerinde çalışan insanlarımızın sebze ve meyvayı tarttıkları elekronik teraziler, tartım sırasında girilen kilo değerine göre ederini anında müşterinin gözü önüne koymakta. Bu basit işlemden hareketle, uçak yolculuğu sonunda bagaj etiketlerini okuyan lazer okuyucuları bavulların hangi bankodan sahiplerine ulaştıracağını seçip hatasız servis yapmaktadır. Bir uçağın uçması, binlerce uçağın gökyüzünde kendi rotaları içinde yol alması inanılmaz bir teknolojiyi gerektirmektedir.
Bir ülkenin ekonomisi bir evin ekonomisine benzemese de bir birlerine benzer yanları bardır. Biri mikro düzeyde diğeri ise makro düzeyde çalışır. Makro düzeyde çalışan bir ekonomide birçok araç bulunur. Bu araçları doğru zamanda ve doğru sırada kullanmak gereklidir. Yalnış yerde ve yanlış zamanda bu araçları kullanırsanız bir evin batağa düşmesi, bir şirketin iflasın eşiğine gelmesi gibi olur. Hani amiyane bir tabir vardır:
‘’Uçkur çıkmışsa kısmetten, peşkir dokuz yerden çözülür’’ derler, işte öyle bir şey olur.
Birçok ekonomi tahsil etmiş insanların bile enflasyona bağlı faiz ve döviz kurları arasındaki yumuşak dalga ve dengelemelerin sağlanmasında, hangi konuda hangi sıra ile işlem yapılacağını bilmemesi doğaldır. Kaldı ki bu konularda hiç eğitim görmemiş yetkili kişilerin, olur olmaz yerde fikir beyan etmesi, yabancı yatırımcıları ülkeden kaçırmaya yetmekte. Sadece kaçırmakla kalmamakta, yeni yatırımcıları da bu ülkeye gelmekten vazgeçirmekte. Kaçan yatırımcılar sıcak paralarını döviz olarak toparladığı zaman, yabancı para birimi değeri yükselmeye başlamakta. Bir kere bu sistem içine endişe girdi mi, bu endişeyi ortadan kaldırmanız zor olmakta.
Güven, ve itimat bir kere sarsılmışsa bunu geri kazanmak pek kolay olmaz. Aylardır İstanbul’da yapılması planlanan üçüncü Atatürk Hava Limanı için yurt dışında bir yandan SerVekil, diğer yandan Cumhur çalmadıkları kapı bırakmadılar. Kimse Türkiye’de siyasetin bulaşabileceği Bağımlı Merkez Bankası ve keyfi para politikalarına güvenip bu ülkede ciddi yatırım yapmayı düşünmez.
Bir taraftan polis devleti için hazırlanan, güvenlik yasa taslağı adı altında faşist anayasa alt yapı kanunu ve bu çarpık hukukun topluma dayatılmasına isyan eden yurdum insanları, derken sonunda yasanın komisyona gönderilmesinde başarılı oldular. Diğer taraftan her gün ekranlarda güncel kalmak adına olur olmaz konuşan bir Cumhur, son günlerde Merkez Bankası Başkanı’nı yıpratıp kendi elemanı olan Tom Mixs yüzlü ekonomi danışmanını bu kurumun başına geçirmeyi düşleyen bir Saraylı, ne birinde ne de diğerinde başaramadı. Para idaresi konusunda Sarayda ihanetle suçladıklarından ders aldılar. Ne günlere kaldık!
Dedim ya okumayı, öğrenmeyi, araştırmayı sevmeyen ve hangi okuldan mezun olduğu bilinmeyen bir Cumhurun eğer kılavuzu Karga olursa, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.