Bilmem hatırlar mısınız bir küçük kral karikatüri vardı, His Majesty. Küçük, kısa boylu bir kral, yanında dolaşan başmabeyinci, ve sarayında dolaşırken hep detayların emirlerini verirdi. Verdiği her emirde düzeltmeleri başmabeyinci yapar , kimi zaman beyaz olarak verilen emir kara bir şekle dönüşürdü. Kral hep konuşur, hatalarını yanında dolaşan başmabeyinci düzeltir, fakat kralı hiç bir zaman devlet işine karıştırmazdı.
Kral ayakları önde, arkası hafif arkaya kayık yürürdü. Kafasında Kocaman kavuk neredeyse boyuna eşitti. Bu tiplemeyi ben çok severdim. Hatta bir karikatüründe inglizce olarak şu cümle yazılı idi:
‘His Majesty does little things well’ O kadar çok hoşuma gitmişti ki bu resmi alıp çerçeveletmiştim. Odamın bir köşesine asmış, dostlarıma hep gösterirdim. Bu günlerde Türk siyasi arenasında yeni bir küçük kralın dolaşmakta olduğunu görüyoruz. Bu kral da, küçük şeyleri çok güzel yapmakta. Hele konuşması... Kükreyen bir şeye benzetiyorum amma ne olduğunu çözemedim doğrusu. Yaşadığımız Anadolu’da bir çok konu, son derecede hassasiyet gerektirmekte. İnce elenip sık dokulması gereken konuların, genelde üzerine ölü toprağı dökülmekte.
17 ve 25 Aralık tarihlerine yaklaştığımız bu günlerde, yolsuzluk dosyaları seçime kadar eylenir ve unutulur diye düşünmekteyim. Avrupa Birliği’nin değerlendirme raporu çok önemli. Yolsuzluklar konusunda Türkiye’ye çok önemli mesajlar verilirken, Türkiye’nin bunları önemsememe içinde olmasını seyretmek, bize utanç vermekte.
Varsa ortada bir yolsuzluk, çık meydana, ver hesabını. Eğer yoksa böyle bir hakikat, yine çık meydana ver hesabı, millet dürüst insan seyretsin.
Gerçek şudur ki, yıllardır dürüst insan görmeye hasret kaldık. Hani bir şarkı vardır Tanburi Mustafa Çavuş’un, Hisarbuselik makamında, çok severim ;
Dök zülfünü meydana gel,
Sür atını Ferzana gel,
Al Daireni Hengama gel,
Bülbül senin Gülşen Senin Yar Yar Aman
Çok yakın tarihte bir maden kazası yaşayan ülkemizde, insanların yürekleri yerinden oynadı. Kaybolan 301 hayata ağladık. Madenlerde böyle kazalar olmasın diye toplum feryad etti. Aradan 6 ay bile geçmeden bir kaza daha, 18 can toprak altında. Yakınlarının acı bekleyişlerini bütün bir ülke izlemekte. Bütün riskli kömür madenleri kapatılsın diye Mecliste konuşulurken, 50 kişinin kapatılmasın diye baskı yaptığını söyleyen bir bakanın, söylediklerinin çarpıtıldığını ifade ederek, tornistan geri dönüşünü ibretle izledik.
Tıpkı eski Bakan Erdoğan Bayraktar’ın çark ettiği gibi ‘’Ben öyle demek istemedim’’ cümlesi ne kadar kolay ve basit. Çünkü bu ülkede söylediği sözün arkasında duran yok denecek kadar az.
Maden ocağı kazasını konuşurken, İsparta’da bir trafik kazasının haberi Türkiye’yi sarsar. 14 kişilik bir minübüs kaza yapar, 16 kişi hayatını kaybeder, 24 kişi yaralı olarak hastaneye kaldırılır. Yani toplam 48 kişinin bu vasıtanın içinde seyahat etmekte olduğu bir gerçek. Yağmurdan ıslak olan zeminde araç yükten dolayı yolda gezer ve devrilir. Hani bir güzel cümle vardır, Kayseri yöresinin, Ahmet Gazi Ayhan’ın derlediği güzel bir türküye dönüşür, hatta bu türküyü eşi Yıldız Ayhan da çok yanık okurdu;
Salın da gel meydan kız görsün
Serpil de gel düşmanlar ölsün
Aslında şimdi meydanda küçük bir kral dolaşmakta, arkasında başmabeyinci, hatta Milli Güvenlik Kuruluna başkanlık bile eden mabeyinci, önemli küçük konularda kükreyen kralımıza kararlar dikte ettirir.
Afganistan konusunda Türkiye’nin tutumu, komşumuz Irak konusunda Peşmergenin Suriye’ye geçişi, Gazze’de ateşkes süreci konusunun da işlendiği 10 saati aşkın bu MGK toplantısı hakkında, topluma nelerin yansıtılmasının direktifini vermesi önemli idi.
Çünkü Majesteleri Kral küçük işleri çok güzel yapar, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.