Bu günlerde toplumdaki gündem o kadar hızlı değişmekte ki birisi bitmeden diğeri ortaya pat diye düşmekte. Bir evvelki konuyu daha tartışmadan, bir sonraki hadise sıcacık tabağımıza yerleşmekte. Geçtiğimiz hafta kimlerin etkisi ile, veya talimatı ile ortada suç kanıtları mevcut bir dosyaya, takip edilmesin diye bir kişinin karar verdiğini dehşetle izledik.
Hani ben hukuk konusunda söz söylemeye kendimi pek mezun hissetmesem de bu konu hakkında mutlaka fikrimi beyan edebilirim.
Hukuksal süreci başlamış bir konunun karar merciinin mahkemeler olduğunu bilmekteyiz. Ortada suç yoktu da insanları neden tutukladılar diye sormaya başladım kendime. Hadi bunu da geçtim ortada kaybolmasın diye ayakkabı kutularına konulmuş blok blok yüz binlerce dolar, insanlara verilmiş servet kıymetinde saatler, telefonlarda verilen dövizlerin ortadan kaldırılma yöntemlerinin kayıtları dururken, biz hala ‘ takip ‘ ‘ siz ‘ ‘ lik ‘ kararı verip dosya kapatabiliyorsak, gelişmiş ülkelerin seviyesine gelmiş olduğumuzu düşünebiliriz.
Genelde gelişmiş ülkelerde böyle türden olay olmaz, bu nedenle evlerde milyonlarca değerde döviz saklanmaz. Daha dün Japonya’da iki bayan bakan, biri Adalet Bakanı Matsushima Midori ve diğeri Ticaret Bakanı Yuko Obuchi, yolsuzluk şüphesi olduğu için görevlerinden hemen istifa ettiler. Neden hiç düşündünüz mü ? Japon ırkı çok onurludur. Ortada şaibe bile dolaşsa, görevlerini bırakır, kimi zaman ise utancından harakiri yapar, bir başka deyişle intihar ederler.
Yolsuzluk konusunu bir inceleseniz gülersiniz. Kimseden rüşvet almamış, Ticaret Bakanı Sayın Obuchi seçmenlerine bedava sinema bileti dağıttığı için, Adalet bakanı sayın Midori ise yasa dışı olarak adlandırılan kendi seçmenlerine T-shirt diye bilinen gömlek dağıttığı için istifa etmişler. Biz bu milletin tırnağı bile olamayız diye iddia edebilirim. Çünki onurlu insanlar arkalarından laf söyletmezler.
Bizde ise herşey aleni ve ortada, hala insanlar hiç bir şey olmamış gibi elini kolunu sallayarak dolaşmakta. Hani Türkiye Büyük Millet Meclisindeki soruşturma kör ve topal yürüyor görünse de, sonunda akibeti Akil İnsanlar gibi kah burada kah orada saman alevi misali bir yanıp bir sönecek, sonunda meclis yasama dönemi sona erecek ve dava kendiliğinden düşecek.
Bunun aksini söyleyen çıksın ellerini öpeyim diyesim gelmekte. Şimdi ortada Kobani olayı var ya, YOLSUZLUK gibi çok önemli konuyu hasıraltı ettiğine inanmaktayım. Kimse takipsizlik kararı üzerine eğilmiyor. Çankaya düşkününün yolda söylediğini n O’bama aksini iddia etmekte, SerVekil başka telden çalmakta, bir çorba ortada dönerken takipsizliğin peşini kim kovalar misali karar verilmiş oldu.
Keşki bir mahkeme verseydi de bu kararı, biz de kara cüppelilerin kararı, boynumuz kıldan incedir derdik.
Osmanlı Devetinde davalara kadılar bakarlarmış. Kara kaplı kitabı açar, cüppesinin her iki yandaki ceplerini kim daha fazla doldurursa, o tarafın lehine karar çıkarmış. Kadının kararına kimsenin itiraz hakkı olmazmış. Bu nedenle Cumhuriyet döneminde hakim, savcı ve avukatların cüppelerinde yan cep bulunmamaktadır. Ama ne de olsa ayakkabı kutuları var diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.