|
Aptallığıma verin ama 12 yıl ve sonrası!Kategori: Aptallığıma verin | 0 Yorum | Yazan: A.Ulak | 25 Kasım 2014 11:54:28 Birkaç haftadır yazamadım. Bilmem ama acaba kaçınız iki hafta önce ne olduğunu anımsıyor? Ama hiç kimse Küba, Müslüman denizciler, cami bağlantısını kaçırmamıştır. Bu konuda Türkiye`de bol bol mavra olur diyordum. Küresel gırgır konusu oldu. Muhterem bir de ”Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz. Çünkü fıtratları farklıdır” deyince ikinci dalga geldi… Eee elbette konu dünya lideri olunca konu hemen küreselleşiyor…
Türkiye`nin en önemli konularından biri deprem. Kaymakamlığa soruluyor deprem toplanma alanları neresi? Yanıt: Gizli bilgi veremeyiz! Ne zaman toplanacağımız yeri öğreneceğiz? Depremden sonra mı? O herhâlde daha gizli. Yer neresi Yeni Türkiye? Daha ilginci; Ak Saray için mimarlar odası soruyor? İskanı var mı? Yanıt: Devlet sırrı! *** Edirne valisi Dursun Şahin, Mescid-i Aksa baskınına kızdı, sinagogu Musevilere kapattı. IŞİD’e kızıp camileri kapatacak bir vali var mı acaba? *** AKP’li 12 yılda en az 14 bin 455 işçi, Ekim ayında ise en az 160 işçi yaşamını yitirdi. İşte ‘Yeni Türkiye’: Ermenek, Isparta, Torunlar, Soma, Tuzla, Davutpaşa, Ostim, Kozlu… 3 Kasım, AKP’nin hükümet olup ilerleyen yıllarda hızla devletin iktidarı haline gelişinin 12. yılı. Bu yıllarda şimdi Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Enerji Bakanı Taner Yıldız ve diğer AKP’li kurmayların dilinden “ekonomik kalkınma”, “büyüme”, “İleri Türkiye” ve şimdi de “Yeni Türkiye” sözleri eksik olmadı. Ancak ülkenin halkı açısından değişen bir şey yok. Tersine her geçen yıl emekçilerin aleyhine çıkarılan yasalar, giderek azalan alım gücü, hak ve özgürlük mücadelelerine karşı süreklileşen bir baskı rejimi, güvencesiz çalışma koşullarının yaşama geçirildiği bir Taşeron Cumhuriyeti oluşturuldu. İşçi ölümü verilerinin ilk on yılı SGK, son üç yılı ise İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi kayıtları: 2002 yılının son iki ayında 146 işçi, 2003 yılında 811 işçi, 2004 yılında 843 işçi, 2005 yılında 1096 işçi, 2006 yılında 1601 işçi, 2007 yılında 1044 işçi, 2008 yılında 866 işçi, 2009 yılında 1171 işçi, 2010 yılında 1454 işçi, 2011 yılında 1710 işçi, 2012 yılında 878 işçi, 2013 yılında 1235 işçi 2014 yılının ilk on ayında ise 1600 işçi can verdi… Yani AKP’li 12 yılda en az 14 bin 455 işçi yaşamını yitirdi… 2014 / Ekim ayında en az 160 işçi yaşamını yitirdi… *** Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi için yaptırdığı ancak kaçak olduğu ortaya çıkan bin odalı - son iddialara göre 2000 odalı- sarayın ardından, saltanat uçağıyla ilgili dikkat çeken bir ayrıntı daha ortaya çıktı. İddiaya göre Erdoğan'ın seyahat edeceği uçaklara pilot alınırken şehit ya da gazi yakını olup olmadığı araştırıldı. Şehit yakını pilotlar sakıncalı bulundu. Böyle bir korku ile 1000 odalı bir yerde yaşamak oldukça korkutucu olmalı. Allah kolaylık versin! *** Eskişehir’de Gezi eylemleri sırasında dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz davasında sanık polis Mevlüt Saldoğan’ın avukatı mahkemeye verdiği dilekçede Saldoğan’ın akıl sağlığının yerinde olmadığını öne sürdü. Bu iddialarının devamında ise, “Müvekkilimin belinde silahı bulunmaktadır. Öldürmek isteyeceği bir kişiye varsa husumeti, onu engelleyecek ne vardır?” diye sordu. Daha halen Türkiye’nin polis devleti olmadığını söyleyecek kimse kaldı mı? *** ABD’nin eski Ankara Büyükelçileri Francis J. Ricciardone ve Robert Pearson, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde düzenlenen “ABD-Türkiye ilişkilerinde Atatürk’ün Mirası” başlıklı panele konuşmacı olarak katıldı. Ricciardone, ülkesi ABD ile Türkiye arasından son dönemde yaşanan gerginlikleri Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüne atıf yaparak, “Yurtta stres, cihanda stres” şeklinde tarif etti. Francis J. Ricciardone’un yaptığı teşhis gerçekten müthiş. Tam olarak AKP’ nin politikalarını anlatıyor. *** AKP’li Mehmet Metiner canlı yayında “Hüseyin ile Yezid karşı karşı geldiğinde bizim tavrımız Yezid’ten yanadır” dedi İlk kez Mehmet Metiner ile ayni fikirdeyim. İlginç olan A Haber deki %100 siyaset programında bu lafın üzerine kimse bir şey söylemedi. Anlıyoruz ki kimse kimseyi dinlemiyor sadece kendi söyleyeceği ya da söylemesi gerektiğini düşündüğü şeyleri söylüyor. Anlayacağınız çok kaliteli bir tartışma programı. *** G20’nin bu yılkı gündem maddesi YOLSUZLUK ve RÜŞVET Dönem başkanı kim? Türkiye! Neden diye sorarsanız bence Türkiye’nin deneyimine güveniyorlar. Elbette deneyime herkes boyun eğmelidir!!!! *** Ermenek’teki maden ocağında cansız bedenine ulaşılan Tezcan Gökçe’nin düzenlenen cenaze töreninde baba Recep Gökçe’nin ayağındaki yırtık lastik ayakkabılar topluma bir şey anlattı mı bilmem ama … Prestij için saray yaptıranlar uçak alanlar ve bunu savunanlar siz bu konuları amcamın pabucuna anlatın! *** Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas, İngiliz kamu yayın kuruluşu BBC’nin, Gülen Cemaati’ne yakınlığı ile bilinen Zaman gazetesi ve Samanyolu TV’den farklı çizgide olmadığını savundu. 'Üzerinde ve yanında iktidar batmayan gazeteci' Mehmet Barlas BBC’yi mi yerdi Samanyolu’nu mu yücelti? *** Cumhurbaşkanlığı Sarayıyla ilgili eleştirilere yanıt veren Adalet Bakanı Bozdağ, ‘Pembe Köşk’te bilardo var. O günün şartlarıyla bugünün şartları bir değil. Niye bu millet eleştirmiyor?’ dedi. Aptallığıma verin ama yorumu size bırakıyorum. Ben yaparsam bana zarar! *** ”Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz. Çünkü fıtratları farklıdır” ‘‘Bazen ‘Erkek ve kadın eşitliği’ diyorlar. Kadın kadına eşitlik doğru olandır, erkek erkeğe eşitlik doğru olandır ancak kadının özellikle adalet karşısındaki eşitliği asıl olandır. Mağdur olanın zorla mağdur eden seviyesine çıkartılmasıdır eşitlik ya da tam tersidir. Kadınların ihtiyacı olan, eşitlikten ziyade eş değer olabilmektir”. “adın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir. Çünkü fıtratları farklıdır. Tabiatları bünyeleri fıtratları farklıdır. İş hayatında hamile bir kadını erkekle aynı şartlara tabii tutamazsınız. Çocuğunu emzirmek zorunda olan bir anneyi, bir erkekle eşit konuma getiremezsiniz. Kadınları erkeklerin yaptığı her işi yaptıramazsınız. Komünist rejimlerde olduğu gibi…. Eline ver kazmayı küreği çalışsın, olmaz böyle bir şey. Onun narin yapısına ters düşer.” “Bizim dinimiz kadına bir makam vermiş, annelik makamı. Anneye bir makam daha vermiş. Cenneti ayakları altına sermiş. Babanın değil annenin ayakları altına koymuş. Annenin ayağının altı öpülür. Anne başka bir şey. Ve makamların o ulaşılamazdır. Ama bunu anlayanlar olur anlamayanlar olur. Bunu feministlere anlatamazsın mesele, onlar anneliği kabul etmiyor. Ama anlayanlar yeter bize diyoruz, onlarla yola devam ederiz.” ”Feministler anneliği kabul etmiyor” Bu cümleler sizce aşağıdakilerden kime aittir? A) Cüppeli Ahmet HocaEvet, yanıt (B) ve konuşmanın yapıldığı yer Kadın ve Adalet Zirvesi. Yaşasın Laik Demokratik Sosyal Türkiye Cumhuriyeti.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|